15
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
7760
Okunma
Hiç sevmedim veda sözlerini, hoşcakal demeyi...
Ayrılıkları hiç sevemedim.Bir gün de olsa, bir ay da olsa, bir yıl da olsa...
Sevemeyişime rağmen, bir çok defa ayrı kaldım sevdiklerimden.
Gidenler, otobüs camından bakıp el sallarken, gözyaşlarıma hakim olamadım uğurlarken.
Hep son söz kendine iyi bak oldu.Bu durumda kendine ne kadar iyi bakılabilirse...
Zaman su gibi akar, üzülme denildi.
Üzülme.Ne kadar basit bir kelime, ne kadar sıradan...
Zaman giden içinde kalan içinde su gibi akmıyor.Sevdiklerinden ayrı kalmak, özlem kolay olmuyor.Ve daha da kötü olan, vakit varken söylenilemeyen sözler.Son olarak seni seviyorum diyemediysen, giden de kalan da bunu duyamadıysa, bir ağırlık çöküyor omuzlarına.Ya bir daha fırsat olamassa.Ya gideni uğurladığın gibi, kalanı bıraktığın gibi bulamassan.Ayrı ayrı geçirilen zamanlar da giden de kalan de değişirse...
Vakit varken söylenilemeyen, duyulamayan sözler, belki de bir daha hiç söylenilemez, duyulamaz sözler olur...
Hep mi gidilir.Bu gidişlerin dönüşü olmaz mı?
Bir otobüs, bir uçak, bir araba mutlaka gidişi / gelişe ve kavuşmaya dönüştürmez mi?
Yolcu ederken sevdiklerini, ayrılığın akıttığı gözyaşları ,sevinç gözyaşlarına dönüşmez mi?
Dönüşsede ayrılıklar kavuşmalara, ben sevemedim ayrılıkları...İstemem bu yüzden sevinç gözyaşlarını...
Sevemedim ayrılıkları.Vedaları. Hoşcakal/ ı sevemedim...
Son söz olarak söylenen kendine iyi bak olur mu demeyi de, duymayı da sevemedim...
Sevemedim a-y-r-ı-l-ı-k-l-a-r-ı, sevemeyeceğim de...