İlizarov
İnsan yaşamı çok ilginçtir. Hiç ummadığınız anlarda hiç ummadığınız şeyler öğrenirsiniz.
Üzerinize giydiğiniz elbisenin,vitrinde durduğu halinden çok farklı anlamlar görüşler kattığını görürsünüz yaşam düşüncelerinize. Çektiğiniz acılar çekilmiş bir acı olarak, yaşadığınız sevinçler, yaşadığınız bir sevinç olarak kalıyorsa hiç yaşanmamış sayın daha iyi. Yaşanılanlar
Bir şeyler eklemeli size. Hep eklemeli.
****
O akşam iş çıkışında arabama doğru giderken çalan telefon başlangıçta çok önemsizdi. Oğlum sokakta arkadaşıyla bir taşın üzerine bir tahta parçası koymuş , pratik bir tahteravalli yapmışlar. Tahta dizine çarpmış,ağlamaya başlamış. Nazlıdır,canı tatlıdır zaten. Eve gittiğimde baktım,basamıyor o ayağının üzerine.Bu kadar da olmaz ki! Alt tarafı bir tahta çarpması. Bu akşam kalsın yarın bir şeyi kalmaz dedik doğal olarak.
Ertesi gün başlayan sürecin , “bir şey” lerden çok uzak bir süreç olacağını nereden bilebilirdik.
“Önemli bir şey yok” sözünü duymak için gittiğimiz doktorun, bir sürü tahlil istemesini,tahlillere bakarken yüzünün beyaz ifadesini kötüye yormak için hiçbir neden yoktu.
Doktorun şüphelerini dolaylı olarak dile getiren sözleri eşim için “iyi olmayan bir durum”,
benim için ise ismini bildiğim, ama doktorların bile direkt söylemekten çekindikleri bir hastalık adını çağrıştırıyordu.
İnanmadık .Doktor bu yeni bir şey değil diyor, biz dün akşam ki tahta çarpması fikrinde inat ediyoruz. Başka doktora götürdük bir iki gün sonra.Benim karışık tıp terimlerinden çıkardığım teşhis doğru. Eşim ise belki annelik duygularından dolayı anlamıyor, ya da anlamak istemiyor.
Ona göre hala “Kötü bir şey”. Ama isim yok.
Son götürdüğümüz doktor özel bir hastanede ama Sigorta hastanesinden geliyor. Bize çok yardımcı oluyor, çalıştığı Sigorta hastanesine çağırıyor ve olanakları daha iyi diyerek Çapa Tıp Fakültesi’ne sevk ediyor.
Biyopsi yapılıyor, patolojiye gönderiliyor. Sonuç bilmem ne kadar sonra. Okmeydanı Kanser araştırma merkezine gidiyoruz. Eşim bir türlü inanmadığı gerçeği orada öğreniyor.Bir sürü aletlerden geçiyor oğlumuz, daha on bir-on iki yaşında. Hiç bir şeyin farkında değil. O akşam eve döndüğümüzde sakinleştiremiyorum eşimi ve yaşamımın en zor en acı cümlesini söylemeyi öğreniyorum .
-Bak canım,oğlumuz ölecek. Hep mücadele edeceğiz . Ama buna alışmalıyız.
Eşim yüzüme nefretle bakmaya başladı.
Bu cümle o an için çok ağırdı ve nasıl söyledim ben bile inanamadım. Ancak sonraki günlerde cümlemin sonunu bağlayabildim sakin bir anında.
-Bu olayın en kötü sonucu buydu. Bunu bilmeli ve kendimizi kandırmamalıydık. En kötüyü kabullenmeyi öğrendiğinde süreçte alacağımız bütün haberler “iyi” niteliğinde olacaktı.
En iyiyi kabullenirsek, her haber “kötü” olacaktı.
Tahliller, biopsiler, alçıya almalar derken tam iki yıl sonra İLİZAROV’la tanıştık. Artık alçılar iyiydi, ameliyat iyiydi, İlizarov çok çok iyiydi.
******
Operasyon öncesinde birkaç defa provalara götürüyoruz. Terziye takım elbise diktirecekmişiz gibi. Diz altında iltihaplı olan kemik içi bölgesi temizlenecek, kemikler kazınacak ondan sonra de bu demir parçaları bacağın dizden ayağa kadar olan bölgesinde etin, kemiğin arasından geçip demir halkalara bağlanacak ve kesilip, incelen kemikler kendini yenileyinceye kadar destek görevi yapacaklar. Dönem okul dönemi. Okul da dersler de hiç önemsediğimiz şeyler değil artık.
Koşuşturmalar artık yorucu değil, sıra beklemeler, doktorların duyarsızlıkları, sevk almalar alamamalar. Bir reçetedeki ilaçları almak için 5 kere eczaneye-6 kere doktora gitmeler. Koskoca Çapa Hastanesi’nde ameliyathaneden ameliyat anında sadece bir adet anjiyo kat için üç-dört kat aşağıya pusula gönderilmesi. Hepsinden en aşağı 4-5 kutu aldığımız pansuman malzemelerinin hiç kullanmadan kaybolmaları.
Hastaneden taburcu olduğumuzda ilk önce okuluna götürdüm oğlumu. Çok duygusal bir sahneydi.
***
Hangi aşamada oldu anımsamıyorum, bu arada iş yaşamı devam etmekte. Toplu bir iş toplantısı var.Yalova Termal’de.O toplantının bir-iki gün öncesinde sanırım ilk iyi haber alışımızdı hastalıkla ilgili. Gitmeden peşin pazarlık yaptım müdürüm ve arkadaşlarımla :
-“Gündüz toplantı tamam, ama akşam küfelik olmadan beni masadan kaldırmayacaksınız.”
Bilinen bütün çeşitleri karıştırdığım halde sarhoş bile olamadım o gece.
***
Tellerin vücuda girdiği bölgelerin kabuk tutmaması çok önemli. Aman dikkat dediler, eve gönderirken. Biz de yapabilir mişiz ama biz korkudan pansumancı bulduk. İlk başlarda çocuğun bağırtılarından ben ev dışına kaçıyorum. Eşim diğer odaya gidip, kulaklarını tıkayarak geçiştirdi bu günleri. Sonra o alıştı pansuman yapmaya, ben de ev dışından ev içine transfer olabildim ancak.
*****
Başlangıcından sonuna kadar üç yıllık bir süreç oldu. Oğlum alçılarla dersaneye, ilizarovla birlikte okula gitti. Sonunda İlizarov diplomasını alıp, çatıdaki mütevazi ikametgahına konuldu. Oğlum artık Ortaokula değil ,Üniversite’ye gidiyor. Biz yine dersler için onun başına ekşimekteyiz. Unuttuğumuz şeyleri anımsamaya,anımsadığımız şeyleri unutmaya başlamamız hiç uzun sürmedi.Oğlumun o döneme ait anılarında annesinin pansuman yaparken ne kadar canının acıdığı ve bu yüzden annesinin ona çok kızdığı var yoğunlukla.
Yaşam , yaşarken ders aldığımızı sandığımız şeylerin, çok kısa zaman sonra sadece anı olarak kaldığını anlamak değil midir?
Muhtemelen demirden madalya da yapmak olasıdır. İlizarovu vücudunun herhangi bir yerinde taşıyarak yaşamış insanların, özellikle çocukların ondan yapılmış madalyaları taşımaları en doğal hakkıdır.
*****
Gözlerinden öperim oğlum.
23.10.2009