- 577 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
BİR GÖZÜNÜ ÖDÜNÇ VERİR MİSİN
Zamanın birinde mütevazı yaşantılarını sürdüren, ailesiyle mutlu şekilde yaşayan Fatma bacının bir kızı dünyaya gelir.Kızı büyümeye başlamakla birlikte daha da güzelleşmeye başlar.Parkta oyun oynarken çocuklarını parka getiren aileler, bu kızı görünce hemen onunla ilgilenmeye başlıyordular.Onun güzel vakit geçirmesi için ellerinde geleni yapıyorlardı.Zaman zaman kendi çocuklarını bırakıp onunla ilgileniyorlardı.Anne babasıyla misafirliğe gittiklerinde onun güzelliği karşısında ev sahiplerinin gözü kamaşıp, onu kucaklarına almak için bir birleriyle yarışırlardı. Anne ve babası kızlarını anaokuluna gönderdiklerinde sorumlu öğretmen, dahil olmak üzere bütün öğretmenler onu kucağında indirmiyorlardı.Ona çikolata vs. almak için bir birleriyle yarışıyorlardı. Küçücük ve minicik gözlerle etrafını süzerken bütün çocuklar etrafına toplanır ve kendileriyle oyun oynaması için yalvarırlardı.İlköğretime başladığında Okul müdürü onun sevimliliğini,güzelliğini, saflığını,doğallığını görünce çalışkanların toplandığı sınıfa kaydını yapar.Teneffüste kendisine çay ısmarlamak için bütün arkadaşları sıraya girerdi.O da arkadaşlarına karşı kibar davranırdı.Hele hocalarına karşı hiç saygısızlık yapmazdı.Geçen zaman dilimiyle birlikte daha da güzelleşen Fatma bacının kızı, liseye kaydını yaparken herkes önce o kaydını yaptırsın diye kenara çekiliyordu.Okul başladığında derslerine dört elle sarılan Fatma bacının kızı, derslerin herhangi birisinde dört aldığında sanki dünya başına yıkılmış gibi üzülüyordu.Arkadaşları onu teselli etmek için etrafında dört dönüyorlardı.Sınıfta zayıf alan bazı öğrenciyiler onun bu durumunu görünce hallerinden utanmaya başlarlardı.Lise 2 sınıfta çalışkan ve terbiliyeli bir öğrenci olduğu için okulun onur ödülünü almaya hak kazanır.Güzel ve başarılı kız lise 3. sınıfta bulunduğu bölgede öykü yarışmasında birinci olur.Bulunduğu ilde o kadar isim yapmıştı ki dönemin valisi evlerini ziyaret etmiş ona çiçek hediye etmişti.Yerel televizyonun birinde güzellik yarışmasına katılmasını teklif etmişlerdi o da bu teklifi şiddetle ret etmişti.Nedenini sorduklarında bu yarışmanın öğrencilik kimliğine yakışmadığını söyleyip, başka ideallerinin olduğundan farklı bir çizgiyle hareket ettiğini ve bunun kendisini başarıya taşıyacağını söyledikten sonra kapıyı çekip odadan çıkmıştı. Derslerine belli bir plan program dahilinde çalıştığı için üniversite sınavında istediği bölümü kazanmıştı.Üniversitede de herkesin gözüne girdiği gibi güzelliği dillerden düşmüyordu.Kendi sınıfındaki erkeklerden arkadaşlık teklifleri geldiği gibi okulun yakışıklıları peşinden ayrılmıyorlardı.Hatta bazıları kız perde den bakacakta mı ? Bir defa da olsa yüzünü görebilir miyim diye evin önünde saatlerce bekliyorlardı . Kız perdeyi aralamadığı için boyunlarını büküp geri dönüyorlardı.Geçen zaman diliminde güzel kız okulu bitirip saygın bir kuruluşta çalışmaya başlar.İş yerinde hoşlandığı mesai arkadaşından teklif gelir oda bu teklifi değerlendirip kabul eder. Onlar herkes tarafından mutlu bir çift olarak bilinir.Geçen zaman diliminde bir çocukları olur ve bu çocuk trafik kazasında bir gözünü kaybeder.Güzelliğiyle göz dolduran bu anne hastanedeki çocuğun durumunu düşündükçe günlerce göz yaşı döker ve o dereceye vardırır ki gözünde bir damla dahi göz yaşı akmaz. Çocuğunu her ziyaret ettiğinde tek gözüyle kendisine bakan çocuğu ona sanki şöyle demekteydi. Anne ne olur gözünü ödünç versene. bu bakışlara dayanamayan anne bir gözünü oğluna verir.Gel zaman git zaman oğlu iyileşir. Vücudundan bir parça olan oğluna bir gözünü verdiği için kendisiyle gurur duyuyordu.Çevresinde kör kadın demelerine aldırmamakla birlikte işten atıldığı için hiçte üzülmüyordu. Oğlu annesi gibi saygın bir kuruluşta iş hayatına atılır; fakat kör bir kadının oğlu olduğu için kendinden utanıyordu.Öğlen arası kendisini ziyarete gelen annesini tanımazlıktan geldiği gibi akşam eve geldiğinde öfkeyle bağırıp çağırdıktan sonra iş yerinde kör bir kadının oğlu olarak bilinmek istemediğini söyledi. Bir daha böyle bir davranışı sergilediğinde sonucun kötü olacağını belirtir. Çevresinde kör kadın olarak bilinen kadın, oğlunun bu davranışını hoş görüp onu sakinleştirmeye çalışarak bir daha kendisini rahatsız etmeyeceğini söyledi. Komşuları zaman zaman bu duruma yakın davranışlara şahit olduklarından kendisine gözünü hiç çekinmeden verdin ve hala onu seviyor kolluyorsun. Yanlış yaptığını kendisine söyle gerekirse terk et diye öğüt veriyorlardı. Kör kadın olarak nam yapan kadın kendisini beğenmeyen oğlunu eskisinden daha çok seviyor ve sevmeye devam edecekti. BU YAZININ YORUMUNU SİZE BIRAKIYORUM
YORUMLAR
bu öyle özel bir bağ ki anne ve çocuk arasında.../
ya da dal ile yaprak...
ya da et ile tırnak...ya da insan ve gölgesi...kalp düğümü atılır her bebek için annenin kalbine...her çocuk o yüzden ayırdeder annesini daha yeni doğduğunda bile...onun kokusunu alınca susar..onun kucağında huzur bulur...
tabii olumsuz örnekler de vardır...hem annelik yapmayan kadın , hem nankör çocuk örnekleri bulabiliriz.arasak ...ama aramayalım bence..o meleksi bağı anımsayalım...hayata umutla bakalım hadi...
ah evlat sevgisi
evlat ne olursa olsun annesi tarafından çok sevilir
ana evladına hiç bir zaman kıyamaz işte güzel kadında hem gözünü vermiş ve halada daha çok seviyor
ya evlatlar bu kadar sevgiye karşılık verebiliyormu ki hayır çünkü onlarda kendi evlatlarını seveceklerdir
hiç bir zaman geriye bakılmayacaktır
güzel anlatımdı saygılar