- 934 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
KAVGA-1
Okul servisi mahalleye girmişti.
İçi içine sığmıyordu. Bugün matematikten aldığı notu annesine, babasına söyleyecek, iftihar listesine girdiğini müjdeleyecekti.
Karnı da o kadar çok acıkmıştı ki, annesinin yaptğı enfes yemeklerden tıka basa yiyecekti.
Evlerinin önünde durdu servis minibüsü. İndi, arkadaşlarına "görüşürüz" deyip öpücükler göndererdi.
Apartman merdivenlerinde mahallenin başıboş kedilerinden "Bıcır" herzamanki gibi onu bekliyordu yine. Sevdi küçücük kafasını, gıdısını okşadı. "miyavv" dedi Bıcır. Hoşgeldin demek ti bu, anladı.
O arada apartman kapısından Hayriye teyze çıktı. Hıh, dedi zili çalmamam gerek kalmadı.
İkinci kata merdivenleri ikişer ikişer atlayarak hızla çıktı.
Kendi evlerinin kapısına geldiğinde tam zile dokunacaktı ki, içerideki bağırışları duydu. Vazgeçti.
Babası ve annesi kavga ediyorlardı yine.
Offf dedi, yine mi.
Artık önemsemiyordu o küçücük kalbi olan biteni. Nedenini de merak etmiyordu. Her zaman bir nedenleri olurdu çünkü.
Bir gün temzilik istediği gibi olmamıştır, bir gün gömleğini yerinde ütülü görememiştir babası... Kredi kartı gelmiştir diğer gün, sinirini çıkaracak yer aramaktadır .Hatta masaya peçete gelmemesi bile konu olmuştur çogunlukla.. Başka gün annesi "beni anlamıyorsun sen" diye başlar ve herzaman sonu gelmezdi bu kavgalarının.
Hem onlara vereceği müjde, hem de karnının açlığını unuttu birden. Merdivenlere oturdu. Bekledi. Gürültüler hala devam ediyordu. Birşey şangırdadı aniden. Tamam dedi, biraz daha devam edecek, ve bitecek bağırışmalar, ben en iyisi aşağıya ineyim, Bıcır ile oynarım. Okul çantasını kapının yanına bıraktı ve aşağıya indi.
Bıcır hala oradaydı.
Sana bugün süt getirmedim Bıcır, belki biraz sonra. Benim de karnım aç biliyormusun? Mırrr yaptı Bıcır. Tamam dedi, getireceğim söz.Kucağına aldı, gri tüylerini okşadı...
Tam o sırada apartman kapısı hızlıca açıldı ve hızlıca kapandı.
-Kızım sen geldin mi? dedi babası.
-Geldim babacığım, ama bıcırla oynuyorum şimdi. Geçeceğim içeriye birazdan.
-Tamam dedi, kızını öptü. Kızı da onu.
Sonra gitti babası. Akşama geç gelecekti belliydi gidişinden.
Biraz daha bekledi. Dayanamadı çıktı yukarıya. Kapıya gelince biran tereddüt etti, ama yine de bastı zile.
Bir müddet sonra annesi açtı kapıyı. Gözlerinde yaş yoktu, belli ki biraz evvel silmişti kızına belli etmemek için. Ama hala kızarıktı o yemyeşil gözleri.
-Geldin mi kızım, canımmmm.. dedi annesi ve çok uzun zamandan beri görüşmüyorlarmış gibi sarıldı kızına. Kızı da ona.
-Çok acıktım ben anneciğim...
-Tamam, hazırlarım şimdi.
-Hadi git sen üstünü değiş, o arada ben de hazırlayayaım sofrayı. Terlliklerini giy ama olur mu? Biliyormusun senin en sevdiğinden yaptım bugün. Patetes kızartması ve köfte...
-Yaşasın, sen bitanesin, nerden bildin canımın onu çektiğini?
-Anneler bilirler, dedi, gülümseyerek.
Ah bilsen, yaşamım artık sensin, onun için bu köfteler. Senin için yaşıyorum, senin için çekiyorum demek geldi içinden, ama sustu. Susmalıydı, belli etmemeliydi, o hiç bilmemeliydi.
Oysa, o biliyordu herşeyi. Kücücük kalbi ile hiisediyordu işte.Bilmiyormuş gibi yapıyordu yine de. Annesi üzülmesin diye. Onlar birbirlerini konuşmasalarda anlıyorlardı.
Üstünü değiştirmek için odasına giderken bir şeye bastığını farketti. İyi ki annesinin sözünü dinlemiş te giymişti terliklerni. Ayağını kaldırdı, terliğine batan cam kırığıydı. Çıkardı hemen. Annesi görmeden balkondaki çöp kutusuna attı. Vazomuz kırılmış galiba...
Yıllık iznindeydi annesi, bir haftasını evinde geçirmiş, diğer haftasını da tatil için planlamışlardı.
Ne güzel dedi, bir hafta sonra tatildeyiz. Karne hediyesi olacak bu bana.
Elini yüzünü de yıkadı, mutfaktaki küçük masada yerini aldı. Sofra hazırdı. Oturdular anne, kız.
Eeee dedi, söyle bakalım nasıl geçti okul, neler yaptınız?
-Ne olsun anneciğim hep aynı işte. Unutmuştu mujdesini küçük kız.
Yavrum dedi, annesi dolaptan yoğurdu çıkartırmısın?
Hemen kalktı yerinden küçük elleriyle açtı dolabı, aldı yoğurdu.
-Ayyyy anneeeee
İrkildi genç kadın,
-Birşey mi oldu, ne var?
-Yok anneciğim ben Bıcır’a süt götürmeyi unuttım, yazık o da açtır, söz verdim getireceğim diye.
-Aman kızım ben de ciddi bişey oldu sandım. Yemeğini bitir gidersin...
_Yok anne hemen götürmeliyim, zavallıcık o da aç.
Baktı gördü başa çıkamayacak,
-Tamam kızım dedi, hadi in , sütünü ver ve hemen gel, yemeğin soğumasın. Ama ellerinle sakın dokunma Bıcır’a olur mu?
Tezgahın üstünden Bıcır’ın süt kasesini uzattı kızına. Süt şişesi, kase ve kızı hızlıca indi merdivenlerden, arkasından seslendi. Çabuk gel kızımmmm...
Bıcır merdivenin bir köşesine sinmiş, gitmemişti. Onu görünce kaltı yerinden silkelendi. Küçük tasa konan süte doğru yanaştı. O sırada başka bir kedi, bir hayli kocaman, simsiyah pencelerini uzattı kaseye... Mırrrrr dedi. Bıcır çekildi geriye.
Mırrrr dedi tekrar siyah kedi. Bir çırpıda kaseyi içiverdi. Küçük kız baka kaldı, ama aldırmadı. Kovalasaydı siyah kediyi, belki de bıcır ile kavga edecek ve bıcır zarar görecekti. Gönlü elvermedi. Süt ona da bıcır’a da yeterdi nasılsa...
Boşalan süt kasesini tekrar doldurdu, koydu bıcır’ın önüne.
Süt bitti, bıcır halinden memnun kıvrıldı yerine...
O da içi rahat, merdivenleri çıktı tekrar, soğumaya yüz tutmuş köftelerinin başındaydı yine.
-Anne biliyormusun ben hiç kavga etmeyeceğim.
-Nerdden çıktı şimdi bu kızım?
-Büyüyünce, evlenince. Şimdi bıcıra süt verirken başka bir kedi geldi. Ben olmasaydım kavga edip parçalayacaklardı birbirini. Süt ona da Bıcır’a da yetti aslında. Dertleri neydi ki, canları yanacaktı boşuboluna.
Sustu genç kadın. Biraz evvel olanları hissetti mi ne diye geçirdi içinden.
Annesi ile birlikte yemeklerini bitirmek üzereydiler ki aklına geldi müjdesi.
-Anneciğim dedi, matematik son yazılımızı okumuş öğretmenimiz, en yüksek puanı ben almışım sınıfta biliyormusun. Bir de okul girişindeki şeref listesine adımı yazmışlar yine. Resmim de var en üst sırada.
-Afferin benim akıllı kızım diye yerinden kalktı annesi, okşadı kızının başını. Haftasonu da karneni alacaksın oh ne güzel gelsin tatil....
-Evet anne, gideceğiz dimi tatile, Bodruma?
Sustu annesi, biraz evvel de kocasıyla bu yüzden tartışmışlardı ya, nasıl söyleyecekti kızına gidemeyeceklerini.
-Merdivenlerde Hacer teyzeyi gördüm, sana selam söyledi. Annen bana uğrasın dedi. Hastaydı galiba, uğra anne gecikme olurmu?
-Tamam canımın içi uğrarım ben...
Hafta sonu karne ile sevinçle geldi eve, bekledikleri gibiydi. Bir de not iliştirmişlerdi Takdir belgesine.
"Derslerinde başarılı, güzel huylu örnek bir evlat yetiştirdiğiniz için anne-babayı kutlarız"
Notlardan, başarılardan daha önemliydi bu söz anne için.
Kızına sarıldı,diz çöktü, eğildi, yanaklarından öptü, öptü, öptü.
Bir yandan da yanağından süzülen iki damla yaşı siliyordu.
-Sevinç gözyaşlarım bunlar benim dedi. Gülümsedi.
-İyi ki varsın bitanem, iyi ki...
O yaz Bodrum’a gidememişlerdi, olsun, anneannesinin yanına köye gitmişlerdi anne-kız. Çok güzel bir tatil geçirmişlerdi hep birlikte.
20.7.2011
I.Kaplan
YORUMLAR
Ruhumveben
Güzel bir seri olacak, en başından belli. Aman bana Bodrum demeyin, en sevmediğim yer, yaralıyım:)) Tebrikler, devamını bekliyorum