- 1133 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KIŞKIRTMA !!
PROVOKASYON, mevcut dengeyi bozacak bir unsurun sisteme dahil edilmesi olarak ifade edilebilir. Kadın veya erkek olalım:Sanatçı, siyasetçi, iş adamı,iş kadını, sporcu, işli, işsiz olalım.Ya da sağcı solcu, cumhuriyetçi, demokrat, laik ve veya liberal. Hepimizin, elinde ki bomba; yani dengeleri bozacak, sisteme itelenen unsur “türbandır”.Hangi bakış açısıyla bakarsak bakalım, her birimiz nerdeyse birer provokatör gibi davranıyoruz. Bilerek veya bilmeyerek. Oysa ki; önyargılarımızı gömerek, aklıselim düşünerek 10. ve 42. maddeleri tekrar değerlendirebiliriz.
TBMM Genel Kurulunda, başörtüsünün yükseköğretimde serbest bırakılmasını içeren Anayasa değişikliği teklifinin 2 maddesi de kabul edildi. Buna göre maddelerin değişim öncesi ve değişiklikten sonraki hali aynen şöyle:
ANAYASA’NIN 10. MADDESİ
Kanun önünde EşitlikHerkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür.Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Anayasa değişikliği sonrası 10. maddenin son fıkrası “ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında” ibaresi eklenerek, “Devlet organları ve idari makamları, bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır” şeklinde değiştiriliyor.
ANAYASA‘NIN 42. MADDESİ
Eğitim ve Öğrenim Hakkı ve ÖdeviKimse, eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz.Öğrenim hakkının kapsamı kanunla tespit edilir ve düzenlenir.Eğitim ve öğretim, Atatürk ilkeleri ve inkılapları doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre, devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz.Eğitim ve öğretim hürriyeti, Anayasaya sadakat borcunu ortadan kaldırmaz.İlköğretim, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve devlet okullarında parasızdır.Özel ilk ve orta dereceli okulların bağlı olduğu esaslar, devlet okulları ile erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir.Devlet, maddi imkanlardan yoksun başarılı öğrencilerin, öğrenimlerini sürdürebilmeleri amacı ile burslar ve başka yollarla gerekli yardımları yapar. Devlet, durumları sebebiyle özel eğitime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak tedbirleri alır.Eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür. Bu faaliyetler her ne suretle olursa olsun engellenemez.Türkçe’den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tabi olacağı esaslar kanunla düzenlenir.
Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır. Anayasa değişikliği sonrası 42. maddeye, “Kanunda açıkça yazılı olmayan herhangi bir sebeple kimse yükseköğrenim hakkını kullanmaktan mahrum edilemez. Bu hakkın kullanımının sınırları kanunla belirlenir” şeklinde yeni bir fıkra ekleniyor. Bu türban tartışması toplumumuzu gereksiz yere o kadar sıktı ki. bir insanın kişisel tercihi bir başkasını niçin ilgilendirir ki. Hem eğitim- öğrenim hakkı, herkesin doğuştan sahip olduğu bir hak değil mi.? Bazı suni korkular üretip bunu insanların üzerine durmadan pompalayarak, kargaşa "kaos" tellallığı yaparak, bu millete nasıl faydalı olunur? Yapmayalım, gençliğimizle, geleceğimizle oynamayalım. Herkese ve her tercihe ön yargısız saygı duyalım. Önemli olan aynı düşünmek değil, farklılıklardan yeni şeyler öğrenmektir. Özgürlükten hiç bir millete zarar gelmemiştir. Yasaklar hiç kimse için savunulamaz. Benim ülkemde gördüğüm gerçek, türbanlı olduğu için okuyamayan ,eğitim öğrenim hakkından yoksun kalan, geç kızlarımızdan ziyade; maddi olanaksızlıklardan okuyamayan gençlerimiz ve bu geçlerimizin sayıları ,mukayeseyi gülünç kılar.
Benim ülkemde gördüğüm, morçatı altında birbirleriyle dertleşen, birbirinin omzunda ağlayan başı açık, başı örtülü kadınlarımızın, gerçeği. Benim ülkemde gördüğüm gerçek,başını örten kadınların varolduğu gerçeği .Bunu yadsıyamayız. Gereken şudur ki; başörtülü veya başörtüsü kullanmayan kadını, karşı karşıya getirmek değil; yan yana , kol kola ileriye doğru yürümelerini sağlamak .
Keşke ayrıştırmak yerine kaynaştırmak adına ekranlarda görünsek, sokaklara çıksak. Kaldı ki; içinde bulunduğumuz şu acılı günlerde, başı örtülü analar da , başı örtüsüz analar da memleketimin toprağına evlatlarını , canlarını armağan ediyor.Hepsinin gözlerinden yaş ,dudaklarından aynı kelam dökülüyor.”vatan sağ olsun”
Esenlikler…
YORUMLAR
güldürdünüz beni söylemlerinizle fikirleriniz nasıl anlatam akılla fikir belki bir noktada ayrılmakta nasıl mı?
"Herkese ve her tercihe ön yargısız saygı duyalım. Önemli olan aynı düşünmek değil, farklılıklardan yeni şeyler öğrenmektir. Özgürlükten hiç bir millete zarar gelmemiştir. Yasaklar hiç kimse için savunulamaz."diyorsunuz sonuna kadar katılıyorum bu cümleye alkışlıyorum da ancak akabinde geçiyorsunuz;
"Benim ülkemde gördüğüm gerçek, türbanlı olduğu için okuyamayan ,eğitim öğrenim hakkından yoksun kalan, geç kızlarımızdan ziyade; maddi olanaksızlıklardan okuyamayan gençlerimiz ve bu geçlerimizin sayıları ,mukayeseyi gülünç kılar."
diyerek yasaklarla eğitim hakkı elinden alınmış ve sırf bu haksızlığa dini inancı sonucu maruz kalmış insanların meselesini kategorize etmeyi bile anlamsız buluyorsunuz...gülünç buluyorsunuz
Asıl gülünç artık samimiyetsiz insanlar,sağ gösterip sol sallayanlar artık bu halkın nezdinde ve kimse inanın kışkırmıyor sadece özgürlükleri görmeye tahammülü olmayan insanlar çığlık çığlığa ne gereği vardı diyor sorunu görmezden gelmek gibi bir tavsiyeniz var ki kimse kışkırmasın ..benim bildiğim hanımefendi sorunu görmezden gelmek soruna dahil olmaktır. bir kez daha düşünün derim saygılar