SEVDA ÜSTÜNE
Bedri Rahmi Şiiri… Şiirin adı bu denemenin adı oldu… Sevda üstüne söylenmedik söz kalmasın dünya üzerinde…
“bütün kitapları yakmalı
sevda üstüne ne söylenmişse yalandır
kitaplara göre insan
karanlıkta yüzüne bin mumluk lamba tutulmuş
gözleri, yüreği kamaşmış insandır
aptaldır, hastadır, kahramandır
bütün kitapları yakmalı
sevda üstüne ne söylenmişse yalandır
içinde bir tek suret yaşayan yüreğe yürek mi derler
bir tek yaprak veren dalın boynun burarlar
bir tek meyve veren dalı keserler
insan dediğin bir buğday tarlası gibi olmalı
esti mi rüzgâr bir değil milyarlar için esmeli
bir tek meyve veren dalı kesmeli
insan dediğin derya misali
üstünde milyonlarca dalga
içinde kıyametler kopmalı
insan dediğin derya misali
uçsuz bucaksız olmalı
gel çıkalım sevgilim gel
gel kurtulalım birler hanesinden
çekelim gidelim bir uçtan uca
açalım yüreğimizin kapılarını sonuna kadar
sevelim sevelim sevelim
sevebileceğimiz kadar”
Sevda üzerine sarf edilmiş özlü sözlerden bir demet sizlerle paylaşmak istedim. Arzu ettim ki okuyan herkes kendinden bir şeyler bulsun, gerektiğinde not olarak tutsun, belki de sevdasına uygulasın. Okuyan herkes bu sevgi halkasının bir parçasıdır artık, geri dönüş yok.
Sizleri sevdaya davet ediyorum.
Önce insana hürmet lütfen, ne olursa olsun ama!
Yazımız başlamıştır.
Buram buram sevda kokan, sevgi esen, dizelerden, sözlerden, şiirlerden sizlere hediyemdir bu yazı. Sevgi koksun duvarınız, sevgi yayılsın arkadaşlarınıza bir ışık gibi, sevgi yazsın sayfanızda… Ilık ve sakin bir ıslaklık gibi damardan damara sevgi enjekte edilsin tez elden.
“Her sevgi bir kum tanesiyse
Sana bütün kumsalları hediye ediyorum.” İnsanlığın evrensel sevgisini Büyük Okyanus’un mürekkebe teşbih sularınca, vurmuş olduğu bütün sahil şeritlerine - ki bunu da kâğıda teşbih ediyorum- imza olarak atmak istiyorum: “İnsanı sev ki dünya yaşasın.” diye…
“Eller bana kalpsizsin diyor, doğru
Çünkü kalbimin sende olduğunu bilmiyorlar.” Bu sözler üzerine hangi sevgili deli olmaz ki? Hangi dilber tavır takınmaz ki? Bu iltifata muhatap olan afet ne de cakalıdır şimdi! Mücevherlerden daha kıymetli değil de nedir bu iltifat? Uğruna dökülen bir damla gözyaşı, yakılan bir türkü, yazılan bir dize… Daha makbul değil mirdi tek taş pırlantadan?
“Sen dudaklarımda bir hece olsaydın
Seni kaybetmemek için hiç konuşmazdım.” Susarak özlüyorum bu olsa gerek. Gözyaşım olsaydın, ağlamazdım. Fikrin olsaydın zikretmezdim. Işığım olsaydın yakmazdım. Uzar gider bu kutsanmışlık, bu koruma duygusu, bu sahiplik vaziyeti… Seni sevmek asalettir sevgili, başka nem olsun isterim?
“Dünyada iki kör var;
Biri benden başka herkesi gören sen
Diğeri senden başka kimseyi görmeyen ben…” Bir kerecik dahi olsa seni görüp de sensiz kalabilecek olan cana acırım ben. Hayranlığımın sen gibi nedeni var. Yusuf’u görüp de güzelliğinin karşısında farkında olmadan ellerindeki bıçaklarla yanlışlık ve şaşkınlıkla ellerini kesen kadınları düşünüyorum. Seni gören ne yapardı acaba?
Bir göz düşünün ki baktığı her yerde fon olarak sen olasın.
Akıl kârı değil, aşk işi değil.
Göz hakkım var tamam mı? Hakkım olana bakıyorum sadece… Anla beni!
Sevaptır hem sana bakmak, mahrum etmem kendimi… Bil bunu!
“Yüreğimin yerini bilmezdim
Ta ki sen incitene kadar!” Ey sevgili, sol yanım ağrıyor. Artık biliyorum bu ağrıların sebebini… Uykusuz gözlerimde akan seni tanıyorum artık… Kıymık kıymık yüreğime batan seni biliyorum artık. Doz aşırı sana muhtacım. İncinsem de incinmişliğimin sen gibi bir manası var. Kırılsam da kırılmışlığımın sen gibi bir yanı var. Yanı başımda ol da kır beni, incit beni 24 saat!
“İçim o kadar senle dolu ki
İnsanlar seni gözbebeklerimde görürler diye
Bakmaya korkar oldum.” Gözbebeğimsin bakmaya kıyamadığım işte. Gözümün nuru, gönlümün süruru, aklımın evveli, ömrümün ahiri… Kıyamadığım bir bakışına, doyamadığım bir gülüşüne… Gamzelerine yuva kurduğum, kalbine düştüğüm, saçlarına tutunduğum… Ey ay yüzlü sevgili, gözbebeğimsin.
“Karanfilim ez beni
Çift kanatlı tülbentten süz beni
Sen kalem ol ben divit
Reçeteye yaz beni…” Hastayım sana, ilacım ol. Aşk karnına içeyim
seni… Mürekkep olsun ummanlar, aşkıma şahit olsun ovalar. Yazsın her yağmurda gökyüzüne çakan şimşekler: “Bu aşk bitmez.” diye…
“Yatağını gül yapraklarıyla
Hayallerini papatyalarla süsledim
Üzerini sevgimle örtüp
Kâbuslarını da ben aldım ki
En tatlı rüyalar seninle olsun” diye… Rüyalara dahi sığmayan sevgili gelip de bir aşığın yüreğine mi sığacak. Elbet taşacak bir göl gibi… Elbet uzayacak bir çöl gibi… Elbet çağlayacak bir şelale gibi… Elbet tozacak bir kum fırtınası gibi… O gölün bir katresi dahi aşığı sarhoş etmeye yeterken sevgiliyi suçlamaya ne hacet? O çölün bir zerresi dahi aşığı kör etmeye yeterken sevgiliyi suçlamaya ne gerek?
Ne aşktır bilir ve çeker bu yürek sonsuza değin…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.