- 1268 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
İNAT
Bir kadın, çığlık çığlığa şarkı söylüyordu, baharın sona erdiği bozkırın kıyısında. Alaca atların çektiği bir arabanın, kırık dingilindeki kayış gibiydim. Ben bağladıkça sen çözüyordun, sen çözdükçe ben dağılıyordum. Yıldızlar dökülüyordu gecenin içine. Islık çalıyordu keskin bir rüzgâr ve yüreğimi acıtıyordu nedense, gözlerime doluşan kumlar.
Her akşam, birlikte yürüdüğümüz kaldırımları arşınlıyordum, yokluğunun zindanlarında. Ayak izlerine basarak yürüyordum ve ayaz sevmeleri tutup kaldırıyordum, tökezleyip düşerken. Viran evlerin küflü raflarına diziyordum inatla.
Her gece kara bir tren yaklaşıyordu ruhumun garına. Boş kompartımanlar ağırlıyordum içimde, senden habersiz. Eşkıya kılıklı bir makinist, habire kömür atıyordu sanırsın, canımın can kapısına, yanıyordum çaresiz. Dikenli çalılar döşüyordum ömrümün ortasına, sensizliğe inat edercesine.
Ruhumu hüzün pınarlarında yıkıyordum aşka inat. İçimde büyüyen sabır taşları unufak olurken değirmen kayalarının dibinde, çuval çuval acı taşıyordum sırtımın orta yerinde. Büyük caddelerin süslü dükkanlarında satıyordum, senden kalan sevda artıklarını. Ben sattıkça sen çoğalıyordun, sen çoğaldıkça ben kahroluyordum.
Seni hatırladıkça, boğazıma dizilen yetim lokmalarının acı tadı sarıyordu dilimi, yutkunamıyordum. Ayrılık kısılır kalır ya ucu görünmez sokaklara, işte öylesine, bir türlü içine girilemeyen, namahrem odalar gibiydin bana. Öksüz tokadı gibi ensemde patlıyordu efkârın. Kahrımdan ölüyordum, sen bilmiyordun.
İhtilâlsiz yarınlara açmak istiyorum yeniden, gözlerimi. Kırık kalpler sokağının, bila evinde, saçlarımı tarıyorum hüzzam makamında, sırı çözülmüş aynanın önünde. Yansıyan hayalin oluyor, korkuyla ürperiyorum, dağınık kalmış öfkemin dilinde. Aceleyle topluyorum, muhayyer gülüşlerimi. Şafağın söküldüğü yere dikiyorum, bekleyişlerimi. Si bemoller takıyorum örgülerimin ucuna, fa diyezlere inat.
Bakışlarının namlusuna yazıyorum kendimi, gönüllü olarak. Parmaklarımda barut artığı cümleler, ellerim titriyor. Yaralarımda kurtlar geziniyor aheste. Anladım ki sensiz bitecekti bu beste.
Eylül GÖKDEMİR/Asimaral... 14 Temmuz 2011
İNAT Yazısına Yorum Yap
"İNAT" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
14 Temmuz 2011 Perşembe 07:29:51
Ruhumu hüzün pınarlarında yıkıyordum aşka inat. İçimde büyüyen sabır taşları unufak olurken değirmen kayalarının dibinde, çuval çuval acı taşıyordum sırtımın orta yerinde. Büyük caddelerin süslü dükkanlarında satıyordum, senden kalan sevda artıklarını. Ben sattıkça sen çoğalıyordun, sen çoğaldıkça ben kahroluyordum.
Hep içten, hem dıştan burasını yazının kırılma noktası kabul ettim...
Güzeldi efendim...Yürekten kutladım.Selam,saygı...