- 772 Okunma
- 3 Yorum
- 0 Beðeni
GÖÐE ÇIKIP ÝNEN ADAM?
GÖÐE ÇIKIP ÝNEN ADAM?
Sahibi olduðum seyahat acentasýnýn, yurt dýþýnda ortaðý olan þirketin iflas beyanýnýn üstünden bir yýla yakýn zaman geçmiþti.Yaklaþýk 255 bin Mark tutarýndaki alacak bakiyesinin bir kýsmýný, firmamdaki ortaklýk payýna takas etmiþ, bir kýsmýný yurt dýþýndaki sigorta þirketi karþýlamýþ, sonuçta yine de 136.000 Mark alacaðý kalmýþtý þirketimin. Borçlu piyasadan kaybolmuþ, kendisini de çok zor durumda olduðunu bildiriyordu. Fakat alacaklýlar, müþteri gönderdiðim bütün oteller, muhatap ve anlaþmalý firma beni bildikleri için var gücüyle legal ve illegal güçleriyle üstüme yükleniyorlardý. Dayanacak ne maddi gücüm, ne de manevi gücüm kalmamýþtý. Hem ekonomik hem de ruhsal bir iflâsýn bataðýna saplanmýþ, cehennemden ceheneme yanýp tutuþuyordum.
Oysa ne büyük ideallerim vardý insanlýk için, gelecek için, çocuklarým için, sanat ve kültür için. Hepsi birden þiddetli bir depremin enkazý altýna gömülüp gitmiþti sanki ve sokaklarda yalnýzca aç kurtlar vardý þimdi, var gücüyle bana saldýran.
Ýþte böyle bir ölüm dirim savaþýnda yaþadýðým, sýradýþý bir deneyimi anlatacaðým þimdi sizlere… Hâlâ yaþadýklarýmýn düþ mü gerçek mi, halisünasyon mu, beynimin bana oynadýðý bir oyun mu, yoksa bana tanrýnýn bir lütfu mu olduðunu anlamýþ deðilim, bu bir abartý deðil.
Yýl 1997, Mayýs ayýnýn 4′ünü 5′ine baðlayan gece, saat 01.15 sularýnda büroma geldim. Gelmeden önce, ikindi vakti içki içmeye baþlamýþ, bir büyük raký, üç paket sigarayý bitirmiþtim. Büroya gelmeden evvel bir küçük raký daha almayý ihmal etmedim. Büromda üst kattaki müdüriyet masamda, döner koltuðuma oturdum. Bir bardak daha raký koydum kadehime ve ayaklarýmý masanýn üstüne uzatarak karþýmdaki ressam Þerife Arýkan’ýn yaptýðý, Ansan’ sergisinden satýn aldýðým, tabloyu seyretmeye baþladým; hayâllere dalýp gidiyordum. Bu tabloyu ilk þiir kitabýmýn kapak resmi yapmayý kafama koymuþtum. Þimdi her þey yalnýzca düþtü.
Ne olduysa birden, karþýmdaki tablo adeta farklý bir boyuta girdi, üstündeki daðlar canlandý dile geldi ve ben daðlarýn adeta milyonlarca yýl önceki halini görebiliyordum. Nasýl evrim geçirmiþti daðlar zamanýn her boyutuna inip çýkabiliyordum; o kadar yoðunlaþmýþtý düþlerim birdenbire ve derken koptum hayatýn filminden; tüm yaþam bandým bir anda hýzla geri sardý ve bir anda kendimi göðün sonsuzluðunda bir yýldýz gibi hissettim. Dünya gözlerimin önünde cam bir kavanoz kadar saydam ve küçücüktü. Ellerime sýðacak kadar küçülmüþtü dünya ve bir tarafýndan bakýnca öteki tarafýný görebiliyordum akvaryum gibi… Ne garip, insan beyninde sanki milyonlarca megabayklýk bir hafýza saklýydý, gelmiþ geçmiþ tüm insalýðýn mirasý ve ve bana kan baðý ile genetik olarak baðlý olanlarýn yaþamlarý bir bir sökülüyordu gözlerimde, tüm hayatýn karakutusu belleðimde ve þifresini çözmüþtüm her þeyin…
(Þimdi uyanýðýn birisi bu öyküyü derhal kopyalar ve kendine TV kanallarýnda medyatik bir kiþilik yaratmaya çalýþýr diye de aklýmdan geçiyor hemen…)
Böyle bir evrede insanýn acaba sadece alkolün etkisiyle mi bu hallere girip çýktýðý hep soru kaldý beynimde? Keza hayatýmýn sýfýr noktasýnda kadar, yaþam bandýmýn geri sarmasý ve ve bir an kendimi boþlukta hissetmem baþka ne ile açýklanabilirdi? Öldüm de ruhum göðe mi uçmuþtu? Yoksa beynim kendini korumak için ekran koruyucu bir iþlevi mi devreye sokmuþtu? Bilmiyorum, bilmiyorum, bilmiyorum, ama garip bir þey oldu burada çok: Birden yine annemin rah’mine girdim, henüz doðmamýþ, doðumuna çok yakýnlaþmýþ bebektim. Ýki takla attým ve önce baþým dünyaya geldi, gözlerim kapalý, doðdum, hâlâ kapalýydý gözlerim ve ebe yönümü batý istikametine çevirmiþ ve popoma bir þaplak vurmuþtu ve o an iþte açýldý gözlerim ve aðlamaya baþlarken bir anda doðduðum odayý, annemi, baþýnda bekleyen beyaz baþörtülü bir yaþlý bayaný gördüm. Bir de açýk bulunan kapý aralýðýndan bir karaltý süzülüp geçti, bu bir kiþinin gögesiydi; kim olduðunu görememiþ fakat biri olduðunu anlamýþtým. Odanýn doðu penceresini beyaz bir amerikan bezi perde ile kapatmýþlar,fakat cam kenarýnda hafif açýklýk kalmýþ, oradan bahçedeki portakal aðaçlarý görünüyordu. Anladým ki ev zemin katta ve bahçe içindeydi.
Gerçi bu bana çoçukluðumdan beri bir kaç kez anlatýlmýþtý, bir bahçe içinde doðduðum. Ancak doðduðum anda evde üç kiþinin olduðunu bilmiyordum. Bu olaydan sonra anneme yine sordum ve bu olayýn gerçekliði annemin ifadesiyle doðrulandý; halam, ninem ve bir de ebe haným varmýþ doðumumda evde.
Gökten yere inmiþ ayný masada gözlerimi yeniden açmýþtým. Derin bir þaþkýnlýk içindeydim. Yorgundum hayli… Neydi bütün bunlar ve bütün bu olup bitenleri yorumlayacak ne akýl ne güç kalmýþtý bende, darmadaðýndým. Ve odadaki divanýn üstüne uzanýp geceyi oracýkta geçirip sabahladým
Anladým ki, bir kez ölüp dirilmiþtim gibi geldi bana… Sigara ve alkol bir daha almamam gerektiðine karar verdim. Bir kez daha ölürsem dirilemiyebilirdim. Son gidiþim olurdu. Öyle yaptým, sigarayý þýp diye o gün kestim; 15 gün geçti bir tane yaktým, 30.uncu gün bir tane daha yaktým, 45. nci gün bir sigara daha yaktým. Bunlar son içtiðim üç sigara oldu…Yirmi beþ yýllýk sigara tiryakiliðimi böylece noktaladým.
Bu yaþadýklarým bana çok ibret sundu. Bir insan ne kadar güçlü olursa olsun, zayýf düþtüðü anda dostlar bir bir kayboluyordu. ”Düþenin dostu olmaz” atasözü bu nedenle söylenmiþ olmalý…
Böyle bir zamanda en yakýnýndakiler bile bir parça menfaat koparmaya çalýþýyordu. Dost görünen tefeciler, para teklif ediyor, ancak insanýn elini ayaðýný baðlayýp, yüksek faizle daha kötürüm hale sokuyordular.
Ýnsanýn en büyük dostu yine kendisiydi; önce kendine güvenmeliydi insanoðlu.
Ve her birey toplumun en küçük modeliydi; bu anlamda koskoca devletler bile bir gün bu biçimde çökertilebiliyor, Irak örneðinde olduðu gibi, Kurtuluþ Savaþý’nda olduðu gibi ”Hasta Adam” a yedi düvel birden saldýrýyordu.
Yaþamýn, ayakta kalmanýn kurallarý son derece acýmasýzdý ve ihaneti gördükçe kahoroluyordu insan. Tüm bu olanlardan sonra ne firma kaldý elimde, ne dostlarým(!)en yakýným, eþim ile bile aram açýldý. Çocuklarýmýn karþýsýnda bile saygýnlýðýmý yitirdim o dönem. Ancak bildiðim bir þey vardý; tüm bu olanlarý haketmemiþtim. Kendime olan saygýmý yitirmemiþtim. Firmayý satarak feshettim. Eþimden ayrýldým, yeni bir yuva kurdum.
Zamanla her þey yeniden düzene girdi. Menfaate dayalý dostluklar bitti. Þimdi gerçek en büyük dostum…
Sevgim yaþamýn tüm gerçeklerine ve insaný yenileyen tüm güzel düþlere…
Þaban AKTAÞ
22.01.2010
YORUMLAR
Þaban Aktaþ (Homerotik)
Deðerli zamanýzý ayýrdýnýz. Çok teþekkür ederim.
Saðlýcakla kalýnýz.
güzel bir anlatýmdý.
o güzel antalyada iki buçuk yýl oturdum ve hayatý aradým.
sonra veda edip ayrýldým.
tebrikler selamlar.
Þaban Aktaþ (Homerotik)
Selamlar dostum...