İDA’NIN GÜLEÇ ŞAİRİ AHMET UYSAL “SON ADRESİ” NE TAŞINDI!
Ahmet Uysal adı şiirle özdeşleşir; ama o hep İda’nın tutkulu şairi olarak anılır. İdalı aşklara, serüvenlere, sulara, rüzgârlara, ışıklara, aydınlığa adamış gibidir. Ona şiir adam sözü daha çok yakışırdı.. “dı” deyince, söz buruk, hüzünlü, acılı, kederli, kırgın oluyor. Ayrılışa, göçüşe denk düşüyor. Çünkü Ahmet Uysal da bu dünyadaki adresinden ayrıldı, şairin son adresine gitti; şiirlerini, masallarını, öykülerini, romanlarını… ve kahkahalarını, rakısını, güleç yüzünü bırakarak dostlarına, sevdiklerine.
Şimdi Zeus Altarında, Troya’da, İda’nın söylence rüzgârlarında, Sutüven çağlayanında, zambaklar arasında onun şiirleri dolaşıp durmaktadır diyor içimdeki ses…Küçükuyu, Altınoluk, Edremit Körfezi’nin ezgili, söylenceli, şiirli kıyılarında, İda ülkesinde…
Daha 2008 yılında Eylül Ebruları kitaplaşmadan şiir dosyası olarak Ergin Günçe ödülünü aldığında, kendini veda’ya hazırlamış gibidir. “Ayrılık zamanıdır ey dostlar, izninizle, / Güzellikler içinde ayrılalım sevdiklerimden.” derken, ayrılmanın deneme seferine çıkmış gibi duygular çağrıştırıyordu sanki. “çok önemli değil ama olsun, / ara sıra göz atın kumsaldaki izime.” Sonu şöyle geliyordu Veda şiirinin: “kırmayın bu şairi n’olur, şimdiden / öpüşelim, sıcaklığınız kalsın yüzümde.” Yüzü sevdiği dostlarının, şairlerinin sıcaklığıyla gitmiş olmalı. Kalanlar da onun güleç yüzünü, dostluğunu, sıcaklığını, içtenliğini,sevecenliğini unutmayacaklardır elbette.
Ahmet Uysal’ın yaşamdan kopuşuna inanmak, boşluğuna alışmak kolay değil. Daha yeni kaleme almış gibiyim Eylül Ebruları kitabıyla ilgili yazdıklarımı. Şu sözleri yeni yazmış gibiyim dergiye (Şehir, sayı 48 Ağustos 2009) .“ Uysal’ın Veda şiirini okurken bir ürperti, bir hüzün sardı içimi. Sanki bir yerlerden ayrılır, uzun kopuşlara hazırlanır gibi sesler duydum. (…) Burada daha dost seslenişle Ahmet Abi’ye dur bakalım demek istiyorum. Daha yazacak, anlatacak, söylenecek çok sözü, şiiri varken, bu erken veda niye? Ne biz bırakırız seni, ne sevenlerin, ne şiirler…”
Son buluşmamız, görüşmemiz Altınoluk Şiir Günleri’nin 9 – 10 Nisan 2011 tarihlerine denk gelmişti. Mine Ömer, Mehmet Sadık Kırımlı, Ahmet Günbaş’la İzmir’den otobüsle Altınoluk’a güzel bir yolculukla vardığımızda Ahmet Abi karşılamıştı bizi; yüzü güleç, gözleri dost, yüreği sıcak… Bülent Güldal, Ahmet Uysal, Mahzun Doğan, M. Hıfzı Aksoy’la şiirin İda şenliğini paylaşmıştık birlikte. Toplasak iki gündüz bir gece; ama dolu dolu yaşanmış kısa, ama dostluğu uzun… Altınoluk garajından bizi uğurlarken, onunla son görüşmememiz, son kucaklaşmamız olduğunu akla getirebilir miydik hiç? Bir başka şiirli buluşma için dilekler sunmuştuk birbirimize.
Onunla ve başka şair dostlarla sanırım Küçükkuyu’da, Altınoluk’ta üç kez biararaya geldik. Her buluşmamızdan anılarla ve fotoğraflarla döndük. Şimdi de bir fotoğraf var önümde. Ahmet Uysal’ın kamerasından bize kalan. O fotoğrafın içindekileri 31 Ağustos 2009’da Ahmet Uysal “İda Fotoğrafı” şiirinde buluşturmuş. Paylaşalım istiyorum burada da:
İda Narlı fidanlığında
Bir fotoğraf,
Kış güneşi vuruyor alnacımıza.
Halay başı Halim Yazıcı
Oğuz Tümbaş hemen yanında,
Kemal Özer ve Başaran,
Güzel şairimiz Ayten Mutlu’yla
Sıcacık yan yana.
Az daha inelim
Dağın yamacına:
Bülent Güldal, Hüseyin Cahit,
Burhan Günel ve ben:
Akıp gidiyoruz bir ırmağın içinden!
Evet sevgili dostlar, “akıp gidiyoruz bir ırmağın içinden” hızla… Fotoğraftakiler eksiliyor birer ikişer. Yalnızlaşıyoruz!
Merak edenler için Ahmet Uysal’ın yaşamından kısa bir kesiti de buraya aktarmak istiyorum:
1938 yılında Balıkesir’de doğdu. Savaştepe İlköğretmen Okulu’nu, Gazi Eğitim Enstitüsü Eğitim Bölümü’nü bitirdi. İlkokul, lise, eğitim enstitüsü öğretmeni olarak çalıştı. İlköğretim müfettişliğinden emekli oldu.
Edebiyat dünyasına şiirle giren Uysal, ilk ürünlerini Şairler Yaprağı, Demet, İmece, Çaltı, Türk Sanatı, Varlık gibi dergilerde yayımladı. Daha sonra Cumhuriyet, Politika, Akşam, Yeni Halkçı gibi gazetelerde ve Yeni Toplum, Yeni Dönem, Dönemeç, Türk Dili, Sesimiz, Oluşum, Türkiye Yazıları gibi dergilerde eğitim, edebiyat ve çocuk kitapları üzerine yazılar yazdı. Yaklaşım (Balıkesir), Düşlem (Bursa) adlı dergilerin kurucuları arasında yer aldı.
1975 yılından sonra çocuk edebiyatına yöneldi. Çocuklara Öykü (Bursa 1975, 4 sayı) adlı bir dergi çıkardı. Çocuklar için pek çok masal, öykü şiir ve roman yazdı. Kitaplarından bazılarının adları şöyledir : Alaca Baykuş (öykü), Çöpçü Martı (öykü), Keloğlan’ın Diliyle (masal), Yaban Kedisi (öykü), Çöp Toplama Yarışı (öykü), Anası Bulut Babası Yağmur (roman), Mağara Gölünde Serüven (öykü), Ayda Yaz Uykusu (bilimkurgu roman), Keloğlan’ın Düşü (masal)... Yaban Kedisi adlı kitap, Almanya’da Türkçe/Almanca olarak iki dilde basıldı (1989). Şiir dalında Ceyhun Atuf Kansu (1998), Yunus Nadi (1999), Ergin Günçe (2008) şiir ödüllerini aldı.
3 Temmuz 2011 tarihinde Altınoluk’ta (Balıkesir) yaşama veda etti.
Güle güle Ahmet Abi. Yerin ışıklar, aydınlıklar ve şiirlerle dolsun.
OĞUZ TÜMBAŞ
İZMİR 06.07.2011
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.