- 1585 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
Kara Duvar..
Yemenisinin ucuyla gözlerinden inmekte olan yaşı sildi.Tekrar gözünden bir damla daha yaş süzüldü.Bu kara,kapkara üzüm gözler siyah saçlarının çevrelediği yüzünde yanık yüreği gibi tütüyordu.İçin için yanıyor,azalıyor,eriyor,eriyordu..
-Yunus..Yunus’um..
Elini Yunus’un yüzünde gezdirdi.Buz gibiydi.Bu soğukluk pek de hayra alamet sayılmazdı.Korkulu düşleri artık uyanıkken görür olmuştu.Arada bir dalıp gidiyor,kendini çok uzaklarda taş bir kuyunun dibinde buluyordu.Kuyu oldukça derindi.Yerden bir metre kadar taş bloklarla örülüp yükseltilmişti..Az ötede sirkenler boy vermişti.Kül rengi yapraklarını hanım böcekleri sarmıştı.İşte bu böcekler hayallerinin kurdelası idi.Ne çok hayali vardı yıllar önce.Ne çok hayali..
Bir keresinde bu hayallerden birini bohçacı Kamile’ye anlatmıştı.bohçacı Kamile göbeğini hoplata hoplata gülmüştü..
-Deli misin kız sen?.Hay toprak başına gele.Akıllı insan işi değil bu söylediklerin.Aman kimseler duymasın.Ben de duymamış olayım.
-peki.söylemem kimseciklere,demişti.
öylesine çok unutmak istemiti ki o anı her anımsadığında utanıyor,kulak memelerine kadar kızarıyordu.
-Anne kar yağdı mı?.Ağaçlar beyaz elbiseler giydi mi?.Hani teneke kutuya diktiğim kaktüsüm vardı ya o da bembeyaz oldu mu?..
Yunus’un ağzından bir mırıltı gibi dökülen sözler bir tespih gibi önce boşlukta sallanıyor sonra taneleri tutan ip birdenbire kopmuş gibi boşlukta dağılıyordu.
Halime derin bir uykudan uyanmış gibi etrafına araştıran gözlerle baktı.Yunus uyuyordu.Göz altlarında alnında çenesinde boncuk boncuk terler birikmişti.Elinde sımsıkı tuttuğu yemenisiyle Yunus’un yüzünde biriken terleri sildi.
-Oğlum kara gözlüm!..Bal dudaklım.Anasının bir tanesi.Kuzum.Halime’nin sevgi dolu sözcükleri birbiri ardınca boş odayı dolduruyordu.
Karlı bir kış gününde gebe olduğunu öğrenmişti.Henüz yirmi bir yaşındaydı.Paniklemişti.Kime ne diyeceğini,nasıl davranacağını bilemiyordu.Aklından kocası geçti.Şimdi askerde değil de yanında olsaydı.Yüzüne .gözlerine gülümsese idi.Bir kelebek gibi uçardı mutluluktan.Oysa şimdi bu kime söylenirdi.Anasına diyemezdi.Bırak böyle bir şeyi söylemeyi anasıgilin sokağından geçmeye bile cesareti yoktu.Babası görse söylemediğini bırakmaz, konu komşuya rezil oldukları yetmezmiş gibi bir de kendisi yüzünden anası dayak yerdi..Babası o kalın ve ürkütücü sesiyle:
-Yine mi kızı çağırdın?Ben sana dememiş miydim,diye başlardı.Ardından..
Ne anası ne babası var ve yoktular..
-Yoz bir ağaç gibiyim.Ne dalım ne budağım var,diye söylendi Halime.
kaynanası Zeynep yatalak bir kadındı.
Yıllar var ki kapı eşiğine kadar çıkmamıştı.Güneşi görmemişti nicedir.Baharın geldiğini,ağaçların domur domur çiçeğe durduğunu bahçedeki kargaç ağcına konan her yıl aynı dallara yuva yapan serçeler söylüyordu ona.Tam on iki yıl önce bir kazada böyle naçar kalmıştı.Bütün bunlara alıştığını düşündüğü bir zamanda kocasının arka bahçede dem tutan Yusuf’tan alacağını istemesi önce ağız dalaşına sebep olmuş öfkesi burnundan taşan Yusuf eline geçirdiği bir bıçakla kocasını delik deşik etmişti.Bu olaydan sonra derin bir sessizliğe gömülmüştü Zeynep kadın.acı çektiğini,ümitsizliğini ancak gözlerinden anlardınız.Vücudunda tek canlı yer gözleriydi sanki.sağlıklı bir kadın olsaydı,belki sırtını kaynanasına dayar ondan güç alırdı.Başını göğsüne yaslar hüngür hüngür ağlardı..
-Ne çare...kader...
O da zeynep kadın gibi elsiz ayaksızdı,naçardı..Bir Yunus’u vardı..bir Yunus’u.
Kalkıp etrafı toplamak Yunus için bir tas çorba kaynatmak gerekliydi.Yorgun ve bitkindi.Sanki bir güç omuzlarından bastırarak kalkmasını engelliyordu.İçindeki istek vücuduna yenik düşmüştü.Halime sokaktan geçen sebzecinin sesiyle irkildi.Elini uzatıp Yunus’un yüzüne değdirdi.Buz gibiydi..İki eliyle telaş içinde Yunus’un ellerinii ayaklarını yokladı.
Umutsuzca başını salladı.Önce gözleri büyüdü ve delirmişcesine bağırıp feryat etmeye başladı.komşular eve güç bela girdiklerinde Halime’nin zemine yapışmış yüzü kara bir duvarı andırıyordu.
20/07/2011
ödemiş
YORUMLAR
Sayın kaygısız, ışık saçıyor kaleminiz. Elekten geçirilerek irdelenmiş bir konuyu hassas mürekkep darbeleriyle sunmuşsunuz ama yine de yakıyor yüreği. Gerçekten güzel bir anlatımdı, titiz bir çalışmanın eseri olduğu aşikar. Dilerim daha sık yazı bölümünde seyredebiliriz sizi. Tebriklerimle.
Kırık hayatlar..
Kaybolmuş yaşamlar..
Hüzünlü bir öykü..
Ne güzel bir anlatımdı arkadaşım..
Kutluyorum..Sevgilerimle..