ADIMDAN ÖTE GİDEN DÜŞÜNCELERİM
Çandarlı’daki yazlıktan kendimi hızla dışarı atıyorum.Çorak,bakir kalan dağlarına bakıyorum son kez.Betonlaşma her tarafı istila etmiş ta buralara dayanmakta.En son yeğenlerimle beraber kardeşim ve yengem, bu keçi yolunu yani patikayı güle oynaya tırmanırken doğanın güzelliğinden,insanlar tarafından hor kullanılması ne varsa paylaştım, kendimden 14 yaş küçük erkek kardeşimle.
Tepeye vardığımızda koca çınarın altından akan berrak yayla suyunu doya doya içtik.
Neden ben kendimi bu dağlara ,bayırlara adamıyorum ki?Beni tutan ne?Teknoloji denen suni mutluluk mu?Yoksa şu anda klavyemin tuşlarına dokunduğum,Facebook ta çetleştiğim bir avuç insanların klişe dedikoduları mı beni mutlu eden sanal alemde?
Aşağıda evlere bakıyoruz…Kardeşimde en az benim kadar üzülüyor ama o benden farklı ne de olsa.ben sonuçda bir sanatçı gözüyle bakarken oysa o,önüne geçilmez bir süreç olarak görüyor gelişen olayları…
Şu denizin maviliği bu gidişle elbet grileşecek sonra kararacak belki…”Balık nesli yok olacak galiba bu gidişle…Önce balık çiftlikleri denizi kirletirken,sonrasında tekne,yat,kotra alma çılgınlığı tamamen denizi kaplayacak,” belki de diyorum kardeşime.O,tam o esnada fikrini patlatıyor :
“ Ağbi bir tekne almaya karar verdim.Seninle denize açılır günlerce gelmeyiz anasını satim!”belli birşeylerden kaçma düşüncesi sarmış benliğini. Belki de anlattığım olası felaket zincirinden etkilenmişde olabilir,diye düşündüm bir an:
“Sade biz mi?”
“Evet sade ikimiz!”
Bana çocukluğundan beri hayrandı.Onu tüm tehlikelerden ben korumuştum.Okuması için onlarca kitap verirdim.Ama yıllar geçti o ticareti bense sanatı seçmiştim.
O an telefon çaldı :
“Metin bey!,yarın “Kavak Yelleri”nde bölüm oyuncusu olarak rolünüz var.Çekim yarın Seferihisar’da.”…
“Tamam,” deyip mecburen kabul ediyorum.
“Siz kalın çocuklar!”benim İzmir’e gitmem lazım.
Yeğenlerim dizlerime sarılıyorlar :
“Gitmeeeee!”
Seferihisar çekimleri öncekilere nazaran iyi geçti sayılır.Usta oyuncu Altan Gördüm’le karşışıklı diyaloglarımda sıkıntı yaşamadım.rahat tavırlarım hoşuna gitmişti.Ertesi gün beni Göztepe’den alıp çekime devam ettik…Bu arada teni dostluklar ve arkadaşlıklar edindim.Kurucusu olduğum “Koza Tiyatro”ya gelmek isteyenler, bana adını yazdırdı.Bir iki arkadaşı oracıkta çalıştırdım.Doğaçlama , tekerleme ve vurgu temrinleri çalıştırdım kısaca.Çok memnun oldular.
Yemek sonrası siyaset bile yaptık iki Mardinli füguranla…herkesin bu sete neden geldiği belli…Oyunculuk için bir fırsat belkide onların kaderlerini değiştireceklerini sanıyorlar…
Yaşam alanımdan dar paslaşmalar geldi geçti…Hayatta hep birşeyleri sorgulamadan edememişimdir.Zirvede olan insanlar bir anda ne oldum delisi olurlar,etrafı küçümserler…Bunlardan biri ise Aslı rolündeki Pelin’dir.Oysa bu herkes için geçerli değildir.Emre ile ( Halil rolünde ) güzel bir arkadaşlığımız ve paylaşımız oldu diyebilirim.Sarp’la da öyle.”Derin Sular”dan hiç söz etmiyeyim.Ezgi,Nisan ve Toprak ( Şükrü ) rolündeki insanlar çok şeker.Beraber sette yemek yedik,espri yapıp onları güldürdüm bile…
Şiir etkinliklerim oyunculuk anılarımdan daha farklıdır diyebilirim.Orda genelde erkekler kadınlara kur yapmak için gelirler adeta…Dul bayanlarda kendilerine koca arama telaşları( Daha önce başıma gelmişti çünkü )Bende onların bu tavırlarından dolayı bıyık altından gülmüşümdür hep.Çok mu gerekli bu kadar diye?
Yazı yazan,şiir yazan kimi gördüm,tanıdımsa hep biribirini çekiştirmişlerdir.
Hepsine sorarsanız çok önemli admlar atmışlardır ama hep oldukları yerdedirler.
Yanlış nerde?Yanlış kendilerini ve gerçeği kabul edememekten geçmekte bence…
Gece oluyor artık…Hızla ilerlemekte olan hayat,olumsuz olarak benliğimi hapsediyor.
Bu doğal yaşam tükenecek,birgün gelecek kirlenen bu karbonmonoksitli yaşamdan dolayı oksijen alamayacak duruma geleceğiz…Gece,işte burda kendine olumlu ve önemli bir rol ediniyor kendine…Kirliliği örtmedeki becerisini ne yazık ki diğer alanlarda gösterememekte…Ama buna nazaran bakıyorum İzmir’de ,İstanbul’da gece yaşamı kıpır kıpır,insanlar Bodrum gecelerinde cıvıl cıvıl…Demek ki bu kuru kalabalığa halen ihtiyaçları var diye düşünüyorum.Sakin hayatı seçenler kendilerini ya yaylalara,ya da köylere atıyor.Beni ise ilerde ne gibi bir yaşam tarzı bekliyor bilemem.Yaşım ve ömrüm buna yeterse!
Metin İMER / İzmir
20 Temmuz 2011-07-20
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.