2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1462
Okunma
İddia ediyorum;
Dünyanın hiçbir yerinde köşe yazarları ülkemizdeki meslektaşları kadar şanslı değildir malzeme konusunda.
Hemen her gün yazılacak bir, hatta birden çok konu bulmak mümkün.
Gündemin ışın hızıyla değiştiği bir ülkede yaşıyoruz.
Acı olansa değişen gündemde en üst sırayı alanın her zaman kan, acı ve ölüm olması...
Zorundasınız
Yazmalısınız
Siz , eliniz varmadan, içiniz kanayarak birşeyler yazmanın ne demek olduğunu bilir misiniz?
Hele ki, kan müptelası vampir "sürünün" karşı tarafında olanlardan iseniz?
Ben biliyorum.
Ve bu bilmenin, bu kapsam içinde olmanın ruhuma ve omuzlarıma yıktığı katlanılmaz ağırlığı, mutsuzluğu da !
………………………………………………………………….
Değişen gündemi lehimize çevirme ve asıl sorunları bertaraf etmek adına sinekten yağ çıkarma hinliğiyle gereksiz polemiklerle sıcak tutup, uzatmakta da üstümüze yok.
Öyle ki;
Siz daha gelişme bölümünde debelenirken yazınızın, peş peşe bombalar düşer kaleminizin tepesine
Ve sil baştan yazarsınız çoğu kez.
Ülke idaresinde söz sahibi olanların, öteden beri tekerrür eden tuluat oyunlarıyla raks etmelerine alıştık ta alışmasına, aydın geçinenlere ne demeli?
Vatandaşın izlediği her kanal, okuduğu her gazete ve her köşe yazarı da boğacak kadar aynı telden dem vurmakta.
Klonlanmaya bu kadar müsait bir topluluk daha var mıdır acaba, diye düşünmeden edemiyorum.
Ne çok seviyoruz kralın olmayan süslü elbisesini alkışlamayı meğer (!)
Kızılay dağıtmışçasına bir yazar sürüsü!
Bağlı bulunduğu gazete sür manşet zılgıt çeker, bol ünlemli ve bold puntoyla,
Yetmez.
Meslekdaşları zılgıta eşlik eder bir yerlerini yırtarcasına,
Yetmez.
Sürüye dahil olma telaşıyla, copy-paste eder süslediği zılgıtları, kapsadığı alana.
Tek dil, tek, üslup, tek öfke kusar sözcükler
Hani?
Te(ti)kçiler ordusu!
Neredeyse…
…ve duldaya sinip gazladıkları sürüyü izlerler ellerini keyifle ovuştururken.
Ender de olsa yürekli birkaç kalem “farklı” dilden, farklı pencereden, “farklılaştırılanın” görüş alanından yazmaya kalktığında, kısaca, “kralın soytarısı sürüsünden” ayrıldığında ise?
Vurun kahpeye!
Meğer ne çok açlığınız varmış ölüme, acıya?
Artık yağ tutmuş kirinizden, arınacağınıza, elinize , dilinize bulaşmış kandan paklanacağınıza inanıyorsanız, bağırın çatlayana kadar!
………………………………………………..
20 gencimiz diri diri yakıldı!
Kaçının asker kaçının gerilla ve nereli olduklarının ne önemi var?
Hepsi de henüz hayatının baharında ana kuzusuydu…evlattı.
…ve hepsinin anası ağladı!
Potansiyel suçlu hazırdı / Ayağa kalk!
Ki zaten namzedin beden ölçülerine göre biçilmişti elbise çoktan.
Demirtaş; “Sorgulansın” Dedi.
Otopsi istedi bazı akli selimler…
Mutlaka olmalı.
Ancak;
Sadece gerçeği teyit edici belge niteliğinden öteye gitmeyecektir bana göre
Her zamanki gibi zaman aşımına uğrayacak olsa da…
Zira ana başlıklar gör beni diye parmağını gözümüze sokuyor!
1)Yakın geçmişte emsal örnekleri yaşanıp gerçek suçluların teker teker itiraf etmek zorunda kaldıkları icraatlardan sadece biri…
2)13 gencin arasında çok sayıda Kürt kökenli ve doğulu olanlar var.
3)Susturulmaya çalışılsalar da “tanıklar” var.
4)Hepsinin ötesinde bilimin ve mantığın izah ve tespit edebileceği tartışılmaz “olabilirler” ve “olamazlar” sözkonusu…
Hala neyin ucuz kabadayılığı?
Neden kan kusuyor manşetler hala ateşin asıl düştüğü yere?
Sözüm ona “şehitler (tartışılır) için yastayken” caz konserine giden kan kusucular Aynur Doğan’a saldırdılar.
Dün Ahmet’ti adı, bugün Aynur. Yarın kim bilinmez?
Kürt’sen, diyetin dünden belli.
“En çok bağıranlar en suçlulardır” demişti biri…
Öte yandan Demokratik Özerkliği “vatanı parçalamak” olarak gören, dahası görünmesi için bilinçli taktiklerle çabalayan bir grup.
Ortalık kan
Ortalık laf kalabalığı
Ortalık nefret kusmuğu!
Sırrı Süreyya Önder ne güzel diyor;
“Barış dilini konuşmadığımız sürece bir arpa boyu yol alamayız” diye…
Değişmeyen ve atlanan çok önemli bir gerçek var oysa;
Anaların gözyaşı her dilde her ırkta aynı renk akar.
Yüreklerindeki acının ise siyaseti yok.
Vebali yakar.
Kaçamazsınız.
Üstüne oynamaktan vazgeçin!
Yeter!
Diyesim var.
Yeter!