- 922 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Sürgün Sevda
Mülteci yüreğimin ıssız akan sularında sürgün sevdaları yazıyorum. Kâğıttan gemileri yüzdürürken bir katrenle derinliklerde yok oluyorum. Sağanak sevdalarda ıslandıkça senin sıcak nefesini arıyorum. Suya kapılıp ızdırap yokuşlarından yuvarlanırken her bir taşa çarpılışımda terk edilmişliğin acısını yaşıyorum. Etrafımı saran balçığa geçmişimi gömüyorum. Üstünü örtsün diye…
Kasvetli bir boşluk içerisindeyim. Böyle zamanlarda ölmek yaşamaktan daha kolay geliyor. Yaşam bir çavlan gibi akarken ben boşluklarda yuvarlanıyorum. Çalıntı öpücükler, yerinden kopan bir kayanın heyelanını başlatıyor. Gök yüzü hareketsiz, güvensizlik içinde yalpalarken şehrin kalabalık sessizliğinde kayboluyorum. Hüzün yıldırım çarpmasıyla geliyor.
Martı çığlıklarında figanım yankılanıyor. Çakıl taşlarının seslerinde sensizliğin namelerini duyuyorum. Yürek sesim tempo tutarken ruhumun derinliklerindeki özlemine çölde ki serap misali sana koşuyorum. Zamanı yudumlarken yanağımdaki damlalar dudağımdaki yalnızlık ıslığına eşlik ediyor. Bedenimin her bir parçası geçmişten alıntılara sarılıp boğazımdaki kuruyan sözcükleri dudaklarımdaki aşk-ı mateminle yutuyorum. Yüreğime çizdiğim görüntünde duaya duruyor, her kelam ışık damlacıkları gibi semaya karışıyor…
Ölümün beyaz yüzünde açan çöl çiçeği gibi hiç kimse olup, her şeye sıfır noktasından başlayıp orada kalmak istiyorum. Sessiz gecede gümüş gibi parlayan anıların üzerine ölü toprağı serpmek istiyorum. Hiçbir yerden gelip, hiçbir hedefe odaklanmadan, gölgeli gözlerde kaybolmak istiyorum. Hareketsiz gölgeler gibi peşimi bırakmayan hüzünlerden kurtulmak için…
İleri akan zaman içinde değilim. Havada donup kalmış bir kelebek ya da kuru yaprak gibi hareketten yoksun bekliyorum. Zamanım ileriye kapalı, yalnız geriye uzantıları sayıyorum. Gerçek zaman yüreğimdeki ve düşlerimizdeki mavi/.mor zamanı. Kokular, özlemler, sessizliğe dokunuş, uzak yerleri ve yaşanılanları düşleyerek içleniyorum. Yokluğun o kadar benliğimi dolduruyor ki varlığın elle tutulur hale geliyor.
Yüreğimdeki cam kırıklarını toplayıp açılan yaraları gözyaşı tuzumla dağlıyorum. Ruhum bedenimi terk etmeden önce ay ışığı ile yıkıyorum,
23.06.2011
Saat: 01.30
Fatma AVCI
YORUMLAR
yine yürek derinliklerinde makes bulan satırlardı...
tebriklerimi bırakıyorum değerli kalem...saygımla