YAŞAMI ANLAMLANDIRAN "ÜÇ HARF" ÜZERİNE
Yaratıldıysa insan, içinde doğadaki tüm değerleri barındırmalı. Doğa nefret eder,kucak açar,sever,sayar,kızar,küser… Ama en çok aşık olur. Doğa insana, insan doğaya,insan insana aşıktır tüm evrende. Bu yüzden en çok “aşk” olmalı insanın hamurunda,en çok “aşk”a sahip olmalı insan. Zaten hepimizin başlangıcı tutkulu bir aşk değil mi? Anne babamızın aşkı yok mu kanımızda? Boşuna mı her üç cümlemizden birinin “aşk”a bağlanması? Evren varsa insan,insan varsa aşk,aşk varsa gerçek anlamda hayat vardır,aşk yaşamdır.
Aşka tek pencereden bakanları anlamaya çalışmamalı insan. Aşk deyince akla yalnızca kadın-erkek ilişkileri gelmemeli. “Kadınla erkek arasındaki aşk,aşk değildir.” demiyorum ancak aşk sadece bu değil. Koca bir birikintidir insan,bir taş atılır suya,adı aşktır. Oluşturduğu her bir halka aşkın farklı halleridir. Kimine göre ilk halkadaki aşk,kimine göre son halkadadır. Herkes anlatır aşkı ama kolay kolay anlamaz kimse. Ne konuşan bilir dinleyenin içini,ne dinleyen görür konuşandaki derdi. Herkesin aşkı kendine özeldir,her aşk bir insandır,her insan farklıdır. “Aşk” tek bir tanım değildir.
“Aşk”ı arıyorsa insan,soruşturmalı. Yolda kimi görüyorsa ondan dinlemeli aşkı. Örneğin inançlı birine sormalı. İnanan insan dinine aşıktır,inandığına aşıktır,”beni yaratan” dediği Yaradan’a aşıktır. Aşık olmasa getirir miydi dinin gereklerini yerine? Ağlar mıydı duyduğu her hadiste,ilahide? Aşık olmasa içine işlemezdi uykusuz gecelerine konuk olan sabah ezanı. Eşinden daha çok aşıktır dinine belki de. Çünkü kalıcı aşka ulaşmak için geçici aşkı tatmak gerektiğine inanır. Eşi geçici aşkıdır,kalıcı olan inandığıdır. Bunun için kimse yargılayamaz onu,kimse dil süremez aşkına. Dil sürülürse eğer incinir,kabuğuna çekilir. Dil sürüldü diye içine çekilip şiirler yazmadı mı Mevlana? Aradığını bulmuşken,aşkı yakalamışken öldürülmedi mi Tebrizli Şems? Aşk değil miydi onlarınki? Aşktı elbette. Aşka tek pencereden bakanların göremeyecekleri bir aşktı üstelik. Suya atılan taşın yarattığı halkalardan biridir “ilahi aşk”,”inandığına aşk”. Sorgulanamaz,nedeni bilinemez tıpkı diğer aşklarda olduğu gibi. Ama her aşk gibi anlam katar hayatına aşık olanın. En kıymetlisidir yaşayanın.
“Aşk”ı yolda el ele gördüğü ilk çifte de sormalı insan. Ancak sormadan önce bir bakmalı yüzlerine. Yüzlerindeki gülümseme,ışık anlatır aslında aradığının bir kısmını. Sorsa delikanlıya “Kimdir evrenin en güzeli?” diye,tereddüt etmeden elini sımsıkı kavradığı aşkını gösterir,yaşadığı gerçek bir aşksa eğer. İnsanlar en çok bu halkasını tanır aşkın,en çok bu halkayı konuşurlar,en çok bu halkayı kirletirler… Heyecanlandırırsa biri,hemen “Aşık oldum!” derler. “Nereden anladın?” diye sorduğunuzda verecekleri cevap genelde aynıdır. “İçimde kelebekler var sanki,heyecanlıyım,mutluyum…” Aşkının kıymeti cevabında gizlidir aşık olduğunu sanan insanın. Aşkı anlatırken kelebeklerden bahsetmek de neyin nesi? Ömrü en kısa canlılardan değil midir kelebek? Aşkına kelebek dersen hakaret etmiş olmaz mısın? Bence kelebeklerin yeri yok aşkta. Olsa olsa aşkın içindeki nefrettir kelebek. Aşk affeder,unutur,nefreti çabuk tükenir. Ama kendisi asla çabuk tükenmez. Farklı cinsiyetten iki insan arasındaki aşk sadece bir halkasıdır aşkın ancak en çok can yakanıdır. Çünkü iki taraf da canlıdır,gözünün gördüğü,kulağının duyduğudur. Bu yönüyle ayrılır ilahi aşktan,vatan aşkından bu halka. En kirletilmişi,en yıpratılmışı,en yorulmuşudur halkaların. Ama her şeye rağmen hayata anlam katan,insanın sonun bile bile “bunu yaşamalıyım” dediği pek değerli aşktır bu aşk. Hem aşığa hem aşık olunana anlam katar. Dağ deldirir,çöl aştırır,öldürür,yaşatır. Hayatın en içindeki aşktır.
Aşkı kaybetmişlere de sormalı insan. Bir şehit cenazesine katılmalı. Ama sormamalı bu sefer. Konuşacak,anlatacak gücü yoktur “kocam” diye bayrak örtülü tabuta sarılan kadının. Peki kimdir onun aşkı artık? Sarıldığı tabut mu,içinde yatan kocası mı,üzerinde sarılı bayrak mı? İnsan kendine yakın olana aşık olur en çok,o kadının da kocasından sonra en yakını bayrağıdır. Ülkesi,bayrağı kocası gibidir artık. Bu yüzden vatan aşığıdır,bayrak aşığıdır. Aşkını vatanına feda edip yine de vatanına aşık olacak kadar fedakar bir aşıktır! “Vatana aşk”ın kaynağında diğerlerinden farklı “minnet” de vardır. Seni doğuran,barındıran,yaşatan topraklara,bayrağa aşktır,minnettir. En kutsal aşklardandır. İnsana hedefler kazandırır. Vatanını seven,kendini sever. Vatanına aşık olan,milletine aşık olur. “Vatana aşk” da diğer aşklar gibi anlam katandır.
“Aşkı buldum.” diyen,kalbi küçük olandır. Kalbi büyük olan aşka doymaz. Ferhat doymadı,Mevlana doymadı,Mustafa Kemal Atatürk doymadı. Aşık Maşuk’a hiçbir zaman doymadı. Aşk aranmalı,sorulmalı ancak aşka karışılmamalı. Her insan farklı yaşar,farklı aşık olur. Başkasının aşkı kendininki gibi değil diye yargılamamalı,incitmemeli aşkı insan. Bulamıyorsan aradığın aşkı,dönüp kendine bak. “Aşk”ın çocuğusun,”aşk”la yoğruldun. İçine atılan taşın yarattığı halkalardan birini göreceksin mutlaka,ama şimdi ama sonra… Aşk yorulmaz,aşık yorulmaz. Aşk için yaşama,ama yaşamın için aşkı ara. Çünkü aşk ihtiyaçtır,anlam katandır!
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.