- 969 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Bittiğim an -6-7- :)
ANILARIM 6
Asker oluyordum artık, o zamanlar bir sevdiğim vardı. Bazen acaba 1,5 yıl bekler mi beni diye düşünüyordum. Gün geldi vedalaştık, nostaljik bir yolculuk olsun isteyerek trenle gitmeye karar verdim (tren seyahatlerinde yemek ve içkinin serbest oluşu beni ikna etti ne nostaljisi), trende tanıştığım bir kız kendinden şöyle bahsetti;
-ahmetçim işte bende eskişehire gidiyorum, bi sevgilim vardı biraz önce ayrıldık
-aa, çok hüzünlü bu, neden ayrıldınız
-ahmetçim herif askere gidiyor
-(ampul yandı beynimde) ne nasıl, askere gidiyorsa ayrılığın sebebi ne
-ah Ahmetçim ne safsın, hangi kız erkeği 1,5 yıl bekler ki ay ilahi Ahmet ha ha ha ha
kafamın içinde kızın kahkaları yankılanıyordu, psikolojim alt üst oldu.
O psikoloji ile askere gittim, teslim oldum. İlk masada beni karşılayan komutan birkaç saniye boyunca sabit bir gözle bana baktı, sonra arkasını dönüp arka masadaki başka bir komutana şu cümleyi kurdu;
-süleyman, Süleyman, gel gel makara var
:) :) :)
Ne oldu şimdi? Hayır ne oldu yani? Askere gelmişim nerden çıktı makara konusu birden. Neyse Süleyman geldi ve konuşma başladı;
-oğlum bu saçlar ne
-komutanım saç yani neyi ne
-yavrucum askerde böle saç mı olur, angut musun sen?
(biliyorum bunu elbette ama yani henüz içeri girdim asker değilim kestiririz diye düşünmüştüm)
-keselim komutanım
-çantanı şu masaya boşalt
(çantanın içinden çıkanlar : mavi, beyaz havlu, beyaz, krem, sarı bornoz, çiçekli, kalpli, miki maoseli ve sevimli hayalet casper’li boxer, neeeeeee, ne yani ne var 1,5 yıldaan bahsediyoruz olamaz mı yani, vazgeçtim bu anıdan moralim bozuldu :)
ANILARIM 7
İster inan ister inanma cinsinden bir olay. Olayın tam ayrıntısını öğrenmem bir haftamı almıştı. Buyurun..
Normalde piyangolarla aram yoktur. Kolay para çekici gelmiyor bana. Bir gün bir komşumuzla konuşurken bilet aldığından bahsetti. Bileti elime aldım. Baktım felan geri verdim sonra. Aynı günün gecesi şaka amaçlı komşuya telefon açtım nefes nefese bir sesle;
“Nermin abla Nermin abla senin bilete piyango vurdu” dedim ve kapattım.
Sonra gelişen olayları aynen aktarıyorum.
Nermin abla bayılır
Kızı nergis, o anda halı saha maçında olan iki abisini arar ve hemen eve gelmelerini piyango vurduğunu söyler
İki kardeşten biri arabalarına koşarken son model iphone telefonunu düşürür ama nasılsa trilyonerim diye koşmasını durdurmaz ve arabaya binip son hızla eve doğru gaza basarlar.
Nergisin büyük ablası heyecandan babası ismet amcayı arar ve sevinçten ağlar bir haykırışla sadece 5 kelime söyleyebilir; “baba, bize vurdu, top, yetiş” deyip kapatır.
İsmet amca iki oğlunun halı saha maçında olduğunu bildiğinden çocuklara maçta bir şey olduğunu düşünerek apar topar son hızda halı sahaya gider.
İki kardeşten araba kullanan semih, heyecandan arabayı park ederken öndeki araca vurur.(hafif yaralanma olur) semih yaralanan kardeşini hemen hastaneye yetiştirir.
Halı sahaya ulaşan ismet amca oğullarını heyecanla ararken, oğullarının maç yaptığı diğer arkadaşları (piyango vurduğunu bildiklerinden) heyecanla hepsi birden ismet amcanın yanına koşup semihin düşürdüğü telefonu ismet amcaya uzatırlar.
İsmet amca olayın şokuyla oğullarımdan geride kalan bu mu diyerek bayılır.
Halı sahadaki kişiler ambulansı arar ve ismet amcayı hastaneye kaldırırlar. Olay yerindeki ismet amcanın kapısı açık aracındaki oto teyibi çalınır.
Nermin abla tekrar ayılır ve eşi ismet amcayı telefonla arar, telefonu hastane görevlisi açar ve ismet amcanın hastanede olduğunu ve hastaneye gelmeleri gerektiğini söyler. Nermin abla yine bayılır.
Abisi semihi hastaneye acile sokar ve dışarı çıkıp sigara içer. Tekrar içeri girerken olayı haber vermek için annesini arar. Nermin ablaya tam olayı anlatacakken, abisi, koridorda babasını kolunda serumla sedyede yoğun bakıma götürülürken görür koşup “baba” der
İsmet amca “oğlum kardeşini kaybettik” diye feryat ederken abisi acildeki semihin öldüğünü sanarak bayılır. Tabi telefonun ucunda bunu duyan Nermin abla tekrar bayılır.
Tüm ailenin hastaneye gelmesiyle birlikte olay anlaşılır. Hala benden nefret ediyorlar :)
YORUMLAR
:))))))))))))) piyango olayına gülüyorum..gerçektende şakayı yapana çok kızılır.:))) güzeldi devam....
Gülayşe DELEN
djahmetyılmaz
Gülayşe DELEN
Bir tanıdığım vardı: Murat P. Bu şahıs gönül işleri piyasasında kendine has bir alan bulmuştu. Ne zamanki biri nişanlanır ve askere giderdi, Murat P. olay yerinde biter ve geride kalan nişanlı kızı baştan çıkarırdı. Bunu büyük bir özen ve sorumlulukla yapar, asker dönüşü kızı nişanlısına teslim ederdi. Tabi ki nişanlının durumdan haberi olmaz, "Yaşasın, sevgilim bir buçuk yıl beni bekledi" diye sevinir, sonra da evlenirlerdi. Murat P. bunu düzenli olarak yapmaya devam etti: Bir , iki, üç... (İşin ilginci kendisi de gayet çirkin bir adamdır). Ama beni kopartan nokta, zamanı gelince Murat P. nın kendisinin nişanlanıp askere gitmesidir. Hem askere gidiyorsun (hadi zorunlusun diyelim), hem de nişanlanıyorsun: Pes.
Piyango ise neredeyse okuyana inanmama hakkını kullandırtacak kadar çılgın bir öykü. Bir tek sonunda yazara ciddi haksızlık edildiğini düşünüyorum. Piyango çıkmış olsaydı da olaylar bu noktaya varacaktı (Tabi zamanlama farklı olurdu, kardeşler halı sahada olmazdı, vs) Sonuçta aile bu felaketleri kendi elyle yaratmış. Bir sonraki bilette yine benzer bir olay serisi (ikramiyenin çıkması durumunda) kendilerini bekliyor. Doğaldır ki insanlar yalan haberle heyecanlanır, sevinir. Bunun boşuna olduğunu öğrendiklerinde de yalan haberi verene kızarlar. Ama bu noktadan sonraki felaketler tamamen kendilerinin eseri. Yazarın günahını alıyorlar, bu böyle biline.
Güne gülerek başlamamı sağlayan bir yazı oldu. Ellerinize sağlık.