- 1202 Okunma
- 12 Yorum
- 0 Beğeni
Unutulanların Dışında Fiks Kalanlar
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
‘’Hayat bazen bizi bilmediğimiz mekanlara farkında olmadan sürükler’’ derlerdi de inanmazdım,inanmak istemezdim hani.
Bu yaşım gereği erken uyanmışlıklarımın da büyük bir etkisi vardır diye düşünüyorum şüphesiz.Yaşanılan veya yaşandı dediğimiz ne varsa..
Tıpkı kaybettiklerimizi, ihtiyacımız olduğu zamanlarda anımsamamız gibi…
Neyse..
…Birlikte yola koyulduğumuz sahne arkadaşlarımızla henüz güneşin, yuvasına kepenk atmadığı bir zamanda, saatlerimizi ayarladığımız 20:00’de buluşmak için toplanmaya başladık.Kim bilir neler bekliyordu bizi o gece,daha birkaç gün önce heyecandan elleri,ayakları titreyen arkadaşlarımızla başka mekanlarda eğlenecek ve güler yüzlülüğümüzü kaybetmeden yola koyulacaktık;geri dönerken de yine o masum suratlarımızdaki sihirli gülücükler devam edecek miydi acaba?
Yoksa?
…
Denizle adeta dans eden ve hatta adını bile bilmediğimiz -o an öğrendik-bir mekanda bulmuştuk kendimizi, en nihayet.Bizleri sabırla bekleyen masalara tek tek oturmaya koyulduk,tabii oturmadan evvel bizi hemen orada, sırtını denize dönen hocamızı unutmamak gerekirdi,aksi takdirde gece, bize daha o dakikalar küsebilirdi...
Sanki birer yabancıymışız gibi yüzlerimizi yokluyorduk,uzun zamandır (birkaç gün sadece) görüşemememizin de etkisinin olduğunu hatırlatmak isterim.
Önce masalara, evde özel misafirlere sakladığımız sürahi büyüklüğünde içi dolu biralar koyuldu (koyuldu tabiri, ne kadar kaba olduğunun,ben de farkındayım).İçenlerin, ağzı ne çabuk da salyalanmaya başladı görür görmez o biraları: görmek gerekirdi o an;ama o kadar meşguldük ki kadehlerle (affedersiniz fıçılarla), neredeyse birbirimizi unuttuk,unutacağız orada.Bunun ‘’FİKS MENÜ’’ olmasının da büyük bir etkisi vardı,yiyecek ve içeceklerimizin..
Böyle olunca içen içene,kim daha hızlı ve/ya kim daha fazla içer iddiasına koyuldu arkadaşlar (biz diyemiyorum;çünkü birkaç arkadaşımız,portakal sularımızla oynaşıyorduk arkadaşça);Yine birkaçımız hiçbir şeyden bihaber oturuyor ve medenice yudumluyorduk meyve sularımızı.Tam o sıralarda, müzik sesini fark ettik,zaten buraya gelişimizin de bir sebebi müzik değil miydi? Eğlenmek gerekirdi şimdi,hakkettiğimizi düşünüyorduk çünkü,ki öyleydi de.
Hem içiyoruz, aynı anda da oynamaya çevirdik vücudumuzu,saatler ilerleyince,içecekler etkisini göstermiş olacak ki,bir arkadaşımız (ısrar etmeyin lütfen, adını vermeyeceğim) bulutlardan dökülen damlalar misali gözlerinden yaşlar akmaya başladı,sebebini tam olarak bilmesek de;ancak daha sonra gerçek sebep anlaşıldı ve o arkadaşımızın içtiklerinin kurbanı olduğunu öğrendik.
Hem dalgalanıyor, hem akıyor,ne müthiş öyle değil mi.’’Duvardaki resmin ‘dursun’ öylece’’ dizelerini anımsadım birden,bu satırları yazarken..
Bilahare fay hattı gibi diğer arkadaşlarımıza kadar geldi bu gelgitler;danslar ediliyor,içi kapalı çığlıklar atılıyor,flaşlar patlıyor, vesaire vesaire…
Zaten hayat dediğimiz şey de, ‘’vesaire vesaire’’den ibaret değil mi?
Her şey böyle heyecan dolu akarken,ansızın bir sükûnet aldı etrafı,sebebi ise hesabın masaya getirilişinden başka bir şey değildi.
Ama ‘’Ne olmuştu’’ ki öyle birden bire, sus pus oldu her yer?
Orası, soru işareti olarak kalacak ve yıllarca ‘’unutmamama’’ sebep olacak belki de…
Gece bitiyordu ve yavaş yavaş geldiğimiz yöne adımlarımızı atmamız gerekiyordu;ancak hâlâ o gelgitler devam ediyordu bazı arkadaşlarımızda, her şeye rağmen hiçbir şey olmamış gibi…
Bu sadece buz dağının görüneni;görünmeyeni dalgalar alıp götürdü ne yazık ki.
İddiayı kim mi kaybetti?
Belli değil mi?
Fi zamanı
YORUMLAR
Sizden iyi bir nesirci çıkacağını söylemekle yanılmamışım...
Ben sizin kadar teferruatlı yorumlar yazamıyorum. Sanki çok uzatırsam yazıdaki büyüyü bozacağım gibi geliyor. Kısaca denemenizi çok beğendim. Duygulu sohbet tarzında samimi, düzgün bana göre...
Kutluyorum....
Aynur Engindeniz tarafından 7/11/2011 5:30:14 PM zamanında düzenlenmiştir.