- 417 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Seyahate mi çıkıyorsunuz tatile mi gidiyorsunuz
Seyahate mi çıkıyorsunuz tatile mi gidiyorsunuz
Seyahate mi çıkıyorsunuz, tatile mi gidiyorsunuz sorusu ilk bakışta aynı manayı ifade ediyormuş gibi gelebilir. Ancak detaylı düşünüldüğünde seyahat ayrıdır, tatil ayrıdır. İslam’da seyahat, gezme ve görmeye yer varken, tatillere, sırf dinlenme maksatlı boş boş oturmalara ve maksatsız gezilere yer yoktur.
İslam’da seyahat, gezme-görme emredilmiştir. Bu hususa ilişkin olarak buraya iki adet ayet yazmakla iktifa edelim. İşte buna ilişkin iki ayet-i kerime: “De ki: Yeryüzünde gezin de Allah’ın mahlûkatı ilk önce nasıl yarattığını görün. Sonra Allah onları ikinci bir inşa ile tekrar yaratır. Çünkü Allah’ın gücü herşeye yeter.” (Ankebût, 20. Ayet) “De ki: “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın. Onların çoğu Allah’a ortak koşan kimselerdi.” (Rum Suresi, 42. Ayet) Bu ayetlerin yanında, hepimizde bilmekteyiz ki; “seyahat edin, sıhhat bulun” şeklinde Hadis-i Şerif vardır. Öyleyse, seyahat ve gezme-görme İslam’da emredilmiştir. Ancak, İslam’da tatil anlayışı yoktur.
İslam’da çalışma ile dinlenme iç içe tam bir bütün olarak görmektedir. İşte İnşirah Suresi’nde buna ilişkin o ayetler: “(Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şânını yükseltmedik mi? Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.” Bu ayette Yüce Rabbimiz (cc) şöyle emrediyor: “Bir işi bitirdiğinde, diğerine başla.” Bu ayetten neyi anlıyoruz? Şunu anlıyoruz; “bir işi bitirdiğinde sakın uyuşukluk gösterme, boş durma ve tekrar çalış.” Surenin içerisindeki iki ayette tekrarlanarak “şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır” buyrulmaktadır ki, buradan da şunu anlıyoruz; “çalışmanın içerisinde zaten dinlenme vardır, kolaylık vardır.” Bu durumda Müslüman çalışırken zaten dinlenir ve huzur bulur. Müslüman güçlüğün içerisinde rahatı ve huzuru bulur. Müslüman yoğunluğun ve yorgunluğun içinde bile dinçliği bulur. Öyleyse, uzun uzun dinlenmeye ve tatile ihtiyaç kalır mı? Elbette kalmaz.
Şimdi bazıları dinlenmenin illa da gerekli olduğunu iddia edebilirler. Bunu iddia edenlere şunu söyleyebiliriz. Allah-û Teala Hazretleri, geceyi ve uykuyu zaten bu maksatla halketmiştir. “Bu husustaki ayetlerden birkaçını hatırlamak gerekirse; “O, geceyi size bir örtü, uykuyu istirahat zamanı ve gündüzü de hareket ve çalışma vakti yapandır” (Furkan Suresi, Ayet 47), “O, karanlığı yarıp sabahı çıkarandır. Geceyi dinlenme zamanı, güneşi ve ayı da ince birer hesap ölçüsü kıldı. Bütün bunlar mutlak güç sahibinin, hakkıyla bilenin takdiridir.” (En’am Suresi, Ayet 96) Evet, geceler insanlar için, hatta hayvanlar için de bir dinlenme vaktidir. Geceler gerçekten de bir rahmettir. Gelin tefekkür edelim; “hiç gece olmasaydı ve hep gündüz olsaydı, nasıl dinlenecektik?” Gerçek şu ki, “gece ve uyku” çok önemli bir nimettir. Bu nimetin farkına, geceleri uykusunu kaybeden hastalar ve psikolojik sorunlu kişiler daha çok varıyor.
Halen bu sözlerimden sonra illa da tatil, illa da dinlenme diyen Müslüman Kardeşlerime, “Sevgili Peygamber Efendimiz (sav)in ve Sahabelerin hayatında hiç tatil yapıp yapmadıklarını” sormak istiyorum. Bunu bir düşünsünler bakalım. Ben hiçbir kaynakta, ne hadis kitaplarında, ne siyer kitaplarında buna ilişkin bir kayda, yani Peygamberimizin ve Sahabelerinin, bulunduğu iş ve çalışma ortamından uzaklaşıp da kısa bir müddet dahi olsa tatil yaptıklarına dair bir kayda rastlamadım. Bu hususta bir kayda rastlamadığım gibi hiçbir yerde de duymadım. Böyle bir durum olsaydı elbette kaydını görür ya da duyardık. Bu son ölçüt bile bize başlı başına bir fikir vermeye yeter.
Yukarıda açıkladığım bu birkaç tefekkürden sonra, “İslam’da tatil anlayışının olmadığını” açık ve net bir şekilde ifade edebiliriz. Tatil yok, ancak seyahat var, gezme, görme ve ibret alma var. Bunun için de dağları, dereleri, yaylaları gezmek, eski tarihi mekânları dolaşmak ve camii gibi ihtişamlı eserleri bizzat yerinde görmek elbette fayda sağlayacaktır.
Şimdi bu kadar sözden sonra, “ben iş ortamından ve her zamanki bulunduğum mekânlardan kısa süreli ayrılmaları, bir tatil yerinde boş boş oturmayı sağılığım ve huzurum için, zihnimin açılması için faydalı görüyorum” diyenler elbet olacaktır. Bu sözü söyleyenlere de ben şunu söylüyorum: “Dinlendiğinizi sanıyorsunuz, esasında dinlenmiyorsunuz. Birazcık iş ortamından kaçıyorsunuz ya da kaçtığınızı sanıyorsunuz, kaçtığınız o günlerde dahi aklınız fikriniz işinizde oluyor. Hepsi bu kadar.”
Yazımın sonunda, “seyahat’e evet, tatil’e hayır” diyorum. Çünkü, “gezme-görme, tefekkür etme, öğrenme ve ibret alma maksadıyla yapılan seyahatler insana huzur veriyor, bunun dışındaki tatiller, daha açıkçası, bol eğlenceli, bol yemekli ve bol gürültülü yerlerde geçirilen zamanlar ise görünüşte dinlenme gibi görülse de, esasta insana sıkıntı ve huzursuzluk veriyor.”
Sözümü, “seyahate, gezme-görmeye, ibret almaya, tefekküre evet, bol eğlenceli, bol gürültülü, bol yemekli manasız tatillere hayır” diyerek bitiyorum.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.