- 902 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KETÇAP MAYONEZİ BOL ŞİİR
anlayamıyorum. Şiir şöyle olmalı, şiir böyle olmalı, imgesi bol, ketçap mayonezi bol, aman ha içinde soğan olması vs. vs. vs... Şiiri rahat bırakmayanlar yüzünden gençliğin şiire karşı beslediği sempati neredeyse Sibirya’daki soğuğun derecesini geçti. Artık iyice yemek seçer olduk, şiir yemiyoruz mesela. Roman spesiyallerimizin arasında olmasa da, eh, biraz yiyoruz yine. Gerek destekli kişisel yayıncılık ile olsun, gerek mantar gibi çoğalan ’Kitabınızı Basalım Mı?’ adlı işi tamamen kar marjına dökmüş purolu, fötr şapkalı şişman amcalar ve gerekse ’yandaş’ şairlerin/yazarların direktifleriyle kitap basanlar sayesinde iyice yemek seçer olduk. Spesiyal yemeklerimizi de pek tuttuğumuz söylenmez hani. Hani Müslümanlar’ın haramı var ya, hani yediğin zaman çarpan, illa ki bir yerinden çıkan haram hani, işte ona paralel yiyoruz o yemekleri. İtiraf ediyoruz, biz bütün gençler Ömer Hayyammız, hepimiz Farslıyız. Hak görün, ne de olsa Cumhurbaşkan’ının korsan film seyrettiği bir ülkede üniter yapılı (geniş omuzlu gibi bir şey) bir devlet adı altında beceriliyoruz.(bkz.beceriliyoruz-yaşıyoruz) Sonra da diyor ki büyümüş jenerasyon;
-Şimdilerde şair de yok efendi!
-Ah, evet, habibim, yazar da kalmadı. Nerede o eski Neyzenler, nerede o eski Tevfik Fikretler, nerede o eski Şeyh Bedrettinler...
Ama durun, ben biliyoruuuuummm. Bütün bunları yukarıda batıra batıra söyleyen ben biliyorum!!! Sürgündeler hepsi. Hepsinin kellesi para ediyor. Kitapları ’yok.’ satıyor. Sigara içmek bilmem kaç sayılı bin kanuna aykırı, öğretmen okulda sigara içen öğrencisine disiplin cezası uygularken, neden öğrenci öğretmenine disiplinsiz olduğu (okulda sigara içtiği için) için ceza uygulayamıyor. Ama yine durun, bu kadar beklediniz, iki dakika daha bekleseniz ölmezsiniz. Öğretmenin not defteri vaaaar. Hiç olmadı onunla tehdit eder. Tamam, güzel bir kitap yazdı günün yazarlarından birisi, şiiri derinlemesine bilmeyen, hatta daha önce hayatında hiç şiir okumayan bir insan da alıp okudu ve çok çok beğendi kitabı. Sonra neden o ve o gibi yazarlar tutup o romanla yok şöyle olmalıydı, yok böyle olmalıydı diye uğraşmaya başlıyor. Hem okulda sigara içmek öğretmene de yasak, bilmiyor musunuz!Bana çok sevdiğim ve değer verdiğim ama müziği tarzıma hiç uymayan bir gitarcı dostum hep ’Semih, sen hiç konuşma, sadece sus. Sadece yaz.’ diyordu. Bende içten içe kızıyordum ona hep. Ama alttan almak mı dersiniz, ’ışık’ gördüğüm bir arkadaşıma sevgimden mi dersiniz bilmem, dışa hiçbir şey yansıtmıyordum. Belki de bu yüzden müziği pek tarzıma uymuyor demişimdir yukarıda, bilemiyeceğim. Bunları yazarken anlamaya başlıyorum ki, sanırım gitarcı çok haklıydı. Dediklerini zaten ben bayadır yapıyormuşum. Baksanıza, günde 3 şiir yazan ben artık ayda 1 şiir ya da ayda 2-3 toplasan uğursuz rakamım 7’yi geçmez A5 dolduruyorum. Susuyorum, susuyorum, öyle bir susuyorum ve sonunda bir patlıyorum kağıda kaleme, kalem, sanki kalem orgazm oluyor gibi hissediyorum yazarken. Fark ettim ki, bu hazı konuşurken alamıyoruşum.
Susmak, yenilen acı Adana Kebabının ardından susamak gibi olmamalıymış ama.
Ama bana kalırsa, okullarda öğretmen de sigara içmemeli. Lisenin tuvaletinde sigara içmiş genç bir çaylak olarak söylüyorum ben bunu. Bana kalırsa, öğretmenler de içmemeli...