- 671 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Gözlerin
Gözler parladı, ışıklar azalıp çoğaldıkça bu ten bu uzaktan sıcaklığını duyumsatan deri; her şey, hepsi büyüleyiciydi. Bir yaz gününde rastlanacak görüntü dalgası gibi. Öylesine güzel, öylesine hoş, karmakarışık, umutlu ve dertli.
Demek sevgi bu denli değiştiriyordu yaşamı. Her sözünü bir dize gibi, şiirin kendisi gibi dinlemiştim. Her şey gözlerindeydi; gizemli mi yoksa karşı konulmaz mı? Aynalara bakıp hayal dünyasına dalmıştım sanki; görmüyordum, işitmiyordum. Boğuyordu bakışlar artık. Öylesine istekli ve isteklendiriciydi ki, anlatılmaz.
Kan kırmızıydı gözler; gecenin ortasında yakıyordu gökyüzünü. Yaz biraz da meltem ve deniz demektir. Bir ara yağmur yağacakmışçasına kararmıştı gökyüzü. Sonra güneş ve cıvıltısı... Geceleyin büsbütün ışıyan yıldızlar tanıklık ediyordu gözlerine. Meltem bulutları da dağıtınca işte onlardı beliren.
Rüzgâr; belirli, yaşanmış bir olaya çekti, götürdü. Sarsıyordu geçmiş, için için. Tam da zamanında, güzelliği kirletircesine, algılanmıştı yine mazi.
Sıkıntılı, buruk bir yaz gecesi yaşanmaya başladı. Gidebileceğim, arayacağım, dertleşebileceğim tek bir dost kalmamıştı sanki. Fakat evde de oturamazdım. Yürümeye başlayalı
Saatler oluyordu artık. Ölüyordum, evet evet kesinlikle... Umutla umutsuzluk arasındaki gelgit insanı öldürmeye yeterdi. Benden geriye bir yığın yalan, sayısız acı kalabilirdi.
Öyleydi, bir yaz gecesi yeni tanıdığı bir insana kalbini kaptırmıştı. Bu kalp arınmalıydı gizlerden. Yürekli atılımlar yalnızlığı ortadan kaldıracak ve bekleyen savaş, ansızın yenik düşecekti gözlerine.
Semih Canbolat