Böğürtlen Yemek
Aylardan Eylül.Bayram tatili olunca , ana-baba da uzakta olunca varalım gidelim, ellerini öpelim diye çıktık yola.
Genelde Mayıs ayında gittiğimizden o aylarda yeşil elbiseleriyle karşılar bizi Karabük,Safranbolu,Araç…ve sonra Kastamonu. Bu kez sarı desenler de var. Tarlalar hasat edilmiş , anızlar sararmış. Ağaçlar henüz yeşil.
Elmalar olgunlaşmak üzere , kara erikler olmuş , bitmiş .Hatta yerlerde sürünüyor. Erik ağacını diken görmedim çocukluğumdan beri. Ama her yer erik ağacı. O yüzden yüzüne bakan bile yok. Bu çocukluğumdan beri anımsadığım bir durum.Yerlere dökülenleri hayvanlar bile yemiyor , düşünün artık. Elmalar da , erikler kadar olmasa da aynı durumda sayılır.
Ama böğürtlenler bütün görkemiyle bizi bekliyorlar. Onlar da köyde yaşayanlar tarafından pek rağbet görmüyorlar. Biz uzaktan özlüyoruz. Şehir yerinde pek bulunan bir şey değil çünkü. Çocuklarla birlikte alıyoruz böğürtlen sınırlarındaki yerimizi .Sonra bir adım ileri.
Elimiz bir böğürtlene ulaştığında alttan bir dikenli böğürtlen dalı bacaktan yakalıyor bizi. Biraz acemilik te olduğundan elden de diken darbeleri almaya başlıyoruz sonra.
Böğürtlen yemenin en güzel yanı dikenler olsa gerek.Duyarlı , dirençli , mücadeleci bir karakteriniz varsa uğraşarak , didinerek, zorluklarla ulaştığınız için yediğinizde size mutluluk veriyor. Eğer intikam almayı çok seviyorsanız : “Elime diken batırırsın ha, pantolonumu yırtmaya çalışırsın ha. Al sana, ben de çatır çatır yerim seni böyle” diyerek mutluluk duymuş oluyorsunuz.
Bu arada ne yaparsanız yapın ulaşamadığınız böğürtlenler oluyor. Onlar böğürtlen çalılığının en kuytu köşelerinde ve sanki inadına ulaşabildiğiniz bütün böğürtlenlere göre daha iri ve daha can alıcı güzellikteler. Sanırım onlar hiç el değmeden olduğu yerde çürüyüp gidecekler.
Böğürtlenleri bir taraftan yiyip , bir taraftan topluyoruz.Akşama da yeriz diyerek.Ama akşam olup ta tabakla önümüze gelen böğürtlenlerden ancak bir iki tane yiyip bırakıyoruz.
Oksijen beyne çok iyi geliyor. Galiba böğürtlenler de. Birden düşünüyorum. Yerlere dökülen , yüzüne bile bakılmayan erikler. Ulaşılan ve ulaşılamayan böğürtlenler. Ulaşmaya çalıştığında eline batan dikenler, bacağına dolanan dikenli böğürtlen dalları. Ulaşılamayan böğürtlenlerin sonu. Dalında muhteşem , sofrada sıradan böğürtlenler.
Bu meyveler bir şeylere benziyor ama ne?
YORUMLAR
en sevdiğim ve mücadele ede ede hatta dikenleri ellerime bata bata yediğim duttan sonra böğürtlen gelir iki cinsi vardır buralarda bir doğal diğeri ddaha iri meyveli dikersiniz. asıl olanını daha makbul elbette.. iple çekiyorum burda görünce eylülü. güzel bir yazıydı saygılarımla
Bana çocukluğumu anımsattınız:)) Az düşmedeim toplarken içine. Dikenleri kabartırdı derimi:))) Birimiz uzanırken diğerikolundan tutmaya çalışır ve neticesinde hepimiz içine yuvarlanıdık ama tadına doyamazdık, değerdi doğrusu:)) Tebrikler, güne güzellik kattınız.