yol-3-
Bu yol bitmeyecek
Adam bu gece her şeyin bitebileceğine inanmıştı. Hız tutkunları gibi sürmüştü arabayı günlerce. Fakat şimdi şu toprak yolun ortasında sırıtan, aptal, tombul bir ay’la muhabbet ediyordu.
Bu yol bittiğinde ben de biteceğim.
Son’u yaşamaya kararlı bir adam için şanslı bir yoldu burası. Çünkü ‘’son’’ – bu son yeni bir başlangıcı olmayan bir son’du-bu kez bütün insafsızlığıyla yakıp yıkabilir onu. Belki de görünmeyen bir pusula şaşırtıyor otomobili. Bir melek acıyor şu mor halkalı gözlere. Belki biraz daha zaman kazansa vaz geçeçcek. Kim bilir?
Kollarım öyle halsiz ki. Dinlenmeliyim. Yok! Zamanım yok! Fakat kıpırdamıyor parmaklarım, isyan ediyorlar; günlerce direksiyon salladıktan sonra onlardan ne bekliyebilirim. Tamam dinlenin biraz.
Adam, mehtabın büyüsüyle midir nedir, bir aydır ilk kez huzura benzer bir hisle yaslandı arkasına. Gece turuncu bir şalla sarıp sarmalamıştı sanki onu. Bir bebek gibi mışıl mışıl uyumak istiyordu. Gözleri ağırlaştı. Fakat uykusu gelmiyordu bir türlü. Bedeni uyku alışkanlığını yitirmişti onca zamandır.
Olsun, uyumasam da olur. Hem, tek başıma bir dağ başında uyumak tehlikeli olabilir. O karaltı neydi? Bir geyik miydi? Belki de hayaldi? Geyikler nasıl yaşarlar? Bir aileleri var mıdır? Belgesel seyretmeyi sevseydim, şimdi birkaç fikrim olurdu bu konuda. Bazıları belgesel seyretmeyi büyük marifet sanır. Etobur bir vahşinin ahu gözlü ceylancıkları iştahla yemelerini nasıl seyrederler? Bir arkadaşım, aslanın ceylanı canlı canlı ( sanki aslanlar et pişirmeyi bilirlermiş gibi.) yediği sahnede acıktığını söylemişti. Ama evde ceylancık gibi leziz bir et olmadığı için yiyememiş. Aç aç yatmış zavallı.
Adam asıl derdini unutmuş muydu? Kesinlikle hayır. Keşke bu mümkün olsaydı. Zihnini serbest bırakmıştı: Dilediğini düşün, seni yönetmeye gücüm yok şu an. Bir kadın da, yavru bir ceylancığın katledildiği o sahnede iştahlanır mıydı acaba? Neden olmasın? Kadın olmak şefkatli olmak için yeterli midir? İnsan olma kriterinde cinsiyet ne kadar belirleyici? Kadınlar karmaşık, biz erkekler ; geyikler ve aslanlara benziyoruz, daha yalınız. Botoks yaptıran kadınlar mesela, hepsi o tek tip yüz ifadesiyle dolaşmaktan nasıl rahatsız olmazlar, anlayamıyorum. Mongolllar gibi aynı bakış , aynı gülümseme…oysa her bir kırışığın o yüze kattığı bir anlam vardır. İzlerin ve dolayısıyla anlamın da silindiği bir surat nasıl güzel olabilir?
Hey! Abi uyan. Adama yol ortasında uyumuş. Hasta besbelli.
Kızıl saçlı , çilli yüzlü delikanlı çekine çekine dokunuyor arabanın içinde uyuyan adama. Tekrar tektrar ünlüyor; uyan, diye. Ama boşuna … yoksa ölü mü? Olur mu canım, nefes alıyor işte, hafiften de horluyor .
Güneş! Her derde deva değil mi? Dışardan bakan birisi, yorgun bir adamın mışıl mışıl uyuduğunu görür sadece. Çünkü güneş ışığında yaşam, inatla doğal mecrasına doğru yol alır.
Delikanlı, atlı arabasını biraz bekletecek adam uyanana kadar.
….
….yine de devam edebilir.
YORUMLAR
Yolun kaçırdığım bölümlerini de okudum sevgili dostum. Senin öykü tadın hiç değişmiyor, hiç...
Teşekkür ediyorum.
Sevgiler.
müget
Devam etsin kamaştırmaya gözlerimizi. Dinlendirici ve ruh tazeleyici bir havası var. Büyüsü bozulmasın diye açamıyorum gözlerimi. Kuşatıldım yarattığınız evren tarafından öyle ki içinde bulunduğum dünya yabancı. Çok güzeldi yine...