- 513 Okunma
- 6 Yorum
- 0 Beğeni
Beş Vakitte Bir Mahalle
Devrilir Saltuk, yıkık durur kül rengi rüzgar üfürükleriyle yüzüne bitiştiğinde. Sonra dikiş patlar, gömlek vazgeçer maviden ve soğuk sayıklar kasisleri sabahın ilk güneşi yırtmadan gözlerini. Gayrimeşru yalnızlıklar duvara yazılır ilk ezanla, ardından çatlak bir ses güçlükle yerleşir kulaklarına. Tekrar eğilir Saltuk. Bu defa ciğerlerinde kocaman bir odun ateşidir kanyak zerreleri. Kibrit çöplerinden dev bir dalga solur topuklarını, derken kaldırım taşlarında irili ufaklı seramik parçaları kaybolmamasını kolaylaştırır. Nefes alışı güçleşene kadar yol devam eder veya gök gürültüsüyle uyan der küçük çocuğun kulaklarına. "Uyan. Vakit tamam."
İtiraz nedir bilmez Bodur Mustafa. Çocuk değildir oysa. Ama herkesin işini kolaylaştırır, on yaşındaymış gibi davranır hiç açılmamış odasının penceresinden bir defa bakarken renkli gözleriyle dünyaya. "Yaz gönlümü koca beyaz. Son bileti benim olsun hicran sokağı çekilişinin. Mazeret kabul etmem bu kez. Beni en çok o sevmiş gibi geldi, sevgisini sevdim belki kendisini değil." Kısa bir tıkırtı anımsattı pencerenin kapanışını. Soyulmuş yağlı boyasından akıyordu su damlaları, kalbinin kısa özetiydi sanki veya hiç biri. Hiç kimse olmayı unutmamıştı bu sabah, olmadan sabah.
"İstersem tutar mısın ellerimi? Ya istemezsem tutarken sevmeni? Dayanır mı avcunun arasında kaybolurken parmaklarım? Tut ancak sevmeden hiç, işaret koyma dokunduğum yere ve kaplamadan gözlerin gözlerimi tutar mısın ellerimi?" Yokuş aşağı inemiyordu daracık elbisesi ve yüksek topuklarından ötürü. Gecenin sona erdiğini kırmızı ve çilek kokulu dudaklarının gölgesinden anlayabilirdik ancak. Toy bir delikanlı için mahalle efsanesiydi Dilara. İsim koyamaz ama herkes bilir, namusludur belki lakin fazla teşhirci olduğundan heveslidir cümlesi. Dilimin göz bebeği şimdi o kırmızı parmaklarını uzatıyordu anlam yükleme diye şart koşarak. "Ya seviyorsam bile? Herkesten evvel açıyorsam gözlerimi seninle? Kasabanın en kalabalık sokağı sana olan tutkumdur, ufacık bir temas seni benim yapar, bana da unutturur adına yazılmış onlarca hikayeyi" Pamir yanıtsız uzandı ılık kokusuna ve usulca çekip barış sağladı dudaklarıyla. "Dilara... Her şeyi siliyorum hafızandan. Namusunla çalış diyemem sana, artık çok geç. Ama bir kuş kandırırsa dudaklarını o da benim olsun bu kez" Tekrar ve daha sıkı biçimde rujun tadı ağzını boğana kadar yapıştırmıştı dudaklarını. Sonra kahvede anlatacak bir hikaye daha doldurmuş olmanın sevinci ile kapattı gözlerini. "Bir gün... Paran olursa bir gün bana kadar çok değil. Çağırırsın. Ama bir gün ben kurtulursam bu çukurdan... Bu tadı yaz bir kenara olur mu? Torunlarına anlatacaksın çünkü."
Kösele kusar mektepli Arif. Acelesi vardır geç başladığı hayata. Saatinden ayrılmadığı için düşeyazar onu gördüğüm her vakit. Çığlık içinde alır soluğu, kitaplar bir o yana bir bu yana. Çay taşırken tekrar eder filozofun öngörüsünü ve pas pas duraklarına serpiştirir Servet-i Fünun’u. Onu herkes sever. Bildiğim, tanıdığım her mahalle sakini azmini sever ama almaz evinden içeri. Bir gün büyük adam olur diye kırmadan gönlünü o gün gelene dek fayda sağlar enerjisinden. Arif... Küçücük bir adamdır gözler önünde babası rahmetli olduğu günden beri.
Aynı vaktin son yüzüdür Miralay Sadık. Lakabı büyük, vazifesi gibi en az. Işık görmeden açar dükkanı. İlk ekmek, gazete, süt... Yoğurdu ayran yapar eve gitmeden afacanlar, o da düşürmez dilinden hiçbirini. Promosyonları büfe ardı zulaladıktan sonra iyice yalvarmanız gerekir, baktı ki ısırarcısınız ve yılmıyorsunuz kocaman bir "Ses etme" işareti yapar alttan uzatır ve "Dün ayırmıştın değil mi?" diye geçiştirir gülücükle. Mahalle kurnazlığı ondan öğrenmiştir, ilk mektebimizdir Sadık. Gözümüzü açan, lafa karşılık verme süratini arttıran ve tüm havadisleri paylaşan... O Miralay...
Başka semtin çocuklarıyız biz. İçimizde filizlenmiş öteki dünyalar ama aynı zamanda kocaman birer pehlivanız hepimiz. Vaad edilen daracık kabın içerisinde koca bir çamur... Birbirimize bulaştırmadan edemediğimizden, su ya da kum fazla geldiğinden, hukuk sadece bizim için korkuyken geçiniriz ırgat ellerimizle yarınlara nedensiz çocuklar yetiştirebilmek için. Yine de eskilerini giyer devam ederiz yola kaldığımız yerden. Kimsenin bizi sevmesini beklemeden. Biz bize...
YORUMLAR
Sözcüklerin muhteşem birlikteliğini gördüm yazınızda.Bağlayıcı ve bir o kadar da titizlikle dizilmiş cümlelerinizi.Hayran kaldım ,hele de son cümleye;
"Yine de eskilerini giyer devam ederiz yola kaldığımız yerden. Kimsenin bizi sevmesini beklemeden. Biz bize..."
Tebriklerim,gönülden.Kaleminize sağlık...
Umut Kaygısız
Yine güzel ve sürükleyici bir yazı...Beş vakitte....
Yüreğinize sağlık...
Tebriklerimle..
Umut Kaygısız
Sokaklar...Benim takıntı derecesinde müptelası olduğum, seyrine doyum olmayan, nice gizli acıya ve mutluluğa sandık olan eski sokaklar. Ah imkanım olsa otursam bir köşecikte akşama kadar çay içip sokağın uyanışını, esneyişini, doğruluşunu, koşturuşunu, dağılışını, geri döüşünü, ve pencerelerini aleme kapatışını seyretsem...
Çok güzel bir fotoğraf sundunuz bize. Teşekkür ediyor, kutluyorum.
Umut Kaygısız
Aynur Engindeniz
Selamlar.
Sessiz sakin kendi halinde bir mahalle, satırlarda dile gelmiş, merakla okunan.
Tebrikler, okumak zevkliydi, paylaşıma teşekkürler.
Umut Kaygısız
bu sayfada okumak başka!!!
herşeyi ile okunası tadda..yine kutladım...emeği..saygım çokcaaa
Umut Kaygısız
Her bir kahramanı hayalimde canlandırabiliyorum. Sokakta yanımdan geçseler bir sürü kişi arasından "işte bu hikayede okuduğum kahraman" diyebilirim.
"Başka semtin çocuklarıyız biz. İçimizde filizlenmiş öteki dünyalar ama aynı zamanda kocaman birer pehlivanız hepimiz. Vaad edilen daracık kabın içerisinde koca bir çamur... Birbirimize bulaştırmadan edemediğimizden, su ya da kum fazla geldiğinden, hukuk sadece bizim için korkuyken geçiniriz ırgat ellerimizle yarınlara nedensiz çocuklar yetiştirebilmek için. Yine de eskilerini giyer devam ederiz yola kaldığımız yerden. Kimsenin bizi sevmesini beklemeden. Biz bize..."
Çok etkileyiciydi. "Vaad edilen daracık kabın içerisinde koca bir çamur."
Okumaktan büyük haz aldım yine. Emeğinize sağlık. Tebrik ederim. Selamlarımla.