BELÇİKA ve GODIVA :)
Bu sefer isteksizdim gidip gitmeme konusunda, bavul hazırlamaktan bıkmıştım çünkü.Resmi veya keyfi gezilerin en sevmediğim kısmı bavul hazırlamaktır.Ama bu sefer resmi ve de mecburi bir yurt dışı gezisi ,ve en sevmediğim kısım bavul hazırlamak resmi gezi oldugu için üç gün sürecek toplantı üç adet resmi kıyafet demek ,haricindeki günler için de spor kıyafet ayakkabı çanta kişisel malzemeler vs.. off al sana koca bir bavul işte ve hazırlandım.
Yol uzun, yolcu yorgun bu sefer. İlk varış noktam Atatürk havalimanı, check in işlemlerimde hallettim zamanım var bir kahve içmeliyim zaman da geçer bu arada dedim kendime kolumdaki saate göre zaman var, kahvemi alıp oturdum çantamdan ipad p.c çıkardım bağlandım nette.
Maillerime bakarken saat dikkatimi çekti köşede ve benim uçağımın kalkmasına on beş Dakka var kolumdaki saate göre bir saatten fazla e klasik Laz aklı işte saatim durmuş. Hızlı seri hareketlerle ipadı çantaya fırlatıp uçağa yürüdüm mü koştum mu bilemiyorum nefes nefese. A a a a sürpriz uçak iki saat rötar haberi, içimden salladım küfürleri tabi nefes nefese kaldığıma mı yanayım kahvemden bir yudum alamadım onamı yanayım.
Neyse oldu bikere bekleme faslını sevmeme rağmen oturdum bekliyorum, ama bu bekleme kısımda sevdiğim bölümde var orda oturan insan profillerini incelemek çaktırmadan, ama yan tarafınızda oturan sizden daha meraklıysa yandınız demektir.Merhaba ile başlayan sohbet nereye yolculukla devam eder,sonra başlar ahret soruları evli misin bekar mı gezmeye mi gidiyorsun yoksa akraba ziyaretimi dialoğl’arı , siz yanılıp ta iş gezisi dedinizse offf işte o zaman daha çok soru bombardımanı , ama ben artık abdestliyim bu konuda gazete kitap alıp okuyormuş gibi moda girip sus(t)uyorum. :)
Etrafı inceliyorum, asık yüzler mutlu yüzler huzursuz tipler, kimi düğüne gider gibi süslenmiş kimi de yataktan fırlamış gelmiş, benim yurdumun insanı sizin her halinizi seviyorum ben ya .
Nihayet uçağa alınıyoruz rotamız Brüksel üç saate yakın uçuştan sonra ki, ben uyuyarak geçirdim bu süreyi de inişe geçerken uyandım, insanların uçak içinde ayağa kalkmaları inmek için acele etmelerini hiç anlayamadım bugüne kadar, ya indik işte sırayla çıkıcağız. Bu telaş niye acele birbirinin önüne geçmek.
Nihayet pasaport kontrolüne girdik kuyruk uzun kontrolü yapan ’Belçika polisi gıcıkların feriştahı’ sırada bekleyenler asabi ve oleyy sıra bana, geldi hay gelmez olaydı :)pasaportumu uzattım yeşil olması da bir şey ifade etmedi. O konuşuyor, ben bakıyorum, o Fransızca anlatıyor, ben İngilizce cevap veriyorum yok anlamıyor, bende Fransızca bilmiyorum.
Bu şekilde on dakikaya yakın cebelleştik, sonunda kuyruğa dönüp, Fransızca bilen ya da flamanca bilen var mı diye sorduğumda? Bir gurbetçimiz geldi yardımcı olmaya, niye geldiğimi soruyor? Pasaport polisi, resmi gezi diyorum adamın kafası basmıyor, davetiye göster diyor, ya ne davetiyesi vizem var yetmiyor mu sana be adam nihayet anlaştık, ben başka bir evrak göstermek zorunda kalınca.
Nihayet pasaport kontrolünüde atlattım ohhh be,ülkemizi çok begenecksiniz diyor gıçıkların feriştahı pasapot polisi, içimden gene küfürler ettim ama yüzümde sahte bir tebessüm eşliğinde yaptım bunu :)
Stres yordu beni, bekliyorum bizi karşılayacak AB Türk masasından görevlendirilmiş arkadaşı. Bu esnada susadım ve su almak istiyorum, su almayı başardım dört Euro vererek ülkenin pahalı oluşunu anladım bu arada.
Görevli arkadaş geldi elinde kart bekliyor, yanına yaklaşarak sadece ben varım dedim, diğerleri dedi sonraki uçakla gelecekler deyince beni alıp kalacağım otele getirdi, bloom otel, odama yerleştim ve açım ah anne neden uyarını dinlemedim ki! Valizine bisküvi koy demişti, bende ufff gerek yok diye cevap vermiştim ah anne mide ameliyatlı biri her şeyi yiyemediği mi bildiğim halde dinlemedim seni.
Lobiye indim cafe bölümüne girdim aperatif bir şeyler söyledim ama iki lokmadan sonra değil yemek önümde görmeye tahammülüm yok ,ücretini ödeyip dışarı çıkmaya karar verdim. Bu arada cesaretime hayranım ilk kez geldiğim bir ülkede dışarı çıkmak her daim yaptığım bir şey bir gün başıma bir şey gelecek ama hayırlısı .
Rahat olduğum şu nokta Belçika da üçyüz binden fazla Türk olması ,ve gerçekten elini çarptığın Türk deyimi doğru ,elimde resepsiyondan aldığım harita merkeze doğru yürümeye başladım oo baktım Türk’iş cafe, Türk’iş dönerci ,kebapçılar apartman katlarında camii tabelaları oleyyyyyyyyy oh be diyorum, girdim lale pidecisine verdim siparişimi doyurdum karnımı çayda içtim süperdi bu işte :) ve hava hala aydınlık bu ülkede hava akşam saat onla on buçuk arası kararıyor bu avantaj benim için,toplantı sonrası daha çok gezmek daha çok yerleri görmek demek
Gece arkadaşlarım gelmiş onlar benden bir sonraki uçakla geldiler sabah kahvaltıda karşılaştık ,bu arada kahvaltı dediğime bakmayın zeytin yoktu peynirler damağıma hitap etmedi meyve ile geçiştirdim, zaten bir dilim ekmek yesem akşama kadar açıkmam .
Odaya çıkıp resmi kıyafetleri giyip lobide toplandık. Avrupa parlamento binasına gidiceğiz, orda bize çalışmalar hakkında bilgiler sunacaklar ve ondan sonra serbestiz. Toplantının bitmesini istiyorum içimden, not almak sıkıyor beni ama sevindim taraf İngilizce konuşması çevirmen eşliğinde dinlemeyi sevmiyorum .
Notlarımı aldım toplantı bitti ve otele geldik ,arkadaşlarımla sözleşip Grand palece meydanına gideceğiz .
Ama geldiğimden beri hayal kırıklıkları yaşıyorum bu ülke de,Avrupa’nın başkenti ilan edilmiş miş miş ama hak edilmemiş bence! E başkent edilmesi de tamamen farklı nedenlerden !!!
Grand palace meydanına doğru yürüyoruz tarihi bir meydan, bakımsız yerler pis hem de çok pis meydan da oturuyoruz ve bol ,bol resimler çekiyoruz ve sohbet arkadaşlarımla konu mu ne? Tabi ki ne olabilir, Türkiye’nin bir cennet olduğu bu kadar cık gördüklerimiz bile bizim ülkemizin dünyanın birinci harikası olduğunu hissettirmeye yetiyor bile.
Üç günü bu şekilde tamamladık toplantı ve otel arasında ve yakın yerleri gezerek ,nihayet gitmek istediğimiz yer .Bruges ,dantelleri ve de çikolataları ile ünlü bu yeri görmeden alışveriş yapmadan döner miyim hiç :) gruptaki toplam 4 bayanız ve istikamet Bruges ama şanssızlık yakamızı bırakmadı bizim oraya vardığımız saat akşam yedi olmuştu ve dükkanlar altıda kapanıyor muş buna üzüldük gezdik dolaştık yemek yedik ve geri döndük ,ertesi gün Brüksel’in altını üstüne getirdik müzeler vs.. bu arada aramızda kalsın müze gezmekten de hiç hoşlanmam .
Güzel mi evet güzel sayılır gitmeye değer mi bence illa gitmek istiyorsanız başka yer tercih edin,bir çok ülkeye gittim bazıları iş için bazıları sadece gezmek amaçlı ilk kez bir ülkeden memnun dönmedim , beğenmedim temiz değil , yerel yönetim sıfır,kendi dillerine çok bağlılar.
İngilizce bilseler bile konuşmuyorlar, ruhsuz bir yer aslında çok şey var Brüksel’le ilgili anlatılacak, olmayan hükümeti mi ,hala hükümet kurulamamış bir seneyi geçkin zamandır! İşe alınırken flamanca ve Fransızca bu iki dil’ini çok iyi konuşmak zorundasınız iş bulabilmek için, işsizlik yüksek oranda, pahalı bir ülke, bu ülkenin sosyo- ekonomik boyutu ve Ab ile ilgili düşüncelerim ve Ab parlamento binasındaki istişarelerimizi başka bir yazıda yazmak istiyorum .
Ve şahsi düşüncem, Ab girmemize gerek bile yok .
bir sonraki yazıda nedenlerini yazacağım.
Bu arada oranın en ünlü çikolatası, Godıva dönüşte yakınlarıma aldım, verdiğim euro’larıma yanıyorum o kadar para ödeyince uçağa binmeden tadına bakmak istedim anımsadığım yutamadan çıkarttım ağzımdan.Ve havaalanındayız, ayakkabılarımızı bile çıkarttıp öyle geçirdiler güvenlik cihazından,ceket, ayakkabı,kemer saat ve üzerimdeki çincik takılarımı bile, hee bu arada ayakkabı dediğim parmak arası terlik di ona bile müsade yok yalınayak geçiyorsunuz,Belçika havaalanındaki güvenlik cihazından bu arada hava alanları bile pis ve vasat herşeyiyle.
ATATÜRK havaalanı ;ALLAHIM benim ülkem cennet diyorum yüreğimden.Kuzenime çikolatasını verdim,teşekkür yerine aldığım cevaba bakın :)))
_abla biliyor musun?
_neyi ?
_Godıva’yı Ülker aldı he he he .
_dedi güldü bide ,buda bana kapak oldu :)
yaklaşık yirmi’ye yakın ülke gördüm ama berbatı Belcika’ydı bana göre...
YORUMLAR
Farklı yerler görmek ve farklı kültürleri tanımak kitap okumak kadar zevkli. Her yazarın nasıl ayrı bir kalemi ve düşleri varsa her ülkenin de ayrı bir tarihi ve ayrı bir vizyonu var. İkisi de olumlu veya olumsuz katkılar sağlar. İyi ki okumuşum, iyi ki gitmişim ya da okuduğuma değmedi, gittiğime değmedi vs. Ama ilk sayfanın çevrilmesindeki mutluluk, tekerleğin ilk hareketi kadar heyecan verici. Kutlarım. Sevgilerimle.
Bugün bir gezi yazısı daha okudum ne güzel...Sevgili Silence, ülke dışında yanlızca Kıbrıs'a gittim. Ama nedense Avrupa bana hep soğuk gelmiştir. Yazdıklarını okuyunca galiba yanılmıyorum diye düşündüm.
Gezini bizimle paylaştığın için teşekkürler.
Sevgiler.
Silence
Avrupa hakkında tespitin inan ki çok doğru !
Tembellik etmediğim bir gün diğer gezilerimide yazarım inş:
Bak bende kıbrısa gitmedim, her niyet ettiğimde başka bişey çıktı nasip olmadı, artık senden okumak farz oldu bize Kıbrıs'ı .
Değerli yorumun için teşekkürler Ay/nurum .
Aynur Engindeniz
Yazılarını bekliyor olacağım...
Bundan sonra gezdiğin yerleri yazsan ne kadar da güzel olur ya ablacım...Bence edebi yönü de ağır basıyor. Biraz sıkılmadan ve sabırla devam etsen, mükemmel bir iş olacak hani...
Biliyorum, takmıyorsun ama. Yine de güzele, güzel değilsin demek hoş olmaz hani...
Hürmetle...Fazlasını bekliyorum...
Silence
en iyi sen biliyorsun sıkıldığımı yazarken,birde hani ben edebiyatla ilgim sadece lisedeyken ögrendiklerim di hoş onları da unuttum ya:)) bir iktisatçıdan mutlaka edebi yazılar çıkar ama benden çıkmaz ,her zaman söylüyorum ve gene söylüyeceğim ne şairim ne yazar ! sadece bu, okumasını azcık da yazmasını seviyorum, azcık ama :))
tembeliğim tutmassa, inş: diyeyim BOSNA sarejevo yazmak istiyorum ordaki gözlemlerim daha farklıydı .
Değerli yorumun için teşekkür ederim, benim kardeşim ...
Silence
en iyi sen biliyorsun sıkıldığımı yazarken,birde hani ben edebiyatla ilgim sadece lisedeyken ögrendiklerim di hoş onları da unuttum ya:)) bir iktisatçıdan mutlaka edebi yazılar çıkar ama benden çıkmaz ,her zaman söylüyorum ve gene söylüyeceğim ne şairim ne yazar ! sadece bu, okumasını azcık da yazmasını seviyorum, azcık ama :))
tembeliğim tutmassa, inş: diyeyim BOSNA sarejevo yazmak istiyorum ordaki gözlemlerim daha farklıydı .
Değerli yorumun için teşekkür ederim, benim kardeşim ...