- 509 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
“Cennete Koşan Yok mu?”
İnsanlar var olmasını arzu ettikleri ancak gerçekleşmesi olanak dışı olan şeyleri düşünür, hayaller kurarlar. Bu gerçek dışı, hayal ürünü mükemmel güzelliklerin gerçekleşemeyeceğinin farkında olan birçok insan, kurduğu hayallerden derin zevk alamaz. Çünkü gerçekler farklıdır, eksiktir, kusurludur. Tüm bunlar da kişinin ‘keyfini kaçırır’, mutsuzlaştırır. Ancak bu ruh haline yalnızca iman etmeyen kişiler sahiptirler.
Sonsuz yaşam olan ahirete kesin bilgiyle iman edenler ise, tüm hayallerinin Yüce Allah’ın "Ol" buyruğuyla gerçekleşebileceğini ve cennette bu güzelliklere kavuşacaklarını umut ederler. Dolayısıyla insan, kusursuz nimetleri kazanabilmek için öncelikle Rabb’inin rızasını kazanma çabası içinde olur ve ahirette Allah’ın, cennetini lütfetmesini bekler.
Cennette sunulacak nimetler Peygamberimiz (sav)’in de bir hadisinde bildirdiği gibi, "hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler" olacaktır. İnsan ise sınırlı aklıyla, müjdelenen nimetlerin çeşitliliğini, eşsiz güzelliklerini tam olarak hayal edemeyebilir.
Artık hiçbir nefis, yaptıklarına karşılık olmak üzere kendileri için gözler aydınlığı olarak nelerin (sayısız nimetlerin) saklandığını bilmez. (Secde Suresi, 17)
Kur’an ve hadislerde yapılan cennet tasvirleri, insanların daha iyi anlayabilecekleri şekilde, dünyadaki nimetlere benzetilerek yapılır. Ancak tümü cennette çok daha mükemmel ve kusursuz olacaktır.
Cennette, sınırlı hayal gücümüzle şu anda kavrayamadığımız sayısız nimet var edilecektir. Bizler yalnızca beş duyumuzla algılayabildiğimiz için, orada nasıl güzellikler olabileceğini de bilemeyiz.
Örnek olarak, farklı bazı güzelliklerden habersiz olan bir kimsenin nasıl bir nimet eksikliği içerisinde olduğunun farkında olmamasını verebiliriz. Ancak bu kıyası da yine dünyevi güzellikler üzerinden yapabiliriz. Oysa cennet nimetleri, dünyadaki nimetlerin yanında son derece kusursuz ve muhteşemdir.
İnsanın bilgileri sınırlıdır ve dar görüşleri nedeniyle Allah’ın bildirdikleri dışında cennet ehli için hazırlanmış detayların neler olabileceği konusunda pek az bilgiye sahiptir. Kur’an’da bu konudaki ayetlerden birinde Yüce Allah "Orada diledikleri herşey onlarındır; Katımız’da daha fazlası da var." (Kaf Suresi, 35) buyurur.
İnsanın, sonsuz barınma yurdu cennette sonsuza dek mutluluğu için, dünya hayatındaki eğitimden geçmesi gerekir. Mümin dünyada imtihan yaşadıkça güzel ahlakı, sevgiyi, şefkati, sabrı, tevekkülü, cesareti öğrenir; ruhu derinleşir, dengelenir.
Dünyada özgür olmak adına dini yaşamaktan kaçınanlar, cehennemde dar ve sıkışık yerlerde sonsuza kadar kalırken, dini yaşayan samimi müminler tam aksine geniş cennet mekanlarında yaşarlar. İnsan ruhu ferah, açık ve geniş mekanlardan haz alır çünkü. Kuran’da cennetin genişliği, “Rabbiniz’den olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete (kavuşmak için) yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır. “ (Al-i İmran Suresi, 133) ayeti ile tarif edilir.
Dünya hayatında yaşadığı imtihan zamanlarında güzel ahlak gösteren, imanı olgunlaşan insanlara cennette, dünyadakilerle kıyaslanmayacak hazineler ardına kadar açılır. Muhteşem yaratılmış nimetlerin özelliklerini ve zenginliğini düşünmek insanın hayal gücünü zorladığı gibi, eksilmesi, kaybolması, bitip tükenmesi de olmayacaktır, sonsuzdur…
Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok. (Sad Suresi, 54)
Peygamberimiz (sav) bir başka hadisinde cennet güzelliklerini şöyle tarif eder: “Cennete koşan yok mu? Çünkü cennette akla hayale gelmeyen nimet vardır.” (Tezkireti’l Kurtubi)
Allah, takva sahibi kullarına, Katından bir rahmeti, bir hoşnutluğu ve içinde sürekli güzellik ve nimet bulunan sonsuz cennetlerini müjdeliyor... “Cennete koşan yok mu?”..
Fuat Türker