HAYIRLI CUMALAR BERAT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN!!!
BERAAT GECESİ [KUR-AN] Duhan / 2-3. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, Biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.Duhan / 6.Senin Rabb’inin acıması gereği olarak (gönderdiyimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açıklar,vahiylerimizi bildiririz) .Doğrusu o işitendir ,bilendir. [HADİS]* Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Şaban ayının onbeşinci gecesi olduğu zaman gecesinde namaz kılın, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Allah Teala hazretleri o gün, güneşin batmasıyla, dünya semasına iner ve şöyle der: "Bana istiğfar eden yok mu mağfiret etsem! Benden rızık isteyen yok mu rızık versem, belaya maruz kalan yok mu afiyet versem... Şöyle olan yok mu, böyle olan yok mu?" Bu hal fecrin sökmesine kadar devam eder."* Hz. Üsâme (radıyallahu anh) anlatıyor: "Ey Allah’ın Resulü dedim, Şâban ayında tuttuğun kadar başka aylarda oruç tuttuğunu göremiyorum (sebebi nedir?)’’ diye sordum. Şu cevabı verdi: "Bu, Receb’le Ramazan arasında insanların gaflet ettikleri bir aydır. Halbuki O, amellerin Rabbülâlemin’e yükseltildiği bir aydır. Ben, oruçlu olduğum halde amelimin yükseltilmesini istiyorum." [TEFSİR]Duhan / 2-3. Apaçık olan Kitab’a andolsun ki, Biz onu (Kur’an’ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır."Hâ-mîm", Rahmân’ın Muhammed’in ruhunda tecelli eden ledünnî, ilâhî rahmetinin icmalî bir remzidir. Hem de o apaçık kitaba and olsun.MÜBİN beyanı güzel, ifadesi parlak, apaçık kitap bir bakıma levh-i mahfuz olabilirse de Kur’ân olması zamir itibarıyla daha açık, daha uygundr. Ki biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece, "Kadir" gecesidir. İkrime ve daha bazıları ise Şaban’ın yarısı gecesi demişlerdir. Keşşaf tefsirinde der ki, âyette geçen "Mübarek gece" kadir gecesidir. Bir de denildi ki, Şaban’ın yarısı gecesidir ki bunun dört adı vardır. "Mübarek gece", "Berae gecesi" "Sakk gecesi", "Rahmet gecesi". Ve denildi ki bununla kadir gecesi arasında kırk gün vardır. Berae ve Sakk gecesi denilmesi hakkında da denilmiştir ki, haraç tamamen alındığı zaman beraetlerini (temize çıkmalarını) dile getiren bir sakk (bir sened) yazıldığı gibi, Allah Teâlâ da bu gece mümin kullarına beraet yazar. Ve denilmiştir ki bu gecede beş özellik vardır: 1- Tefrik-i külli emrin hakim (her hikmetli işin ayrılması) 2- Bu gecedeki ibadetin fazileti: Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki, "Her kim bu gece yüz rekat namaz kılarsa yüce Allah ona yüz melek gönderir. Otuzu ona cenneti müjdeler, otuzu ona cehennem azabından teminat verir. Otuzu da ondan dünya afetlerini savarlar, O’nu da ondan şeytanın tuzaklarını hilelerini savarlar." 3- Rahmet iner, Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki: "Yüce Allah bu gece ümmetine öyle rahmet eder ki Kelb kabilesinin koyunlarının kılları sayısınca." 4- Mağfiret meydana gelir. Yine Resulullah (s.a.v.) buyurmuştur ki "Yüce Allah bu gece bütün müslümanlara mağfiret buyurur ancak kâhin, sihirbaz, yahut müşahin (çok kin güden) veya içkiye düşkün olan, yahut ana-babasını inciten, veya zinaya ısrarla devam eden müstesna." 5- Bu gecede Resulullah (s.a.v.)a şefaatın tamamı verilmiştir. Çünkü Resulullah Şaban’ın on üçüncü gecesi ümmeti hakkında şefaat niyaz etti üçte biri verildi. On dördüncü gecesi niyaz etti üçte ikisi verildi. On beşinci gecesi niyaz etti, hepsi verildi. Ancak Allah’tan devenin kaçması gibi kaçanlar başka. Bir de bu gece zemzem suyunun açık bir biçimde artması ilâhî âdetlerdendir. Bununla birlikte çoğunluğun görüşü bu mübarek geceden maksadın kadir gecesi olmasıdır. Çünkü, "Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik." (Kadr, 97/1) buyurulmuştur. Bir de, "Her hikmetli iş nezdimizden bir emr ile o zaman ayrılır. (Duhan, 44/4) ifadesi, "Ondan melekler ve ruh Rablerinin izniyle herbir iş için iner de iner. (Kadr, 97/4) ifadesine uygundur. Bir de, "Ramazan ayıdır ki Kur’ân onda indirilmiştir." (Bakara 2/185) buyurulmuştur. Ve çoğunluğun görüşüne göre Kadir gecesi Ramazan’dadır. Eğer dersen: Kur’ânın bu gecede indirilmesinin mânâsı nedir? Derim ki; Şöyle dediler: Yedinci semadan dünya semasına bir cümle olarak (toptan) Levh’te dünya semasına indirildi, ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber’e yirmiüç senede kısım kısım indiriyordu. Keşşaf’ın Kur’ân’ın inişi hakkındaki bu son beyanı, bu gecenin Berat gecesi olduğunu söyleyenlerin görüşüne uygun düşmüş oluyor. Çünkü Kadir gecesinde ilk kez Peygamber’e indirilmeye başlanmıştır. Onun için Kâdî ve Ebu’s-Suud şöyle demişlerdir: "İlk defa o gece indirilmeye başlandı. Veya o gece cümleten (toptan) Levh’ten dünya semasına indirildi ve Cebrail (a.s.) sefereye (yazıcı meleklere) imlâ etti, sonra da Peygamber’e yirmi üç senede kısım kısım indiriyordu."<D>Fahruddin Razî de şöyle kaydetmiştir: Rivayet olunur ki: Atıyye-i Harûrî, İbnü Abbas hazretlerinden "Gerçekten biz onu kadir gecesinde indirdik." (Kadr, 97/1) ifadesi ile "Gerçekten biz onu mübarek bir gecede indirdik." (Duhan, 44/3) ifadesini şöyle sordu: Yüce Allah Kur’ân’ı ayların hepsinde indirmiş iken bu nasıl sahih olur? İbnü Abbas (r.a.) hazretleri de dedi ki: Ey İbnü Esved! Ben helak olsam da bu nefsinde kalsa cevabını da bulamazsan helak olacaktın. Kur’ân cümleten (toptan) Levh-i mahfuzdan Beyti Ma’mura indi ki o dünya semasıdır. Sonra onun arkasından olayların çeşitlerine göre, durumdan duruma nazil oldu.Demek ki, Kur’ân’ın bir toptan inişi, bir de kısım kısım inişi vardır. Toptan inmesi bir defada olmuştur. Buna daha çok "İnzal" deyimi uygundur. Kısım kısım inmesi de Peygamber’e azar azar yirmi üç senede olmuştur. Buna da "Tenzil" deyimi uygundur. Bunların aynı mânâda kullanıldıkları yadırganmadığı gibi, "tenzil"in her necmi (kısım kısım inmesi) ayrıca düşünüldüğü zaman yine "inzal" denilmek uygun olacağından birinin bir gecede birinin de diğer gecede olması iki rivayetin uzlaştırılmasına daha uygun gelecektir. Şu halde "mübarek gece"nin "berat gecesi" olması, "Gerçekten biz onu kadir gecesi indirdik." (Kadr 97/1) buyurulmasına aykırı olmayacaktır.MÜBAREKE, hayrı çok demektir. Çünkü Yüce Allah bu gecede kullarının menfaatlerine ait işler hazırlar ki yalnız Kur’ân’ın inzali olsa yine yeterdi. Amma niçin gece indirildi. Çünkü biz münzir idik, yani inzar yapıyorduk, inzar edecek uyarıcı bir peygamber gönderiyorduk. Demek ki Peygamber’in inzarı sıdk ile yapılması için ilk önce onu kendi nefsinde duyması hikmetin gereği idi. Beraat Gecemiz Mubarek Olsun
Allahu Teala (c c )kullarına öyle merhametlidirki iki sıkıntıyı ard arda yaşatmaz sıkıntı bunaltı ardından mutlaka kulunu sevindirir rahatlatır .Sabrda zor olsada sonu iyidir.
Zahire bakarken batına inmek
Kalpgözlerinin devreye girişi
Mana deryasına dalmak
Asıl öze yönelmek
En incede inceyi görmeye çalışmak
NasIp olduğu gösterildiği kadar
Kullarına kaldıramayacakları hiç bir yükü yüklemeyen
Rabbimize hamdu senalar olsun
Fanide bakiyi yaşamak
Tek ve mutlak olana yönelmek tam teslim olmak
Ölmeden binlerce ölmek
Rabia adeviyeyi hatırladım
Her sorulana ayetlerle cevap veren evliya kadın
Allah ve Habibini(s.a.v) yazanların meth eden yazıların sevabını Rabbim misliyle versin .
...Bugün ne güzel gündür hem cuma hemde Berat Kandili o nedenle bende her ikisiyle ilgili yazı derledim..CUMANIZ VE KANDİLİNİZ KUTLU OLSUN.ALLAH TEKRARINA KAVUŞTURSUN CÜMLEMİZİ..
Müslüman Kalmak Müslüman Ölmek
Müslümanlar olarak hepimizin en ciddî ve baş meselesi olan "müslüman kalmak" konusuna ayırdığımız bu sayımızda okuyucularımıza, levhalaştırıp her zaman görebilecekleri bir yere asabilecekleri kısa tesbitlerden oluşan toplu bilgiler sunmak istiyoruz. Hüsn-i hatime (mutlu son) için bilmemiz ve yapmamız gerekenlerin bir kısmını şöylece sıralayabiliriz.
En büyük tehlike ve mutluluk bizzat imandan doğmaktadır. İman kalite ve nitelik itibariyle beş kısımdır.
1. İman-ı matbu’ (tabiî iman). Bu, meleklerin imanıdır. Yani hiç bir melek imansız olmaz.
2. İman-ı ma’sum (sigortalı iman). Bu, peygamberlerin imanıdır. Sonu garantilidir. Hiç bir peygamber imansız ölmemiştir.
3. İman-ı makbûl, (Kıymetli iman). Bu, mü’minlerin imanıdır. Ancak bir tek özelliği vardır; sonunun garantisi yoktur. Mesele de bu noktada düğümlenmektedir. Gerçek tehlike ile en büyük mutluluk bu noktada birleşmektedir.
4. İman-ı Mevkuf veya muallak (Askıdaki iman). Bu, ehl-i bid’atın, islam’ı sünnet üzere değil, kendi anlayış ve uydurdukları şekiller içinde yaşamaya kalkanların imanıdır. Bunlar, sünnet’e dönerlerse, imanları, makbul iman grubuna yükselir. Değilse, bir sonraki iman derekesine düşer.
5. İman-ı merdüd (Reddilmiş iman). Bu, münafıkların imanıdır. Hiçbir değeri yoktur. Kafir için ise zaten iman söz konusu değildir.
YER itibariyle tam orta noktada, bir anlamda da en garantili yerde bulunan mü’minlerin imanı, sonunun garantisiz oluşu dolayısıyla en kritik iman türünü oluşturmaktadır. Yani mü’minler, en tehlikeli ve en uç noktada bulunmaktadırlar. Müslümanca yaşamak, iman tekerleğini bu uç noktasında sonuna kadar tutabilmenin savaşıdır. Müslüman kalmak da bu savaşı kazansak demektir.
Müslüman olarak can vermek Allah’ın bizden istediği bir mutluluktur.
"Ey mü’minler, Allah’a karşı gerektiği şekilde saygılı olun ve ancak müslüman olarak ölün!" (Âl-i İmran, 102)
Şu ya da bu şekilde ölmek kulun kendi iradesine bırakılmış olmadığı açıktır. Buna rağmen yüce rabbimizin verdiği bu emir, bize, "Müslüman olarak ölebilmek için müslüman olarak yaşamaya devam edin" mesajıdır. Müslüman yaşamanın yolu da bir sonraki ayette, habl-i ilahi olan Kur’an’a toptan ve sımsıkı yapışarak tevhid üzerinde toplanmak, ayrılık ve ihtilaflardan uzak kalmak olarak gösterilmektedir.
Müslüman olarak ölmek Hz. Peygamberin tavsiyesidir.
Abdullah b. Amr b. el-As Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu bildirmiştir.
"Kimin cehennemden kurtarılıp Cennet’e konulmak hoşuna giderse, ölümünü, Allah’a ve ahirete inanmış olarak karşılasın..." (Ahmed b. Han-bel, 11, 192)
Çünkü "İşler, sonuçlarına göre değerlendirilir" (Buharı, rikak 33). Çünkü "her kul öldüğü hal üzere diriltilir" (Müslim, iman 186).
İmandan dönmek doğrudan ateşe atılmak demektir.
Müslüman kalabilmek için, imansızlığın ateşe atılmak ile aynı anlama geldiği unutulmamalı ve aynı şekilde çirkin bulunmalıdır. Efendimiz imanın tadına ulaşabilmek için "Allah kendisini küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmeyi ateşe atılmak gibi kötü görmek" (Buharî, iman 9, 14) gerektiğini bildirmiştir.
Müslüman olarak ölmek peygamberlerin ortak tavsiyesidir.
Kur’an-ı Kerim bu konuda Hz. İbrahim ve Hz. Yakub’un tavsiyelerini şöyle haber vermektedir:
"Rabbı, İbrahim’e "teslim ol" buyurunca O, "Alemlerin rabbına teslim oldum" dedi.
İbrahim bunu oğullarına da tavsiye etti. Ya’kub da -Oğullarım, Allah sizin için (İslâm) dini(ni) beğenip seçti. O halde siz de ancak müslümanlar olarak can verin" dedi. (el-Bakara, 131-132)
Bu ayetler, müslüman olarak ölebilmek için, Allah’ın seçip beğendiği, ikmal ettiği dini yaşamak ondan ayrılmamak yani müslüman kalmak gerektiğini vurgulamaktadırlar.
İmanla ölmek garantisine rağmen bir peygamber olarak Hz. Yusuf’un şu duası pek dikkat çekicidir.
"Rabbim, bana hükümranlık verdin, rüyaların yorumunu öğrettin. Ey göklerin ve yerin yaratıcısı, dünya ve ahirette koruyucum Sensin. Beni müslüman olarak öldür ve iyilere kat!" (Yusuf,101)
Müslüman kalmak için açık gizli bütün tesir odaklarına karşı uyanık olmak lazımdır. Özellikle ehl-i kitap denen Yahudî ve Hristiyanların olumsuz tesirlerine kapılmamak gerektir. "Ey iman edenler, eğer kendilerine kitap verilenler içinden herhangi bir gruba itaat edecek olursanız, sizi imanınızdan sonra döndürüp kafir yaparlar!" (Al-i îmran 100)
Dört düşmana dikkat edilmelidir.
îmam Gazzalî, insanı şaşırtacak, müslümanı olumsuz yönde etkileyecek nefis, şeytan, dünya ve öteki insanlar olmak üzere dört düşmanın bulunduğunu belirtmektedir. Bunlara karşı sürekli bir teyakkuz halinde bulunmak gerektiğini söylemeye hacet var mıdır?
DÜNYANIN giderek küçüldüğünü, insanlar arasındaki ilişkilerin iyice giriftleştiği günümüzde müslüman, gönül safiyetini ve iman nezahet ve sadakatini koruyabilmek için sınır bekçilerinin uyanıklığına eş fevkalade bir teyakkuz haline mecbur bulunmaktadır. Atalarımız ne güzel ifade etmişler; "su uyur, düşman uyumaz". İman düşmanları ise, hiç mi hiç uyumaz.. Şeytan gibi dört bir yandan sokulup şaşırtmak isterler.
Fir’avn’a rağmen Hz. Musa’ya inanan sihirbazlar. Fir’avnın kendilerine yönelttiği işkence ve ölüm tehditlerine karşı imanlarında sebat göstermişler ve "yapacağını yap, sen ancak bu dünya hayatında istediğini yapabilirsin" demişler. Allah’a şöyle iltica etmişlerdir:
"Rabbimiz, bize sabır ver ve bizi müslüman olarak öldür!" (el-A’raf, 126)
Kur’an-ı kerim’in gözlerimiz önüne serdiği bu örnek, günlük hayatta değişik ve çeşitli sebep ve zorlamalarla bunalan müslümanların imanlarında sebat etmelerini ve Allah’a iltica ile 0’ndan yardım dilemelerini hatırlatmaktadır.
Hz. Peygamberin en sık yaptığı dua da müslüman kalmakla ilgilidir.
Ummü Seleme validemiz’in bildirdiğine göre Hz. Peygamber sık sık şu duayı yapardı:
"Ey kalbleri halden hale (renkten renge, şekilden şekile, imandan küfre, küfürden imana) çeviren Allahım, benim kalbimi dinin üzere sabit kıl!" (Tirmizi, kader, 7; İbn Mace, mukaddime 13)
MÜSLÜMAN kalmanın Hz. Peygamberin arzusu olduğunu gösteren bu dua, her halde fevkalade güçlükler içindeki müslümanın dilinden hiç düşürmemesi gerekli bir yakarıştır.
Ya rab bizi de dinin üzere kalblerini sabit kıldıklarından eyle..
Cumamız Mubarek Olsun
Müslüman olarak doğduk o safta yer aldık ne kadar dua etsek şükür etsek azdır hiç bilmeyen bir ailedende doğmuş olabilirdik hal böyle olunca ne zaman düşünsem defalarca hamd ediyorum...
Allah hiç bir kuluna kaldıramayacağı yükü yüklemez iki acıyıda birarada yaşatmaz mutlaka arada nefes aldırır..
Vadesi yaklaşanlar bile vefat anından önce ferahlarlar ONLARI görenler hayata döndü derler oysa oan ona bayram gibidir veda edebilmesi içindir..Hiç aşık maşuğuna kavuşmak istemez mi...
Allah a binlerce kere şükür olsun ..Allah yazan kalemler var olsun..Okuyan konuşan diller varolsun artsın...
yazımı okuyanlardan Allah razı olsun..
Bu gece ve gelecek tüm gecelerde yapacağımız duaları ibadetleri Rabbimiz kabul eylesin..
RABBİM SENİ SENSİN DİYE SEVDİM .NE CENNETE GİRMEK İÇİN NEDE CEHENNEMDEN KORKTUĞUMDAN DEĞİL...SENİ SENSİN DİYE SEVDİM RABBİM..
SEN KENDİNİ ANLATTIĞIN GİBİSİN..BENSE ACİZ KULUNUM..TESLİMİYETLE RUHUM KALBİM HUZURA ERDİ..
BANA KULUM DE YETER..KENDİNE HABİBİNE KOMŞU EYLE AMİN......
ALLAH IN SELAM VE RAHMETİ İNANANLARIN ÜZERİNE OLSUN..SAĞLIK HUZUR MUTLULUK BARIŞ DOLU GÜNLERİ GÖRMEYİ RABBİM NASİP EYLESİN AMİN...
SELAM VE DUA İLE..
HAYIRLI CUMALAR ...HAYIRLI KANDİLLER..
Yeganem Nigar Bedirhan
YORUMLAR
ne emeklerle bizlere sunduğunuz bu değerli çalışma için candan teşekkür ederim...sizlerinde kandili mübarek olsun der hayırlara vesile olmasını niyaz ederim..saygılarımla..
Yeganem
Yeganem
Size de hayırlı cumalar, değerli kardeşim, Berat geceniz mübarek olsun.
Rabbim beratını sağından alanlardan olmayı nasip etsin, selam ve saygılarımla.