- 590 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
Buluşmalar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Size soruyorum? Siz buluşmalardan korkar mısınız? Buluşmalara gebe yaşanacaklardan, gözyaşlarından hatta ayrılıklardan! Ne cevap vereceksiniz bana? Vereceğiniz cevap, yüreğimi bir devekuşu gibi gözlerim kapalı bir öykünün içine mi sokacak; yoksa metanetle, masalın görünmez sayfalarında giz dolu bir geziye mi çıkaracak?
Farkında mısınız bilmem buluşmaların bir yüzü intihardır. İşin tuhafı da beklenen intiharlardır!
Ahhh ne sinsidir bilemezsiniz buluşmalar. İki yüreği öyle sessizce değdirir ki birbirine, yaşam bile farkında olmaz. Duygu tarlamızda özenle yetiştirdiğimiz düşlerimiz buluşmaların için saklanıverir gizlice. Kimseciklerin yüreği bile duymaz... Her şey ilk buluşmayla başlar çünkü.
Belirli belirsiz beklentilerin hepsi ilk buluşmalarda şekillenir. Yani bir tuvale atılan ilk fırça darbeleridir ilk buluşmalar. Tuval iki kişinin ortasındadır. İki kişinin de elinde fırça ve renkler vardır. İlkin her bir kişi kendi fırçalarıyla başlatır resimlerini. Kiminin fırçası ürkek, kiminin fırçası heyecanlı, kiminin fırçası coşkulu, kiminin fırçası hesaplı, kiminin fırçası ketum, kiminin fırçası da maskelidir.
Evet, ilk buluşmada resim tamamlanmaz ama, en azından fırça darbeleri, kullanılan renklerin uyandırdığı duygular resmin geleceği hakkında bilgi verir bize. Yarım kalsa da tablo...
Buluşma birden biz olmaktan çıkar gelecek olur... Ürküten... Korkutan.. Acıtan... İnciten... Ya da sevdalandıran...
Cemal Süreyya ne demiş? :
’MUT(SUZ)
Kim istemez mutlu olmayı?
Benimle mutsuz olmaya da var mısın? ’
Buluşmalar çok kollu nehirler gibidir. Kimi mutluluk kimi de mutsuzluk denizinde birikecek olan nehirler gibi. Cemal Süreyya belki de bir buluşmanın hemen sonrasında söylemiştir bu dizeleri sevdiğine. Belli ki ilk buluşmada sevdalı fırça darbelerinin izlerini hemen fark etmiştir Süreyya. Nehir nereye akarsa aksın göze almış sevdalı yolda ilerlemeyi. Yoksa Kolay mı ’mutsuz olmaya da var mısın?’ demek...
Buluşmalarda, özenle harmanlarlar buluşacaklar kendilerini. Yepyeni cümlelerle eski cümlelerini, yepyeni düşlerle eski düşlerini, yepyeni aşklarıyla eskimiş aşklarını karıştırıp dekolte bir kimlik giyerler üzerlerine. Peki ya biz?...
Ya birden hiç tanımadığımız biri gelse birden buluşmamızın kıyısına birden buluşmanın üstündeki elbiseyi çekse... Ve çırılçıplak, tüm açıklığıyla kalsa buluşmamız... Ve birden yine o tanımadığımız insan, ’Bu mu sizin buluşmanız? Bakın tüm sırlar orada işte şimdi ne yapacaksınız bakalım ?’, dese ne yaparız?
Buluşmalar bir öykünün bir romanın ön sözüdür. Ön sevgileri... Ön aşkları... Ön nefretleri... Ön hayal kırıklıkları...
Size soruyorum? Siz buluşmalardan korkar mısınız? Ya da hazır mısınız ilk konuşmaların, ilk yürüyüşlerin, ilk soruların, ilk zorlanmış mimiklerin, ilk sıkılgan davranışların doğuracağı öyküye?
Vereceğiniz cevabı, yaşadıklarınızın veya yaşamak istediklerinizin içinden seçip verin lütfen. Ama acele edin; umut sokağının köşesinde bizi bekliyor buluşmalar...
Oktay Coşar
YORUMLAR
Zamanla,yaşla kendi yaşanmışlıklarınızla çevrenizdeki yaşanmışlıklarla olası sonuçlar cebimizde gideriz buluşmaya.Özellikle ortalama düşünmeyiz ya olumludur ya olumsuzdur ikisinden birine yakın ya başlar buluşma sonrası görüşmeler ya da ilk ve son görüşme olarakta kalabilir.Buluşma olmasa ne olur ? ya buluşsaydık sorusu ve olası sonuçları hep beynimizi kemirir bize dert olur.Yaş demiştim ya gençken kendinizi daha iyi gösterme,ispatlama gibi kaygılarla buluşursunuz,beğenilme daha bir gururunuzu okşarken beğenilememe durumunda ciddi bir depresyon sizi bekleyebilir ? ama yaş olgunlaştıkça kimseye kendinizi kanıtlama kaygısı çekmezsiniz karşılıklı ya olumludur görüşmek istersiniz ya da olumsuzdur görüşmezsiniz ve hayat yine devam eder gider..
geç kalmak mı? neden olsun ki? İşte rastladım bu güçlü kaleme. şimdiden sonra takip ederim bütün ilgimle.Şöyle bir göz attım yazdıklarına, çok şey söylemiş ve belli ki hep de iyi şeyler, güzel şeyler söylemiş, hem kalemi hem dili. Daha ne isterim ki bir okur olarak? Hem geriye dönük arada okuyacağım hem de yeni yazacaklarınızı, değerli yazarım.
Saygı ve sevgiyle kalın...
Oktay seni burda görmek ne güzel dostum. Öbür taraftan koptuktan sonra yeni farkettim sen olduğunu, resimden tanıdım. Bunu Oktay kullanırdı diye geçirdim içimden, yanılmamışım. Güzel bir yazı, güzel bir buluşma...
Saygın kalemini kutluyorum Oktay...
Oktay Coşar
selam
yazınızın bazı yerlerinde , buraları ben yazmalıydım dedim. ortak duygulara hitap etmek ve bunu çarpıcı bir şekilde sunmak herkesin harcı değildir. bu açıdan kutlarım sizi.
ayrıca, insanoğlunun en büyük dertlerinden birirdir bu sorun. yani, mutluluğu herkes ister de, onun ikizi olan mutsuzluğa kimse yanaşmaz. oysa, her kavram kendi zıttıyla vardır.
aşk kaosun kıyısında filizlenir.
çatışmanın olmadığı bir sevda büyüyüp güzelleşemez.
sözüm odur ki aşk cesaret ister. buluşmaşaın ardından gelen karmaşayı göğüsleyemeyecek olanın işi değildir aşk yaşamak.
bazıları sadece bululşur, ötesine gidemez. çünkü, zorluk başlayacaktır sonrasında.
güne seçilerek bizi sevindiren bir yazıydı.
Oktay Coşar
Bugün yazınızı iki kez okudum, hep araya bir şey girdi notumu düşemedim. Şimdi tebrik etmiş olayım.
Siz daha önceden de yazıyordunuz, acaba neden hiç fark etmedim diye düşünmekteyim. Galiba son zamanlarda daha aktifsiniz. Bu güzel. Çalışmalarınızı okumayı seviyorum.
Tebrikler.
Oktay Coşar
çok teşekkürler
Günün yazısını ve yazarını yürekten kutlarım. Esasında daha evvel yazmalıydım ama son dakika golü atmışsın üstat, yetişemedim. Bu seferlik idare et:) Benim için günlük takip ettiğim değerli bir yazar olduğunuz için kalemnizi de yazılarınızı da ziyadesiyle özümsedim. Her ne yazsanız keyifle akıtıyorum içime. Bu kez yine çok güzel ve doğal bir paylaşımla buluşmuşsunuz. Tebrikler...