HATDİN ÖYKÜLERİ - II
Paylaşımlar
…HATDİN
Hayatın boyunca ‘gitgellerin’ içinde kayıp bir gemi gibi vurup durdun kıyılara.Kayalıklar bile usandı senden. Kayalıklarımı parçaladı gövden. Kan revansın belki ama senden daha acınası durumdayım yanında. Un ufak olmayı, toza toprağa karışmayı kabullenişim sana duyduğum bu aşktan.
Biliyor musun seni izlerken öğrendim yazmanın neme nem bir bela olduğunu. Yaşadığın acıları okudum sen yazarken. En çok yazdıkça huzur bulduğuna şahit oldum.
Kendini dövmekten hiç vazgeçmedin.
Sen ve senin gibi olanlar bu yüzden sevdiniz birbirinizi ve bu yüzden katlanamadınız birbirinizin varlığına. Yaşadığınız ıstıraplar size yeterdi başka bir deliliği kaldıramadınız bu yüzden. Sevmekten de vazgeçmediniz.
Kendini dövüp duranlar seni çok sevdiler. Az ötede oluşundan onları kendilerine bırakmadan ve onlardan daha merhametli paraladın ruhlarını. Bu yüzden gelişini sevdiler. Onları kendilerine bıraksan belki paramparça olacaktı ruhları.
Ya olmasan! Deliliklerinin gölgeliğinde yaşama tutunmuşken, aklımın olduğuna inandıran hallerin iyi hissettiriyor beni, biliyor musun?. En çok da bir anda geliveren mısra zamanların… Bana okurken, öyle sıradanmışçasına duyabildiğin seslerden ürküyorum. Gece örtülerinin hangi boşluğundan akıyor o mısralar parmak uçlarına? Rab, şeytana seslenirken bir kıyıda en bedensiz halinle sesleri dinleyerek geçirmiş olmalısın zamanı.
Bu delilik zamanlarının arasından kopartıp ellerime sunduğun o aydınlık zamanlarınsa.. Ödüllerin en büyüğü. Bir muammayı çözüp, satırlara yükledikten sonra kamburundan kurtulmuşçasına, koşturursun gök kubbenin altında.
….
…KADIN
Donuk bakışlarımı söküp alamıyorum karşımda duran sarı boyalı duvardan. Sana bakıp seni görmemek, sesini duyarken söylediklerini anlamamak, durmadan aklımın kıvrımlarında birbiri ardınca doğan öyküler ve ölü doğan cümleler varken…
Delilik bir tercih meselesi değil gülüm. Kim ister aklını vahşi bir çılgınlığa kaptırmayı? Toprağın, yağmurun, rüzgârın başka türlü anlamlarıyla boğuşup durmak kolay mı?
Keşke herkese doğduğu gibi doğsa bana da güneş.Ruhum ıstırap dolu bir günahın tek şahidi gibi kıvranır gecenin koynunda. Yaldızlı sandığın o mısralar için başım sağıma düşer, yol açılır.Cinler, periler, iblisler koşar adım sarar dört yanımı. Geceler… Ölü kalpler mezarlığına yürüdüğümü bile bile korkumu gömerim ilkin. Hayaletlerim ellerimi tutar.
O sabah yürürken yokuş aşağı, elimi tutmuştun hani. Fısıldar gibi üzerimize doğru yürüyen yabancıların ölü bedenlerini gördüğümü söylemiştim, deli saçması olduğunu söylemenden korkarak.
Parmaklarımdan söküp alırsan şu kalemi bil ki ...
Dört duvar arasında bir delilik, dört duvar arasında bir kâinat ve dört duvar arasında geleceğe söz söyleme derdine düşmüş bir yazar.
Güzel şeyler yazamıyorum sana ve aşka dair. Biliyorum, biliyorsun… Beni affet…
YORUMLAR
ne kalmış söylenmeyen? sona doğru bir gidiş sanki.
öykünün şöyle bitmesi büyük ihtimal.
dalgalar arasında çırpınan, savrulan bir yelkenli gibiyim. Dümeni kilitlrnmiş, hedefi sisler içerisinde kaybolmuş bir yelkenli. Şimdi bana kayalıkları gösterin...
Böylesi güçlü kalemleri okumak haz veriyor.
Tebriklerim saygıyla...
Başlık çok çekici ama içinde insanı sürükleyen engin bir deniz var. Ölesiye çırpınıyorum boğulmaya yüz tutarken unuttuklarım. Hayrı, onlar benim değil ama gitmesine müsaade edemem. En güvenli oldukları yer, inkar edebildiğim mesafedir:))
Çok tılsımlı buldum kaleminizi, tebriklerimle.
Site Yöneticilerine yorum bırakmak adetim değil aslında. Oldukça ilginç olduğunu söylemeden geçmek istemedim bu defa. Takip ediyorum bakalım nereye kadar bıkmadan sürecek bu gidişatınız. Seslendirme konusunda Aynur Hanıma katılırım. Güzel bir düşünce görme engelliler için.
bu yazıda iki kişi var sananlar ters köşeye yatarlar, üstüste binmiş insanlar, durumlar ve duyguları bir kişi anlatmaya kalkarsa, üstelik oda can hıraş herkesin dili olmaya çalışacak kadar cezbeli bir meczupsa yazı böyle olur işte. dilim dilim açmaya kalksanda yetmez, yazıdaki kıvranışı rahatsızlığı insanın içine işlemiş çaresizliği anlamak için onun sesini sözünü bilmeniz gerek, bu satırların aralarını hisssetmek gerek.. içlenmiş yine, bağıramayan insan şiir yazar, yazıya akar, bir şey olmuş bağıramamış gene..
"Az ötede oluşundan onları kendilerine bırakmadan ve onlardan daha merhametli paraladın ruhlarını. Bu yüzden gelişini sevdiler. Onları kendilerine bıraksan belki paramparça olacaktı ruhları. " Hatdin'in bu seslenişi bana birini hatırlattı. Yazar ne duygularla yazdı bilemeyiz elbette. Ama okur, alır kahramanları ve sözcükelri, onları istediği kalıba sokar. Ama Hatdin'in bu sözleri o tanıdığım kişiye söylenebilecek en gerekli sözler. Ben de olsam ne eksik ne fazla -belki bu kadar şık değil ama- aynı anlama gelen cümleler kurardım onun için.
Kadın, "Güzel şeyler yazamıyorum sana ve aşka dair. Biliyorum, biliyorsun… Beni affet…" diyor ya, aslında kendi de biliyor ne kadar "aşk" olduğunu.
Ben bütün çalışmalarınızı okumuş birisi olarak bu öykünüzün diğerlerinden çok daha ayrı bir yerde olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Birinci öykünüzün sene-i devriyesi gelmeden ikinciyi paylaşmanız çok güzel. Çok az çalışma ekliyorsunuz. Üstelik herkesten yazmasını bekleyip, onca yazıyı okurken...Bencilsiniz sayın yazar! Biz de daha sık paylaşım bekliyoruz sizden, ne olacak şimdi?
Hep dediğim gibi, bence çalışmalarınız sesli olmalı. Bizim isteklerimiz bir yana; belki okuyamayanlar olacaktır. Dinlemesi gerekenler...Görmeyenler mesela...Siz seslendirmelerinizle kaç kişiyi edebiyatsever yapabilirsiniz, biliyor musunuz? Hatta bunu ilk fırsatta edebiyat düşmanı birinin üzerinde test edip sonuçları kamuoyuna açıklayacağım:)
Yürekten kutluyorum.
Sevgiler.
bir kelimeye bin anlam yüklediğimde sana sesleneceğim gibi,
ya da gölgeler işte Jung'dan, Arabîden,
ben kendini kıyılara vurup döven adam, dalganın kıyıya olan aşkını biraz önce bir şiirle anasayfaya astım,
asmaz olaydım:)
bu nefis yazı tam kafama oturdu:))
dört duvar / dert duvar...
kim bilebilir benden daha iyi,
uzattım sanırım özür dilerim,
çok etkileyici ve insanın bilinçaltına vuran bir yazı işte...
çok sık karşılaşamıyor insan böyle yazılarla...
saygılarımla...