arkadaşımın aşkı
Aygül.
Sarıya çalan gür saçlarıyla alımlı denebilecek bir kızdı. Lise son sınıfta olmanın kendini beğenmişliği yoktu onda. Fuat’ın sevgilisi olmak da pek yaraşıyordu ona. Halbuki bu kasabada her kızın harcı değildir sevgili tutmak. Aygül, ayrıcalıklıydı sanki. Kimseye hesap vermem, edasıyla dilediğince konuşurdu Fuat’la. Okulda, köşe başlarında göz göze muhabbet ederlerdi. Adı kötü kıza da çıkmazdı. Çünkü arkasında ona sahip çıkacak güçlü bir ailesi vardı.
Güzin.
Aygül’ün en samimi arkadaşı. Okulda güzellik bakımından birinci demesek de ilk üçe girer. Koyu kestane saçları, ela gözleri, yürüyüşü her delikanlının dikkatini çekmekte. Aldığı teklifleri bir kağıda yazsa burdan köye yol olur misali. Bazen böyle bir liste yapmıyor da değil gizli gizli. Buna rağmen Güzin’in bir sevgilisi yok. Olamaz da. Açıkça hiç olamaz. O , Aygül gibi şanslı değil bu bakımdan. Annesi, asla izin vermez böyle bir şeye. Bir genç kızın erkeklerle buluşup konuşması zina sayılır. Eğer böyle bir şey yaptığınızı duyayım, evlatlıktan reddederim. Güzin’in babasına gelince, muamma. Dışarda sessiz bir adam. Görünüşü görkemli. Fakat bir kofluk var onda. Bakışlarından anlaşılıyor bu. Güzin, babası varmış gibi yürümüyor sokakta.
Aygül:
Güzin biraz değişti bugünlerde. Eskisi gibi gülmüyor. Nasıl desem bir şeyler gizliyor sanki. Dün Fuat yanımıza geldiğinde yüzü kızardı. Öyle beyaz ki , ele veriyor kendini kızarıklık. En samimi arkadaşım, ancak soramıyorum derdini. Korkuyorum. Bu kızda bir tuhaflık var. Hem çok çekingen, hem de cesur. Eğer tahmin ettğim şey olursa ne yaparım? Yok canım, olur mu öyle şey. Fuat beni seviyor. Daha dün söyledi bunu. Bir de şiir yazmış anket defterime. Sadece bana iat.
Güzin:
Her gün ceketimin cebine biri aşk şiirleri yazıp koyuyor. Öyle güzel şiirler ki. Sanki bir tanesini önceden okumuşluğum var. Çalıntı mı ne?
-öyle bir gecede gel ki, vazgeçmek mümkün olmasın…
Bu dizeyi bir yerde okuduğuma eminim. Her neyse, Aygül’e söyleyeceğim bunu. Belki o bana bir yol gösterir. İçimde bir korku var. Ya, Fuat’sa bunları yazan. Fuat yakışıklı çocuk. Bana bakışları pek tekin değil. Olacak şey mi bu? Mutlaka Aygül’ söyleyeceğim bu şiirleri.
Aygül:
Güzin’in cebine bırakılan şiirleri okuduk. Doğru. Bir tanesi çalıntıymış; salak çocuk, Orhan Veli’yi kim bilmez? Sadece zaman , sözcüğünü değiştirip gece, yapmış. Kim acaba bu çocuk? İçimde bir huzursuzluk var.
Güzin:
Aygül’e söylemem iyi mi oldu bilemiyorum? Korktuğum şey başıma geldi. Fuat itiraf etti. Gizli şair oymuş. Bana ilanı aşk eden kişi. Şimdi de benden bir cevap bekliyor. Aygül’e söyleyemem bunu. En samimi arkadaşımın üzülmesine dayanamam. Yarın Fuat’a diyeceğim, çek git aramızdan. Yaptığın şey çok yanlış. Midemin üzerinde bir taş var sanki.
Fuat:
Güzin’in cebine son yazıyı bırakacağım yarın. Eğer bana evet, diyorsan, Perşembe günü kırmızı hırkanı giy. O günü sabırsızlıkla bekleyeceğim. Ah Güzin, listemdeki en güzel sen olacaksın. Çatlayacak herkes. O ne yürüyüş öyle…
Güzin:
Tanrım ben ne yaptım? Aklımı kaçırdım mı ben? Kırmızı hırkayı giydim okula geldim. Engel olamadım kendime. İçimde bir başka ben yönetiyordu beni. Aygül , yüzüme bakmıyor. Selam veriyor sadece. Her şeyi anladı. Benim ihanetçi biri olduğumu bal gibi biliyor. Battım ben. Nasıl kurtulacağım bu dertten. Fuat mı? İğrenç! O gün illa da elimi tutmak istedi. İzin vermedim diye kızdı. Ona aşık filan değildim de niye kabul ettim kırmızı giymeyi? Fakat ondan kurtulamıyorum. Olmaz , dememe aldırmıyor. Gittikçe saldırganlaştı. Kızlar tuvaletine bile girdi peşimden bu sabah. Sonunda çirkefleşti. Bana ağza alınmadık küfürler ediyor. Aygül’ü kaybettim. Hem de kim uğruna!
YORUMLAR
Farklı bir yol çizmişsiniz ve ben yine çok beğendim. Aykırı kalabilmekte sınır tanımıyorsunuz ya en çok da bunu seviyorum. ne yazık ki belirli kalıplara takılı kalmış büyüklerim her fırsatta kulağımı çekip, aşağılar durur yazdıklarımı ama siz bir eşylerin farklı yaşanabildiğinin ve insana ulaşmanın gözle görülmeyen bile metotları olduğunun en önemli kanıtısınız bana göre. Tebrikler.
lisbeth
sözün gücü bizimle olsun .
yine özgün, yine kendince akıcı bir anlatım. yer yer üzeri sırla örtülmüş, belki yalnızca yazanın bildiği merak uyandırıcı satırlar. lakin farklı işte, daha ilk günden fark etmeme sebep, çekici bir ışığı var bu kalemin. hikaye değilde sanki film metni gibi, sonu muallakta kalmış fakat yine de güzel ve farklı bir anlatımdı.. kaleminiz insanı kendine çekiyor..
tebriklerim çokça, sizi okumak keyifli
sevgiyle..