KÜLLÂHIN YARISI
Gizlice karanlık bir köşeye oturdu.
Allahtan içindeki öykü satıcısıyla arkadaştılar.
Birbirlerinin dilinden iyi anlıyorlardı.Çocukluktan beri hep aynı topun peşinden koşup yorulmuşlar, aynı kağıt helvacının kıtır ve yanık helvasını alıp birlikte yemiş, hatta yarısını da mahallenin obur kedisine verip, sonra aynı gece aynı rüyada, aynı elbiseyle, aynı yerde dans etmişlerdi.
Sessizce fısıldadı biri diğerine,
-boşuna üzülüyorsun, bugünlerde Davut gibi insan az değil,
-biliyorum, ama şimdi gel de sen onu benim küllâhıma anlat da ne ben üzüleyim, ne küllâhım.
-peki ne yapalım sence,
-hiç tabi, Davut’un hayalleri değil miydi bu...avuçlarındaki hayat...bakalım, hayat mı yoksa hayal mi.
-var mısın ladese ?
-tavuk nerede ?
-Davut’un köyünde, en son çocukları yemişti...sanırım dört ay önceydi, kalan kemiklerden de karısı tavuk suyuna çorba yapmıştı...beş çocuk, bir de kaynana, ekmeği bana bana üf ki, üff...sence ladese kemik kalmış mıdır satıcı ? Zaten Davut’da o yüzden çıktı ya hem hayal, hem de hayat aramaya.
-yapma ya, bak şimdi daha da üzüldüm, peki şimdi biz nasıl ladese gireceğiz ki ?
-kafadan satıcı, kafadan, elimizde lades varmış gibi yapacağız.
-o zaman Davut’un da çocuklarına söylemeli kafadan tavuk yesinler, bi de üstüne güzel kafadan bir rafadan yumurta yaptılar mı üf ki üff...oh ne alâ, kimbilir nasıl doyarlar değil mi be satıcı ?
.
.
Karşınızda değerli sanatçımız Müjgân.!
Olmaz ilaç sine-i sad pareme
Çare bulunmaz bilirim yareme
Davut hayatına (hayallerine) ilk kez bir değerli sanatçı girdi,
eyvâh...müjgân hanım (değerli sanatçı) bunu asla anlamamalıydı.önce bir büyük alkış Müjgân’a ki onu her zaman bu tip yerlere gelen biri gibi sansın.Aman yarabbim o da ne Müjgân bu tarafa geliyor, valla ayvayı yedi Davut...Kadir İnanır’ın bi film’in de görmüştü, çabuk kadehini al eline çabuk ol.Fakat bu olmaz oğlum, müjgân masana geldiyse şampanya lâzım.!
-garson, şampanya getir...
Müjgân bir yudum alıp şarkısıya devam,
Baksa tabiban-ı cihan çareme
Çare bulunmaz bilirim yareme
Şişe demişti eniştesi, durduğu gibi durmaz.Aşağı köyün imamını bile yoldan çıkarmış su diye içmiş zavallı, adam sen kalk düğünün ortasında var mı bana yan bakan diye al eline tabancayı sık kurşunları...pat, pat, sonra da al Hatçeyi kaç.yahu Hatçe’nin düğünü imam onunla Ali’nin nikahını kıyacak derken...gitti kız.Ya Davut dikkât et bak, şişe bu sen yine de bi kulağınla enişteni dinle.
.
Cık dedi sanki Davut, habire...
-garson, şampanya getir.
Değerli sanatçı nasıl da memnundu yeni gelen kalantor müşterisinden...!
Avare oldum serseri oldum terk-i diyarda
Zalim senin Allah’ın yok mu?
Yarin gözü yüksekte benim bir kuru aşkım var
-garson, şampanyaaaam nerde kaldı...
-buyrunuz beyim efendim, başka emirleriniz.
-donat çabuk bütün masaları.
-başım gözüm üstüne sayın efendim.
-başın senin olsun, değerli sanatçınız benimle bir şampanya içsin tamam mı.
.
.
-ben en çok neyi merak ediyorum biliyor musun az sonra şarkılar da bitecek, müjgân da gidecek.işte o zaman Davut’un masasına gelecek hayallerindeki hesabı merak ediyorum be öykücü.acaba olanları görmeden buradan tüysek mi ne dersin...
-yok bu bize yakışmaz, otur oturduğun yerde...en azından bir adamın hiç hayaline almadığı kısmı görelim.
-o ne ya,
-sen bilmiyor musun, dövülmek, canına okunmak, köyünde onca çoluğu çocuğu dururken, o köy parasını harcadın diye hesap getirsinler ki biz de görelim.
-ben korkarım satıcı, bana küllâhın yarısını ver de kaçıp gideyim,
-iyi de...diyelim ki küllâhın yarısını verdim, hatta bu Davut’u bile verdim, peki ya diğerleri ne olacak, onların köydeki çocukları hep kafadan rafadan yumurta mı yapıp yiyecekler ?
günlerdenbirgünöykü2011 Davidoff
YORUMLAR
O gün de aklıma gelmişti.
Yazını tekrar okuyunca yine anımsadım.
Yıllar önce kardeşim ilk defa İstanbula gelmişti.
Taksim'e götürdüm.
galatasaraylı olduğu halde beşiktaş bayraklarını görünce hetecanlandı. Bir sürü genç üzerlerinde formalar ellerinde bayraklarla yürüyorlar Gümüşsuyu istikametine doğru.
" Abi maç var galiba Beşiktaşın " dedi.
" Hadi maça gidelim be koç" dedim.
Sevindi,sarıldı boğazıma.
Gittik,girdik ki geç kalmışız kapı ağzında dikildik.
O ilk defa hakiki çim saha ve maç seyrediyor.
Omuzuma aldım " Ama bazen in,önemli pozisyonlar oldu mu çık omuzuma da " dedim
"Tamam abi" dedi
Antalya'ya altı gol attı Beşiktaş o gün .
Kardeşim sırtımdan hiç inmedi.
Ter su oldum.
Eve geldiğimizde ağzı kulaklarında "babama söyleme " dememe rağmen dayanamadı ve söyledi.
O gün de omuzlarımdaydı.
Onu musalladan alıp omuzumda Belediyenin cenaze arabasına bıraktım.
Artık eve dönmeyecek.
Oğlu küçük bir bebeği evlat edinmiş.
Oyuncak bebek.
Ben babasıyım diyor.
Ölmiyicem de ,onu hiç bırakmayacam da..
Kimse de ona kızamaz.
Bir hayal aleminde ...Baba olmayı hayal ediyor.
Büyüyünce baba olucam. Beni evlendirin yaaa..diyor.
İşte hayal.
Saygılarımı kabul ediniz.
Ah Davidoff, o hayaller yok mu o hayaller...
daha çokkk kafadan rafadan yapacak çocuklar; peki dondurma ne olacak. O kafadan olmuyor be gülüm, yaladıkça dili yanacak çocukların.
Tebrik ederim......sevgimle
Davidoff
Her türlü dondurma çıktı nasılsa Emine Hanım, elbet dili yakmayan bir dondurma da çıkar :)
SAYGIMLA.
Emine UYSAL (EMİNE45)
Satıcı, ben seni ve kalemini seviyorum.
Çok yaz...Aklında kalbinde ne varsa...
Sevgiler.
Davidoff
gülümsüyor.
TEŞEKKÜR EDERİM Engindeniz,
Gün gelince döker elbet kalbinden geçen birşeyleri, SEVGİMLE.
Aynur Engindeniz
Satıcıyı bekliyor olacağımdan emin olabilirsin.
Davidoff
-ya sen Davidoff değil miydin hayırdır, nick'in mi bozuk herkes sana öykü satıcısı demeye başladı, dedi.
-yok, çamaşır suyu ile yıkadım biraz kokusu değişti de ondan.
DEMEK ZORUNDA KALDIM.
Aynur Engindeniz
Ama sen Davidoff'sun. Bunu hiç bir öykü değiştiremez...
Nev'i şahsına münhasır dediklerinden...
Davidoff
Ben öykülerimde yine öykü satıcısı, sizlerin yanında da Davidoff olarak kalmaya gücüm yettiğince devam etmeye çalışacağım.
İlk defa sayfanıza geliyorum. Gerçi yeni üyeyim ama olsun yine de utandım kendimden, bu geç kalmışlığımdan. Çok kaliteli ve anlatımı hem berrak hem de sürükleyici bir yazı buldum. Çok güzel bir armağan vermişsiniz bizlere. Tebrik ediyorum, tekrar görüşeceğiz siz yazmaya devam ettikçe.
Davidoff
Önemli olan hep beraber, aynı ailede olmak.
Sayfama gelmenize memnun oldum.
Beğenileriniz için ayrıca TEŞEKKÜR EDERİM, sağolun.
SEVGİLERİMLE.
Seni okumak çok keyifli. Şu şiirlerden başımı kaldırıp da yazılara bakamıyorum, yazık bana amaa...
Mis gibi yazı.
Öyle ya çocukların hayalleri ne olacak?
..........HARİKAsın gözüm.
Davidoff
kafadan rafadan yapacaklar kalim :)
Bir gün çok fena olucak.
Bak gör.
Allah ömür verirse,ki bir inanışa göre bu gece defterlerimiz halledilecek. Kimin ne olacağı levh-i Mahfuz'a yazılacak, eğer adım ölecekler listesinde olmazsa ve inşallah seninki de olmazsa, bir gün çok fena eleştirecem.
davut yazmışsın bazı yerlerde ddiye girecektim konuya..düzeltmişsin.
Çocuk hayalleri olmasa büyüyemez ki.
Ben sana bi sırrımı vereyim .Gülersen çorap ol...Küçükken benim bi hayal arkadaşım vardı.Mavi gözlü sarı saçlı beni çok seven her deiğimi yapan bi adam -çocuktu.Küçük cüsseli ama adam suratında.
Araba sürmesini bilirdi.Arabaya yük almasını,para almasını,para üstü vermesini,anneme benim için yalvarmasını iyi beceriridi.
Bir tek yemek yediremezdim.
Adını hala hatırlarım "Mustafali Güli" ..Bak gülersen kıol çorap ol tamam mı?
Yıllar geçti anneme "Yaa bi Mustafali Güli vardı kimin oğluydu ,hayal meyal hatırlıyorum?" dedim.Annem hayallerimdeki arkadaşım olduğunu söyleyince..yemin ediyorum birden ortaya çıktı ve bana bi tebessüm edip gözlerini kısarak baktı.
Beni sevindirince öyle bakardı anımsadım..
Hikayen demeye dilim varmıyor...anı sanki..hakikat.
Beni çok etkiledi.
çok sağol.Ömrün uzun olsun.
Heyre kabax çıhasan.
Selam ve saygı ile.
Davidoff
" YARAB SEN ŞU erolabimize şöyle büyük bir gazete, dergi veya tv' den eleştirmenlik teklifi yolla da biz kurtulalım...AMİN.
:)
Benim elli yıl önceki "Canım Arkadaşım" beni terk ettikten sonra "Öykü Satıcısı" olup başkalarının hayatına mı girmiş, ne... Evet, öyle bir arkadaşım vardı, hep yanımda olan; annem benim bir elimden tutardı, ben öteki elimle onun elinden. Annem dondurmayı bir tek bana mı aldı, hemen itiraz ederdim, "canım arkadaşıma da al," diye; eğer param yok der de bir dondurma almaya beni ikna ederse, o tek dondurmayı bir kendim yalardım, bir yalaması için "Canım arkadaşıma" uzatırdım. Nasıl da inanırdım onun gerçekliğine, şaşılacak şey... Ve ne hayaller; keşke hiç ayrılmasaydık onunla da, öykü satıcısı olarak benim hayatımı paylaşsaydı. Birlikte ne öyküler doğururduk, kimbilir... Hem çocukluğuma gittim keyiflendim, hem şimdiki zamanda öykünüzü okumakla keyiflendim. Tebrikler ve teşekkürler...
Davidoff
herkesin hayatında bir canım arkadaşı mutlaka olmuştur.
en yeni elbisesini ona giydirmiş, paralarını sonuna kadar birlikte harcamış,
hayatının bütün sırlarını hep canım arkadaşına anlatmıştır...
durun bakalım " öykü satıcı'sından gelecek daha neler var neler"...
seçin içinden " kendinizi ".
TEŞEKKÜRLERİMLE.
Sayın Yazar sizi gerçekten severek okuyorum ve rahat tarzınız hoşuma gidiyor. Bazı hikayeler vardır okurken anlatım okuyucuyu adeta kasar...! şunu demek istiyorum ben bir okuyucu olarak hikaye türü bir yazıyı okurken kendimi rahat hissetmeliyim ve siz bu hissi yaşatıyorsunuz. Sayfada adınızı gördüğümde; işte diyorum keyif zamanı geldi. Aslında yazarın yapmak istediği de bu değil midir...Anlaşılır olmak ve okuyucuyla buluşmak...Esen kalın, kaleminiz daim olsun.
Saygılarımla.
Davidoff
Zaten benim istediğim de, okuyucuma kahve tadında yazılar yazmaktır.
ama kimi bunu şekerli bulur, kimisi de şekersiz.
TEŞEKKÜRLERİMLE.