- 928 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beğeni
ipotekli bedenim
Koynunda uyandığım, benim sevdiğim adam, sıcacık gözlerle bana bakan, kırılırım diye dokunmaya korkan adam; nerdesin? Hani üzerime, üşüdüğümde güneşleri sererdin hani yağmurun ellerini kıskanırdın yüzüme dokundu diye…
Kalbin çok soğuk sevdiğim…üşüyorum sana dokundukça. Gözlerindeki umursamaz bakışlar, vurdumduymazlık beni her gün başka bir bilinmeze sürüklüyor.
Şimdi
Beni sokaklarda bir başıma bıraktın fakat unuttun kalbindeki zindanın kapılarını açmayı. Beni sana tutsak ettin. Nasıl bir acımasızlıktır bu, azat ederken prangalarla kendine bağlamak; nasıl bir sevgisizlik bu parça parça öldüğümü görmek… sen, beni nasıl sevdin böyle!…
Belki kırabilirim parmaklıkları diye çıkış yolları arıyorum şimdi. Kalbinden ve senden kaçmaya çalışıyorum, gördüğüm her kalbi zorlayıp içine girmek için uğraşıyorum. Dizlerim parçalanmış, ellerim kan revan içinde… çaresizliğin yapış yapış ettiği aciz bedenim, bir çıkış yolu ararken karanlıklarda kayboluyor.
Bildiğim tek yol yabancıların kalpleri…
O kalpler, önce bakışlarıyla zehirliyorlar beni. Sonra dokunuşlarıyla parçalara ayırıyorlar bedenimi. Ben feryat ettikçe daha çok hırçınlaşıyorlar. Ellerinde bir hançer, durmadan deşiyorlar yüreğimi.
Yetiş sevdiğim! senin kıyamadığın gül bakışlın ölüyor…
Yabancı kollarda kendisine kadife çarşaflarda sunuluyor zehir. Aslında biliyorum beni öldürmek istediklerini ve ölmek de istiyorum ama ne fayda ben ölmek istedikçe daha çok canım acısın diye can veriliyor sanki bedenime, gittikçe bilinmezlere sürükleniyorum. Kendi çizdiğim bir girdabın içinde sana tekrar tutunmaya çalıştıkça, ben sürekli kayboluyorum. Sessizliğin içine karışan sesim yüreğimi parçalayıp geçiyor. Nereye baksam, yüzümü nereye dönsem; sende unuttuğum bir parçam çarpıyor bedenime.
Kabus olsun yaşananlar diyorum, uyandığımda tekrar senin yanında olayım ve sıcacık kollarında bütün miskinliğimle sana sokulayım istiyorum. Gözlerimi her açtığımda bilmediğim eller geziyor bedenimde… koynuma sokuluşları senin gibi aslında sıcacık; ama uyandığımda kollarımın arasında kıvrılan soğuk yaratıkları hissediyorum. Bütün bedenim kilitlenirken; oracıkta ölmek istiyorum. Ben can çekiştikçe yeni canlar ekleniyor bedenime.
Sonra kaçıyorum oradan; tekrar sana, soğuk bakışlarına geri dönüyorum. Gözlerinden esen rüzgar sanki cehennem ateşinin içine atıyor beni. İçimdeki tuhaf bir çaresizlikle yanıyor muyum üşüyor muyum bilmiyorum. Kaçıp gitmek istiyorum tekrar senden. Zorladığım bütün kapılar sana geri getiriyor beni. Sanki dört duvar arasında sıkışıp kalmışım ve hepsi üstüme üstüme geliyor.
Bilmediğim sokaklarda dolaşmaktan yoruldum. Yoruldum kuytu köşelere sinmekten. Her adımda senden uzaklaştığımı sanıp tekrar sana gelmekten, koynunda kesik kesik nefes almaktan yoruldum. Her bakışında, kırbaçların yüreğimde şaklamasından, ateş gibi tenine dokundukça buz tutmaktan yoruldum. Sana saplanıp kalmaktan, bedenimi senden kazıyamamaktan, her tarafıma bulaşan zehir kokulu aşkımdan yoruldum.
Söyle! gözleri ayrılık kokan yar, beni her ittiğinde neden sana çıkıyorum tekrar? Esaretinden kurtulmanın bedeli ne? Ne istiyorsun benden? Yaşadıkça bedenimi yakan hasretsin. Çırpındıkça battığım derin okyanusum, vazgeçmeye çalıştıkça vazgeçilmezim, kuralların yasakladığı tek doğrumsun. Bildiğim bütün kapılar sana açılırken senden kurtulabilmemin çaresi ne?
Söyle bana ne olur! Özgürlüğümün karşılığında ne istiyorsun? Her gün başka bir bataklığın içine atıp çıldırtmak mı niyetin?
Görmüyor musun kendimi kaybettim sende. Her bir parçam senin bedeninde çıkış yolları arıyor. Ne olur sevdiğim beni topla… topla ve azat et bakışlarından, yüreğinden. İpotekli bedenimi sal artık özgürlüklere.
YORUMLAR
Her bakışında, kırbaçların yüreğimde şaklamasından, ateş gibi tenine dokundukça buz tutmaktan yoruldum. Sana saplanıp kalmaktan, bedenimi senden kazıyamamaktan, her tarafıma bulaşan zehir kokulu aşkımdan yoruldum.....
güzel ve ötesi...
efsun dalya
hep var olun...