KÖYLER OLMASAYDI
Ülkeler incelendiğinde kırsal kesimde yer alan yerleşim yerleri köy,mezra olarak isimlendirilmektedir. Coğrafyanın idari taksiminde ve yönetiminde bir sistem bulunmaktadır. En küçük yerleşim yerleri olan ve idari olarak muhtarlık olarak adlandırılan köyler,sosyo-kültürel ve sosyo- ekonomik olarak pek çok incelemeye ve araştırmaya konu olmuş bilim adamları ve öncelikle halk bilimciler kırsal yerleşim alanları olan köyleri çalışma alanı olarak öncelikle ele almışlardır.
Karışmamış,kaynaşmış,bozulmamış ve özgün değerleri bünyesinde barındıran köyler, tarihi ve geleneksel kültür değerlerinin gelin sandığı gibidirler.
Konukseverlik,imece-yardımlaşma,üretim, tarım,hayvancılık ,paylaşma ve beslenme kaynakları tümüyle kırsal alanda harmanlanmakta ve kentlerde pazarlanmaktadır.
Bir elin nesi var iki elin sesi var halk deyişinin en güzel uygulandığı alanlar olan köyler olmasaydı acaba insanlar nelerle karşılaşırlardı ? sorusunu sorduğumuzda köylerin önemi,önceliği ve değeri daha iyi ortaya çıkacaktır.
Kırsal kesimi, insanı ve doğasıyla , tarihi ve kültürel değerleriyle,retim kaynaklarıyla,alt ve üst yapısıyla korumak,geliştirmek,desteklemek,tanımak ve tanıtmak durumundayız.
Bir Uygur atasözünün dediği gibi: “Yer çiftçinin canıdır.”
Halk sözlerimin pek çoğun, toprak,su ve insan ilişkisini anlatır.
“Bağda izin olsun,üzüm yemeye yüzün olsun.”
“Bakarsan bağ, b akmazsan dağ olur.”
Köylerin yarattığı halk ozanları- âşıklar , bu gerçekleri en güzel şekilde dile getirirler:
Ozan Hasan Kaplan “Yüreğim” şiirinde şunları yazmakta:
“Kızılırmak gibi çağlayıp coştum
Ruhsati’yle yayla’larda dolaştım
Mecnun’un ardında dağları aştım
Leyla Leyla diye çölde yüreğim.”
Ozan Coşkun Gönüllü bir şiirinde iki dizede , Anadolu insanının kalbini anlatmakta
“Tüm Anadolu’nun eri, kadını
Kalbe yazmış Yunus Emre adını…”
Köy odaları,köy meydanları, bağ ve bahçelerdeki ağaç gölgeleri,çay kenarları,bağlar e bostanlar,bağ bozumları,koç katımları, nevrûz kutlamaları,hıdrellez,bayramlar ve hasat günleri köylerimizin kültür tarihinde zirveye çıkan önemli günler,olaylar ve anla olmakta.
Her köyün bir yerleşim tarihi ve yıllara yayılan kültür değerleri vardır. Köy odalarında,bahçelere ,bağlarda, yollarda,dağlarda,ormanlarda,mezarlarda,düğünlerde derneklerde olup bitenleri araştırmak için ömürler yetmez. Kitaplara sığmaz…
Köy sözü ile eğitim anıldığı zaman ,köylere eğitim ışığını olaştıran ve köy kalkınmasının dinamiklerini oluşturan KÖY ENSTİTÜLERİ akla gelmekte. Ne yazık ki bu eşsiz eğitim kurumlarını bilerek ve isteyerek çeşitli dümenlerle ortadan kaldırdılar ve köylünün bilime,sağlığa,üretime,kalkınmaya ve çağı yakalamaya giden gemisini karaya sapladılar…
“Orda bir köy uzakta,o köy bizim köyümüzdür” diyen şair, “Sakın Kesme “ şiiriyle ağaçlar,orman ve köy ilişkisini en güzel bir şekilde anlatan şair unutulmadı. Yorgun çiftçi,yorgun toprak,durgunlaşan ve giderek yok olmaya başlayan yer altı su kaynakları yeni köy romanlarına,öykülerine ve şiirlerine konu olacak durumda.
Bir an için köyler olmasa diye düşünmek bile yeterli bence.İşte o zaman devletin köylere olan borcu ve sorumluluğu ortaya çıkacaktır. Selam olsun köylere ,köylümüze
Kültürümüzde su ,ateş ve toprak kültü temel öğeler olarak boşuna çıkmamıştır.
YAHYA AKSOY
YORUMLAR
sayın Yahya AKSOY,
Köyler olmasaydı, köylü olmazdı, köylü olmazsa gida maddeleri yetişmezdi, ülkede gıda maddesi yetişmediği için dışarıdan alırdık, elin eline bakardık. Tıpkı bugün olduğu gibi.
Bize okullarda, Dünya'da kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olduğumuz öğretilmişti. Şimdi, buğdayı, domatesi ve hayvanı dışarıdan ithal eder olduk.
Büyük Atatürk boşuna dememiş "Köylü Milletin efendisidir" diye.
Bugün dünyada her ne üretiliyorsa, ham maddesi topraktan elde edilmektedir.
Bugünün ileri sanaii devletleri, zenginliklerini tarım ile elde etmişlerdir.
Ancak, sözkonusu fakir ülkeler olunca, siz üretmeyin biz size veririz politikaları geçerli olmuştur.Sömürü bunu gerektirmektedir.
24 ocak 1980 ekonomik kararları ile, küresel ekonomiye eklemlenme gayretleri artmış ve Türkiye'de tarım ve hayvancılık öksüz ve sahipsiz bırakılmıştır. Bu sahipsizliğin sonuçlarını bugün daha iyi görmekteyiz.
Köylüyü kalkındırmanın ve üretimi arttırarak zenginleşmenin ilk adımı olan" KÖY ENSTİTÜTÜLERİ"nin kaldırılmasının içinde, yabancıların kalkınmamızı istememeleri yatmakta olup, bizim politikacılarımız da buna maalesef alet olmuşlardır. Bu konu ile ilgili siz gayet güzel özet yapmışınız.
Yazınızı beğenerek okudum. Tebrik eder, saygılarımı sunarım.
ipekyolu
ilginize ve çok dğerli yorumunuzla sağladığınız katkıya çok teşekkür ederim.
Selamlar, başaılar.