GÜL ŞURUBU...
Gülümsedim.
Gülümsemelerim Osman’ın da gül şurubunu sevmesineydi.
Boğazıma küçük bir yumruk oturdu, yumru değil, yumruk...
.
En çok gül şurubunu severdik, güllerin pembe yapraklarından atardı bazen annem...güller de güzel kokardı, şurup da...ama en çok gül kokan kimdi biliyor musun Osman, annemdi.
.
.
Evimizin arka tarafına güneş gelmez diye şurup hep o tarafta soğutulurdu...gün geldi annem de, gül şurubuyla beraber çok uzak yakınlara gittiler.
Oysa arka bahçemizde daha ne çok pembe güller vardı, annem gidince hepsi soldu, tek tek toprağa düştü ve yok olup gittiler.
.
.
Sahi Osman, nasıl da öyle geçiyormuş ki zaman...
Çocuk ellerimizi güller dikenlidir diye sürdürmezdi annem...batarsa kanar, ağlarsınız derdi.
Hep kendisi toplardı dikenli gülleri, dikenleri batsa bile biz duymazdık, zaten annelerin ellerine de hiç diken batmazdı, bize de ancak herşeyin tatlı ve güzel kokulu kısmını beğenmek düşerdi senin beğendiğin gibi değil mi.?
Ah be Osman, o çocuk ellerimle ne çok isterdim gül şurubundan önce dikenlerin tadını tatmayı bi bilebilsen.!
.
.
Şimdi herşey beşyıldızlı ama plastik sürâhilerdeki mis kokulu gül şuruplarını arıyor gözlerim ve şen şakrak masalardaki aile seslerini duymak istiyor kulaklarım...artık herkes bir köşede para arıyor, üst üste koymaya çalışıyor be Osmancık...kimsenin gül şurubu yapacak ne bahçesi var, ne gülü, ne de vakti.!
.
.
Sahi ya acaba annemin üstüne neden pembe güller koyduk ki, işe bak...
Hay Allah...sanki kadın öte tarafta kalkıp, kalkıp bize gül şurubu yapacak.!
.
.
neyse...
Bu gül şurubu da benden sana hediye olsun, güllerin yaprakları dökülmeden, oku ve güzel güzel iç...
öylebirgeçerzamanki...küçük.osman’a mektup2011 Davidoff
YORUMLAR
muhteşem
sizi gönülden kutluyorum,güzel gönlünüze selam olsun ....sevgiler
Davidoff
Beğenileriniz, beğenilerimdir...sağolun.
Biraz geciktim sevgili Davidoff yorum yazmakta.
Güller ve Osman'la söyleşin içimi sızlattı.Anneler hep güzel, dualarla ve çiçeklerle anılır.Onlar çiçekleri, çiçekler de onları sevdiği için.
Birazdan anneme giderim, onun da balkonunda yetiştirdiği karanfiller çok güzel açtı.
Selam ve sevgiler, içime işleyen satırlar...
Sen varmışsın demek ki... İsmin vardıda cismin yani yazın yoktu çoktandır...
Anladım, anladık " Bir gelirim pir gelirim. Kısa ve öz yazarım "diyorsun...
Yazınca da güzel yazıyorsun...
Aç elini ,yüreğini.. Sana pembe güller gönderiyorum gül diyarından...
İster şurup yap. İstersen koy vazoya günlerce evin gül koksun...
Selamlarımla kardeşim...
Davidoff
TEŞEKKÜR EDERİM.
HHiç gül şurubu içmedim. Görmedim bile...Ama niye çok tanıdık geldi bana?
Öyle bir anlattın ki...
İçimdeki yüklüğü döküp, küf ve naftalin kokulu yorganlrı havalandırdı pencerede bir kız. Gördün mü sen de onu?
Tarzın ve dilin sana has...Duygu hepimizin...Çok güzel...
Sevgiler...
Davidoff
zıpladı,
yine koşarak gitti, uzak yakınlara..!
Annesinin gittiği gün büyümekten vaz geçen o kırmızı papuçlu kızı hala gül yaprakları arasında sakladığını biliyorum . annen giderken sana öyle bir armağan bırakıp gitmişki David off um senin sen olmanı sağlamış . Annenin son armağanı GÜL KOKUSU DAMLAMIŞ YARAIN KALEMİNE
Ağlattın şairim içimizdeki osmanla konuşmak bana çok iyi geldi. Yaz sen yine martıları, pisi balıklarını, annemizin eline batan dikenlerin büyüdüğümüzde bizim gönlümüze batacağını. annesinin gül kokusunu taşıyan yazar çok gülel koktu bu saatte güller
NOT bu yaz sonu annem ve babam çok yaşlandıkları için bahçeli evlerinden apartman dairelerine geçiyorlar bütün torunlar çok üzgün onlar bu neslin gül şurubuyla büyüyen son çocukları olduklarını biliyorlar
Ah Davidoff ah! Anne ve pembe güller dendi mi burnumun direği sızlar bilir misin. annem de severdi pembe gülleri ve o da mezarına pembe güllerden dikmemizi istemişti. Biz de diktik. Acep annem de gül şurubu mu yapacaktı o gülleri.
Güzel ve bei geçmişe götüren bir yazıydı. Çok beğendim.
Sevgimle.
Davidoff
teşekkür ederim sevgili emine.
güzel yazınızı hüzünlenerek okudum...tebrikler.....ve atresini yazarsanız bana size dilediyiniz kadar GÜL ŞERBETİ.tatlısı.gül reçeli gönderebilirim.......evet giden ANNELER dönmez....ama bir nebze de olsa gül suyu ferahlık getirir.......gül diyarından selam lar
Davidoff
sizler sağolun yeter.
saygılarımla.
Davidoff
ne güzel birkaç dk. bile yeniden çocukluğu yaşamak.
sevgimle.
Senin yazılarında başka bir şey var !
Çok başka çok...
İyi ki yazıyorsun ...
Kutlaıdm çokca...
Davidoff
siz hep bakmak istediğiniz yeri biliyorsunuz altan; ben olmasam da, güller var.
sevgiyle kalın.
Bak bana davidoff...
İyi bak !
Yıllardır gül şurubundanda ,patlamış şekerli mısırdan da ,hani pasmanika derlerdi,nin şerbetinden de içtik.
Ama yine yaşlandık.
Yine o güzel günleri eskilerde bıraktık.
Eğer cennete girersem Davidoff,Allah'ımdan eski mahallemi geri isteyeceğim.
Eski kuşları,mahallenin uslu yaramaz çocuklarını,küçük olduğumuz için diş bileyen bütün köpeklerini hatta bahçeye düşen toplarımızı kesen Pansumancı Mehmet amcayı da.
O eski naylon toplardan da isteyeceğim.
Eski cikletlerden. Sincap çekirdekten.
Bir gün doldurmak ümidiyle her gün çişimizi yaptığımız hastanenin bahçesindeki kuyuyu da...
Bi dolduramadan büyüdük ,eskidik.
Nerdesin be kardeşim kaç zamandır.
Valla devamsızlık yapan bundan sonra çay ısmarlıyıcak .Bilesin.
Selam ve saygı ile.
Davidoff
ne desem ki...
şimdi çocuklara şekerli mısır desek, bööö derller,
eski mahalleler desek, banal derler,
kuyuya kaçan topları anlatsak, deli derler,
en iyisi verelim ellerine paraları, alsınlar lipton ice tea içsinler dursunlar...
bu zamanın çocukları ne anlar ki bakkal amcadan çayın yanına yüzelli gr. açık bisküvi almaktan.
saygıyla.
bu gül şurubunun dikeninin batması farklı oldu..
daha derin
daha tatlı bir acı..
mektup bir de bizzat anne'ye yazılır mı diye hem hayıflanıyor hem merak ediyorum
saygıyla
Davidoff
belki pembe bir gül'e,
belki sahiden şimdiden dört elle sımsıkı sarılsın annesine diye Osman'a,
belki plastik sürâhide soğumaya çalışan GÜL ŞURUBUNA,
belki de...çürümeye yüz tutmuş bir toprağın üzerindeki HANİ BANA diyen birisine.
SEVGİYLE KALIN