- 1479 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
ADAM OLAMADIM ÖĞRETMENİM !
* Bu mektubu , kalbimde derin yaralar açan öğretmenime gönderdim! Öğretmenlik kutsaldır, tepkim öğretmenliğe değil ve ben de bir öğretmen adayıyım!
Öğretmenim!
Öğretmenim!
Günaydın çocuklar!
Günaydın öğretmenim!
Sanırım yıllarca âşina olduğunuz sahneler belirmiştir gözünüzde. Yüzlerce öğrenci, mahmur bakışlarıyla “ Andımız” ı söylüyorlardır karşınızda. Yanakları pembe kızlar ellerinizden tutmuştur. Kravatlarıyla da erkekler selama durmuştur size. Anılarınız , sizi yazılı kağıtlarını götürüyordur bence şu an. Sınıftaki sıralara , masalara ve sıranın üstünde kalemlik görmek istemeyen bir” İngilizce Öğretmeni” ne doğru uzanmışsınızdır bu yolculukta. Belki de , öğretmenliğe ilk başladığınız gün okşuyordur yanaklarınızı. Sert görünümlü idealist bir öğretmen; adımlarını evine doğru atarken bile prensiplerinden ayrılmayan!
On sene önce tanışmıştım sizinle. On sene önce, ilk kravat takmaya başladığım zamanlar yani. On iki yaşımın bahçesinde gezerken, hiç tahmin etmezdim bir öğretmenime mektup yazacağımı. Mektup; derinlere hitap edenlere yazılır! Biliyorum ki mektup yazmanın kuralları da önemlidir. Benim mektubum standartlara aykırı oldu. Başta , canım öğretmenim demeliydim!
Diyemedim!
Çünkü on sene öncesine gittiğimde, zihnim tarafından çekilmiş acı fotoğraflara rastlıyorum. İlkokulu” Batman Atatürk İlköğretim Okulu”nda tamamlamış bir çocuğun( ben ) , masadaki öğretmeninin söylediği sözler karşısında utanışını hatırlıyorum. “lo” , “yaw “ gibi kelimeleri yaşadığım kentin etkisinden olsa gerek , atmam kolay olmamıştı lügâtımdan. Arkadaşlarım sık sık konuşmamla ve memleketimle dalga geçerdi. Zihnime kazınmış fotoğraf ; öğretmenim “Kürtler ve Araplar dünyanın en pis insanlarıdır” diyor. Ortaokul… Arkadaşlarım bana bakıyor ve gülüyor!
Bunları yazarken yazılarıma ara veriyorum cümlelerime. Gözlerim doluyor. Düşünüyorum ama cevap veremiyorum kendime. Kırk yaşını devirmiş bir öğretmen, on iki yaşındaki çocuklara (hele ki sınıfta o etnik kökenden olan bir küçük çocuk var ) neden böyle bir konu açar ?
Evet öğretmenim, geriye dönüp yürüdüğüm zaman, gözlerimin bebeğine sadece bir fotoğraf düşmüyor. Ders esnasında üç- beş defa ( farklı zaman dilimlerinde) kulağıma eğilip “ Senden Adam Olmaz” demistiniz. Bu cümle kulağıma sizin ses tonunuzla geldi hep. Ruhumun en gizli köşelerinde en derin yaraları oluşturdu. Okulumun önünden her geçtiğimde aklıma bu olay gelir.
- Senden adam olmaz!
Bu sözü sizden neden defalarca duyuyordum , bilmiyorum. Sınıfın içerisinde size karşı hep korku beklerdi minik kalbim. Defterime büyükçe bir çarpı işareti atardınız ve ben deslerinizde çıt çıkaramazdım. Kendimi ifade edecek cesareti bulamıyordum bir türlü! Herhalde , adam değildim!
Bulutlarına kadar hatırladığım bir gün var. Soğuk ve ara ara yağan yağmurlar… evimiz bir parkın hemen yanında. Yollar çamur ve ben ayakkabılarımı çamura boyamak zorunda kalıyorum. O gün işte, sabah okuldayız her zaman ki gibi… Sizin yazılı yoklamanızın sonucu açıklandı ve ben hiç beklemediğim bir not almıştım. Korkuyordum ama konuşmalıyıdım sizinle. Merdivenlerden iniyordunuz, hava bulutluydu; konuşmalıydım! Sesim titreyerek;
- Hocam, ben düşük not aldım!
Gelen cevabınız ve süre gelen konuşma şöyleydi :
- N e yapayım?
- Hocam , ben daha yüksek bekliyordum…
- Çok biliyorsan , bundan sonra sınavları sen oku!
Yıkılmıştım işte öğretmenim, yıkılmıştım.
Eve gittiğimde annem sobanın kenarında öğle yemeğimizi sobanın kenarına sermişti. Gözlerim yaşlıydı. Olayı öğrenince ağabeyim, sizinle konuşmak istedi ama ben korkuyordum sizden; ağabeyim sizle konuşmamalıydı !
İkna etmiştim ağabeyimi. Ama kalbim bir türlü tatmin olmuyordu sebep bulamadığım tavırlarınızdan.
Zaman zaman Kuran-i Kerim’ den bahsederdiniz. Kuran-i Kerim’in “Düşünmez misiniz Ey insanlar! “ ikazını anlatırdınız. Albümünde size dair tek neşeli fotoğraf budur öğretmenim. Gücenmediğim, kızmadığım tek hatıram bu !
Gel zaman git zaman derken ortaokul bitmişti. “ Yatağan Anadolu Lisesi” ni kazanmıştım. İngilizceye dair “ What is your name” dışında bana kalan hiçbir şey olmadı. Sebebini ise bulamadım!..
Beni merak edecek olursunuz belki ! “Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi “ üçüncü sınıf “ Edebiyat Bölümü” öğrencisiyim. Nâzım Hikmet, Attilâ ilhan ve Necip Fazıl’ ı çok seviyorum. Pek çok yazar ve şairin eserini /hayatını öğrendim. Kimseyi kırmamaya , şeffaf olmamaya özen gösteriyorum. Ders çalışmayı, para kazanmayı öğrendim öğretmeni. Adam olmak içimde hep bir eksiklik oldu.
Bana , “ ADAM OLMAYI “ öğretir misiniz , öğretmenim !
(Okullarda öğretim vazifesinin güvenilebilir ellere teslimini, ülke çocuğunun, o görevi kendine hem bir meslek, hem bir ülkü sayacak üstün ve saygı değer öğretmenler tarafından yetiştirilmesini sağlamak için öğretmenlik, diğer serbest ve yüksek meslekler gibi, aşama aşama ilerlemeye ve her halde zenginlik sağlamaya uygun bir meslek haline getirilmelidir. Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan toplumunun en öz verili ve saygı değer unsurlarıdır. (1923, Ankara) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. I, s. 317) )
YORUMLAR
Muhammed MANAP
UMARIM BU ÇOK HÜZÜNLÜ YAZIYI OKUTURSUNUZ, PAYLAŞIMINIZ İÇİN TEŞEKKÜRLER..
AMA ASLINDA O ÖĞRETMENİNİZ ADAM OLMAYI ÖĞRENMELİ
SEVGİLER MUHAMMET KARDEŞ...