ÇIĞLIK SESLERİ
bak bir varmış, bir yokmuş eski günlere...
diyecek,
hayıflanacaktım...oturduğum yerden,
aman ya zaman, ne biçim şeysin sen diyecektim.
işin gücün yok sanki durmadan geçiyorsun, bari bir işe yarasan ya meret.bugün çalış, yarın yine çalış.
bugün ye, yarın yine ye...bugün akşam, yarın sabah...yarın akşam, ertesi gün yine sabah ee derken.
İnsan parmağının ucu kanamayınca akşamın ve sabahın farkına bile varmıyor...akşam sadece günbatımı oluyor.
.
.
İstanbul...
Martıların uçtuğu şehir, uçtuğu değil...uçuştuğu...
Yem vereyim size dedim, şöyle...birgün...günün birinde.bir adak vardı, kesmemiz gereken bir adak...yoksullara adanan bir adak.
düşünmemiştim ellerimdeki ete ilk kez görmüş gibi yapışan bakışlara gideceğini
asma kilitli evlere, penceresiz, tenceresiz yerlerdeki insanların akşamın nasıl olduğunu kendi gözümle göreceğime.
Kolaydır, her bayram bir kurban kesip dağıtmak.biraz da modadır.
-sen ne kestin, der komşu diğerine,
-biz iki tane kestik der diğeri ötekine.
Oysa bilmezler ki bu çocukları bir gören olursa bayramdan bayrama iyi, yoksa nafile...!
.
Dermiş ki, Cenab-ı Allah yaptığını sadaka veya adağı eğer öğünme anlamında söylersen günahtır, teşvik etmek için söylersen günah senin değildir.isterim ki yaptıklarımız bizimle kalmasın...her türlü kalmasın.
kazandıklarımız da kalmasın, harcadıklarımız da kalmasın...dağıttıklarımız da kalmasın.
Arasıra da olsa paylaşalım.
Bilseniz, ne çok martı var, uçan, uçmak isteyen, uçmak için ağlayan...tek göz oda da, penceresi dahi olmadan yaşayan ne çok martı...üstelik adına şehir dediğimiz istanbul’da.
işte o zaman akşamların ne kadar zor olduğunu anladım, martılara sordum.
-bu çığlık sesleriniz bizlere miydi de duymadık...
Biri sevinçle havalara uçtu....
İlk kez bir martının ne dediğini anladım.
-heyy yaşasın bizi bir duyan oldu, uçun çocuklar, uçun bu tarafa doğru...
sahne kocaman bir deniz...içinde yaşayan bizleriz...
ya yüzmeyi yeniden öğreniriz, ya da boğulur gideriz.
günlerdenbirgün 2011 Davidoff
YORUMLAR
Klasik bir söylemde olsa düşündüren, sorgulayan öyküler.
Martıların açlıktan çıldırdığı, çığlıkları ile ortalığı inlettiği bir şehirdir.
O çığlıklar sabah ezanı ile başlıyor.Eyüpte ki yüksek binaların çatıları onların yuvası gibidir.
İnsanları uyutmazlar hele yaz günlerinde.
Selamlar.
Davidoff
Sanırım yazıyı (derler ya) şöyle bir okuyup yorumlamışsın.
Çünkü çığlık sesleri martıların değildi.Yine de verdiğin bilgiler için sağol.
teşekkür ederim.
IRIZA
Zeka sorunum olduğunu pek zannetmiyorum.imgeler ve bayan kalemlerin ruh dünyası, yaşam zenginliği sevgisi, bakış açılarını anlamakta zorlanıyorum da olabilir.
Yeraltı edebiyatı, Amerikan edebiyatını benimsememden dolayıda olabilir belkide ..
Sevgili Davidoff...Ben öyle bir martının evindeydim dün. Tek göz oda. Üç çocuk. 95 doğumlu bir anne. Üstelik zorla kaçırılarak evlenmiş, dünya güzeli bir İzmir kızı...Yeşil gözlerine bakmaktan evraklarıma bakamadım.
Gerçekleri gözümüze sokmaya devam ediyor öykü satıcısı...
Bugün de sevdim onu...
Davidoff
sadece istanbul'u değil, bütün dünya'yı kirleten, cahilliği çoğaltan yine anne babalar.
eğer iyi bir toplum olmak istiyorsak, önce iyi bir anne baba olmalı, iyi nesiller yetiştirmeli.
o zaman hiç kimsenin tek göz odalı evi olmayacak, aç çocukları bulunmayacaktır.
iyi nesillere.
Davidoff
zaten konu da öylesine kahve içilecek konuydu ki.
düşünebilseydim apachi müziği de eklerdim, özür dilerim.
selamlar.
İstanbul...
Martıların uçtuğu şehir,
ucmayi ögrenecegiz o gün son gün olsa da...
Yudum yudum ictimyüregini yazida
doya doya...
sevgimle
Davidoff
uçmayı öğrenip, unutmamak dileklerimle.
teşekkür ederim.
Sevgili Davidoff, hassas yüreğini kutluyorum.
Haklısın öğünmek için değil, Rabbimin nimetlendirdiği kişilerin, olmayanla paylaşması olmalı kurban, kendi yediği güzelliklerden, bir kardeşiyle üleşmesi olmalıdır yapılan hayırlar.
Ramazanı Şerif geliyor, fakirin en çok yediği makarna, bulgur olmamalı Ramazan kumanyalarının ana maddesi.
Onların her zaman alamadığından hazırlanılırsa daha sevgili olur diye düşünüyorum.
Daha çok martı sevindirmek, daha çok gönül almak dileklerimle.
Bu arada bu hoş yazı günümün seçkisi bana göre, tekrar tebrikler.
Davidoff
ne güzeldi yorumunuz, şimdiden hayırlı ramazanlar.
o martıların kanadının birine değse yüreğim sonra da ölsem inan gam yemem be yazarım!...
sevgimle...
Davidoff
-merak etmesin, biz hep onun yüreğindeyiz.
akşamüstleri de mehtapppppp diye bağırıp duruyoruz, e daha ne yapalım )))
SEVGİMLE.
Mehtap ALTAN
bu mesaj bana bugün yeter...
Sizi okumak bana büyük keyif veriyor. Ruhum tren raylarında garip bir sessizliğin elçisi gibi. Ha geldi ha gelecek! Ama tüm günahlarında arınmış gibi, hiç tedirgin değil.
Tebrik ediyorum değerli kalem.
Davidoff
SAĞOLUN.