Yalanlar Denizi
Yalanlar Denizi’nde
İnsan kendini kandırmaya mahkûmdur. Dünya yalanlarla dolu bir kandırmaca denizi… O denizde nereye yüzersen yüz değişmeyen tek şey vardır: Yalan!
Bu koca denizi oluşturan damlacıklar yalandan ibaret olunca dün baktığın karede bugün de aynı şeyleri gördüğünü zannedersin; ama aslında çok şey değişmiştir. Dün gördüğün dalganın yerini bir başka dalga, dün gördüğün balığın yerini bir başka balık almıştır. Ya da farklı yerlere baktığını, farklı yerlerde yüzdüğünü zannedersin. Ama bilemezsin ki yanındaki dalganın buraya kadar akıntıyla gelen dünkü dalga olduğunu. Bu durumda hissettiklerin, düşündüklerin hep bir değişme içerisindedir; hepsi koca bir yalandır. Yalan denizinin buzullarıdır onlar. Sürekli eriyip eriyip yeniden oluşan, sürekli şekli değişen bir yalan kütlesi. Ama aslında daha tutucu, daha kararlı, daha katıdırlar!
Dün “Unuttum!” dersin, unuttuğunu sanarsın, bugün hatırına gelir “Of” çekersin.
Dün “O” evrenin değişmez yasalarındandır senin için, onsuzluk ölümdür. Bugün ise “Onsuzsundur” ve aksine ölmemişsindir.
Dün “O” bir şarkı bir bestedir senin için; bugün ise yalnızca bir gürültü.
Dün “O” vardı senin hayatında ama bugün yok.
Dün vardı senin hayatında ama artık dün de yok, bugün var! Yarın bugün de olmayacak!
E o zaman? Sen aynı sen! Her şey tıkırında! Değişen ne peki? Evet! Hislerin ve muhatapların… İkisi de koca yalan denizinde birer su birikintisi.
Bu su birikintisinde kıyıya vuranlardan değil, kıyıya çıkanlardan olmak dileğiyle…
İbrahim Toprak
10.03.11