İyi ki doğdun melek !..
Henüz aydınlanmıştı gökyüzü...
Henüz aydınlanacaktı yeryüzü...
Her çektiği nefeste, damarlarına acı dolduran adam kaygıyla atıyordu adımlarını..
Kaç kere geçmişti bu taşın üzerinden ?
Yada kaçıncı adımıydı bu ?
Saatler ilerledikçe göğüs kafesini parçalayıp dışarı çıkmak isteyen kalbi daha da hırçınlaşıyordu sanki...
" Neden " diye sordu sonra kendine..
" Neden geçmiyor vakit ? "
Odadan çıkan hemşireye umut dolu bir bakış fırlarttı genç adam...
Heycanını hissettirmemek istercesine fısıldadı kadına " Nedir durum ?"
Hemşirenin gülen yüzü ve teskin edici bir sesi vardı..
" Vakit geldi... " dedi gülen gözlerle adama...
Yine, attığı her adımda biraz daha köhneleşen taşlarına döndü adam...
Bir adım attı..
Bir adım daha...
Kalp atışlarına inat saatler durmuştu sanki...
Nefretle dikti gözlerini saate...
Akrep ve yelkovan el ele tutuşmuş onu işaret ediyordu...
Ve bir çocuk sesi...
Heycanla dikti yaşarmış gözlerini sesin geldiği yere...
Kapıyı aralaması ve içeri girmesi bir olmuştu...
Önce sevdiceğine uzandı gözleri, sonra yavrusuna...
Sevgiyle dolan yüreği bir fısıltı bıraktı yavrusunun kulaklarına;
" İyi ki doğdun melek..."
" İyi ki doğdun "