- 381 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
BIRAKIN İŞE GİDEYİM
Mustafa, yirmi dört yaşında taşı sıksa suyunu çıkaracak kadar güçlü, cıva gibi bir delikanlıydı.Vardiyalı bir işte çalışıp, annesine bakmaya çalışıyordu.Babası, vefat ettikten sonra ailenin geçimi Mustafa’nın omuzlarına binmişti.Sessiz sakin bir kişiliğe sahip olduğu için çevresi tarafından sevilip sayılıyordu.Fakat; evlenme çağında olduğu için kızlar biraz uzak duruyordu.Halbuki; evlenme çağına gelen yakışıklı, karizmatik kişilerin etrafı kızlarla çevrili olur. Burada durum biraz farklıydı.Mustafa, yakışıklı bir o kadar mütevazı olduğu halde çalıştığı iş hem geçici, hem de asgari ücretle çalışıyordu.Birde annesinden ayrılamayacağını, evlendikten sonrada annesine bakacağını söylüyordu.Bunları gören, duyan kızlar da Mustafa’yı yakışıklı bulmakla beraber evlenmeyi düşünmüyorlardı.Mustafa, kendinden emin işine gidip gelmekteydi.Varsın kızlar, onun evlenme tekliflerini geri çevirsin o annesiyle mutlu bir hayat sürüyordu.
İşe gitmeden önce, arkadaşlarının çalıştığı iş yerlerine uğrar hayallerinden bahsederdi.İçinde bulunduğu ekonomik durum, güçte olsa o ayakta dimdik kalmayı başarıyordu.Her zaman yaptığı gibi, en samimi arkadaşına beş dakikada olsa uğrayıp hal hatır sorduktan sonra işe gitmeyi düşünüyordu. Hazırlıklarını yaptı mutlu,umutlu bir şekilde yola koyuldu.Camcı olan arkadaşı, Mustafa’yı görünce sevincinden boynuna sarıldı. “Nerdesin be kardeş? seni özledim. Elimdeki işi bitirip seninle birlikte çay içelim” dedi.Arkadaşı, inşaat işleriyle uğraşan bir mutahitten yüklü miktarda sipariş almıştı.Bu siparişleri, yetiştirmek için gece gündüz çalışıyordu.Hem biraz dinlenmek hem de Mustafa’yla birlikte çay içmek için işe ara verdi.Dükkanın dört bir tarafı camlarla doldurulmuştu.Çıraklar, camların bir kısmını elmasla kesiyor kimisini ambalajlıyordu.Dükkan sahibi, “çocuklar bakın, en samimi arkadaşım gelmiş bu köşedeki camlarla sonra ilgilenirsiniz” dedi.Onlar, çaylarını içerken çıraklardan biri onların yakınındaki ( birazca büyük ) bir cam tabakasını kesmesi gerekiyordu.Ustasına “ustam, bu cam tabakasını almam gerekiyor.Ustada al fakat; biraz çabuk ol.Çırak, tabakayı almaya çalışırken elinden kayıp onların üstüne düştü.Düşmesiyle birlikte Mustafanın bağırması bir oldu.Ah bacağım bacağım diye bağırmasıyla kendine gelen arkadaşı, ne oldu derken soğukkanlılığını kayıp etmeden hemen kanayan yerin üstüne turnike uygulayıp, 112 Acil Servisini aradı.Ambulans geldiğinde Mustafa, kan kaybından bayılmak üzereydi.Fakat; işe gitmek istiyordu.Arkadaşı “yaralısın, kan kaybediyorsun hastaneye gitmek zorundasın” diyordu.Mustafa, “annem evde ekmek bekliyor. İşe gitmezsem beni işten atarlar” diyordu.Ambulans, geldi fakat; görevliler hastaneye gitmek istemeyen Mustafa’yı ikna etmeye çalışıyordu.Mustafa, hayır olmaz diyordu işe gitmezsem beni işten atarlar.Aç perişan kalırız.Zaten durumumuz kötü, bir dilim ekmeğe muhtaç duruma geleceğiz.Mustafa’da, artık direnecek güç kalmamıştı.Bayılıvermişti.Görevliler hemen ilk müdahaleyi yaptıktan sonra hastaneye yetiştirdiler.Hastanede, başucundan ayrılmayan arkadaşı çok üzülüyordu.Kendisinin dükkanında en samimi, en candan arkadaşı talihsiz bir kaza geçirmiş ve bu kaza sonucunda bacağını kaybetmişti.Bu sorumluluğun altında nasıl kalkarım diyordu.
Mustafa, hastaneden ayrıldığında artık bir bacağı yoktu.O kendisini düşünmüyordu.Günlerce hastanede, göz yaşları içerisinde kendisinin iyileşmesini bekleyen annesini düşünüyordu.Zar zor biriktirdiklerini de hastane masraflarına verdi.İş yerine gittiğinde, patron hal hatırını sorduktan sonra kusura bakma Mustafa, senin yerine bir başkasını aldık.Benim yerimde sende olsaydın sende başka bir eleman alırdın.Biliyorsun ki şuan ki vaziyetinle bizim iş yerinde çalışman mümkün değil.Fakat; arkadaşlara sorarım sana uygun bir iş olursa sana haber veririm.Mustafa, boynu bükük, mahzun bir şekilde eski iş yerinden ayrıldı.Camcı arkadaşı, kendisini yalnız bırakmıyor. Ona uygun bir iş arayışı içerisindeydi.Bu arayışlar sonuç vermişti. Bir kitapçının yanında çalışacaktı.En azından hesap kasada durup hesaplara bakardı.Buda ağır bir iş değildi.Azda olsa annesine bir ekmek götürse yeterdi. Mustafa, bu hazin kaza sonucunda kendi bırakmamış toplumdan kopmamıştı.Kendisine uygunda bir kız buldu.Güzel güzel yaşamlarına devam etmeye başladılar.