Hatalarımı düzelten kimse uşağım bile olsa efendim olur. -- goethe
sadikozen
sadikozen
@sadikozen
VİP ÜYE

TÜRBAN ÇIKMAZI

30 Kasım 2007 Cuma
Yorum

TÜRBAN ÇIKMAZI

5

Yorum

0

Beğeni

0,0

Puan

1014

Okunma

TÜRBAN ÇIKMAZI

KOZAN’ DA ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLAMASI

Dr. Sadık Özen


Adana’nın Kozan İlçesi’nde, 24 Nisan Öğretmenler Günü kutlaması için düzenlenen toplantı sırasında istenmeyen bir olumsuzluk yaşanmış bulunuyor. Basında yer alan haberlere göre; daha önce yapılmış kompozisyon yarışmasında birincilik ödülü kazanan İmam-Hatip Lisesi 11.sınıf öğrencisi Tevhide Kütük, başı türbanlı olduğu için, İlçe Kaymakamı ve Garnizon Komutanı’nın müdahaleleri ile sahneden indirilmiş. Konu kamuoyunda büyük tepki yaratmış bulunuyor. Duruma bakılınca, bu tepkinin yaratacağı tartışmanın daha da büyüyeceği sanılıyor. Kim bilir belki de amaç bu tepkilerin oluşturulmasına yönelikti. Çünkü uzun süredir ülkemizde, planlı bir şekilde, yapay gündemlerin yaratıldığı bilinmektedir.

Her şeyden önce, bu olaya son derecede üzüldüğümü belirtmek isterim. Türk Ulusu için önemli bir günde bu tür olumsuzluklar yaşanmamalıydı. Yaşanan olay, küçümsenmemesi gereken bir önemdedir. Henüz 17-18 yaşında, bütün kötülüklerden uzak, tertemiz duygulara sahip olduğu düşünülen bir kız öğrencinin uğradığı durum kabul edilemez bir niteliktedir. Bu kızımız toplum önünde aşağılanmış bir duruma düşürülmüş ve ruhsal hayatında olumsuzlukların gelişebileceği bir durum yaratılmıştır. İşin bu yönüyle, vahim bir olayla karşı karşıya gelinmiştir. Ancak, konunun bu kadar yüzeysel bir görüşle değerlendirilmesi yanlış olur. Yaşanan olay, bütün boyutlarıyla ele alınmak zorundadır. Aksi halde yanlış sonuçlara varılır. Bu olayın perde arkasında olanlar nelerdir? Şimdi bunu irdelemeye çalışalım.

İmam-Hatip Okulları’nda öğrenim yapan kız öğrencilerin kıyafetleri konusunda özel bir hüküm olacağını sanmıyorum. Diğer okullarda olduğu gibi, bu okullarda da, öğrencilerin kıyafetleri için, halen yürürlükte olan T.C Anayasası ve ilgili Yasalar’ın hükümleri geçerlidir. Diğer öğrencilerin kıyafetleri dikkate alındığında, sözü edilen tören sırasında, bu türde örtünmüş başka bir kızımızın olmadığı görülüyor. Esasen, gelenek, görenek ve alışkanlıklarımız içinde bu yaştaki bir kız çocuğu için böyle bir giyim tarzı da uygun değildir (Bana göre) . Bu yüzden yadırganmış ve göze batmıştır. Bu olayın muhatabı kesinlikle bu kızımız değildir. Gösterilen tepkiler de bu öğrenciye gösterilmemiştir. Tepki, bu öğrenciyi, siyasi görüşleri nedeniyle ortaya süren ve bu kızcağızı kobay gibi kullanmaya kalkanlaradır. Tepki; görüntüsü itibariyle çirkin olmakla beraber, ilke bazında ele alındığında, son derecede haklı bir nedene dayandığı anlaşılır.

Sivil Anayasa çığırtkanlıkları ile gündeme getirilmeye çalışılan Cumhuriyet ve Laiklik ilkelerine aykırı bazı yasaların çıkarılmasının söz konusu olduğu bir dönemde, bu olayın bir “Tezgahlama” dan ibaret olabileceği akla gelmektedir. Bu kızcağızın, böyle bir senaryonun aracı olarak kullanılması son derecede çirkin bir eylemdir. Yazık olmuştur kızımıza. Bu olayın yaratılmasına vesile olanlar utanmalıdır.

Nitekim, tezgahı kuranlar hemen harekete geçmişler ve toplumu körüklemeye ve kışkırtmaya başlamışlardır. Çünkü onlara göre, yaşananlar insan hak ve özgürlükleri ile bağdaşmayan bir tutumla, bir genç kızımızın haksızlığa uğraması ve mağdur edilmesidir. Buradan hareketle; hiç vakit geçirilmeden, olumsuzluk ve gerginlik yaratan bir siyasi manevraya geçilmiştir. Sayın Başbakan ve Sayın eşleri, mağdur duruma düşen bu kızımıza karşı büyük bir şefkat ve yakınlık gösterisinde bulunmuşlar ve onu teselli etmeye çalışmışlardır. Bu durum konuyu daha da önemli hale getirmiştir. Böylece son derecede çekiçi bir senaryo yazılımı gerçekleştirilmiş olmaktadır. Sayın Başbakan’ın bu kızımızla yaptığı telefon görüşmesi sırasındaki söylemleri bu görüşü doğrular niteliktedir.

Atatürkçü ve devrimci hiçbir Öğretmen, hiçbir Okul Müdürü ve hiçbir Milli Eğitim Müdürü, ne bu kıyafette öğrenci yetiştirir, ne de bu tür bir olayın gerçekleşmesine fırsat verirler. Çünkü yetiştirilme tarzları ve aldıkları eğitim düzeyi buna izin vermezler. Değerli öğretmenlerimiz arasında bir ayırım yapmak istemiyorum. Bu görüşlerimi ileri sürerken, benim kuşağımdaki öğretmenlerimizi örnek aldığımı söylemeliyim. Bu vesile ile kendi öğretmenlerimi bir kere daha sevgi, saygı ve hasretle anıyor, kendilerine tanrıdan rahmet diliyorum. 62 yıl önce elinden ilkokul diplomamı aldığım Sevgili Öğretmenim Şükriye Hanım’ı sadece Öğretmenler Günü’nde değil, yaşadığım sürece kalbimde yaşatmaya devam edeceğim. O ve arkadaşları, 62 yıl önce bile, ulusumuza böyle acı ve olumsuz şeyler yaşatmadılar. Çünkü onlar sadece Atatürkçü değil, Atatürk’ün bölünmez bir parçası idiler. Öğrencilerini de buna paralel olarak yetiştirdiler.

Öğretmenler Günü, sadece öğretmenler tarafından kutlanmaz. Toplumun bütün kesimleri bu günlere içtenlikle katılırlar. Bu gün, ülkemizin her yerinde törenlerle kutlanır. İl ve İlçelerde, mülki ve askeri erkanın, yapılan toplantılara birlikte katılımı son derecede sevindiricidir. Adana Kozan İlçesi’nde Kaymakam, Belediye Başkanı ve Garnizon Komutanı’nın vatandaşlarımızla birlikte toplantıya katılışları, ulusal birliğimize katkı sağlayan örnek bir davranış olmuştur. İlkelerimize sahip çıkmaları da bu örnek davranışın başka bir ifadesidir.

Öğretmenler gününde, keşke, öğretmenlerimizin içinde bulundukları olumsuzluklar, onların geçim sıkıntısı içinde oluşları ve benzeri konuların dile getirilmesine gerek olmasaydı. Ama ne yazık ki bütün bunlar ülkemizin acı gerçekleri. Övgü dolu söylemlerde bulunulması ve hamasi konuşmaların yapılması yetmiyor. Sorunlar dile getirilerek, çözüm yolları bulunmasına çalışılıyor. Bu günlerin, en önemli yanları bu olsa gerek. Dileriz bir gün, bu tür olumsuzluklardan söz edilmesine gerek kalmaz ve öğretmenlerimiz, hakları olan rahatça bir yaşam ve huzura kavuşurlar.

Son olarak sevgili kızımıza seslenmek istiyorum. Gösterilen tepki sana karşı değildi kızım. Seni politik emellerine araç etmeye çalışanlaraydı. Sakın üzme kendini. Bir gün bu konudaki gerçeği anlayacağına ve öğreneceğine eminim. Sakın hiç kimsenin seni araç olarak kullanmasına izin verme. Sen bir Cumhuriyet çocuğusun. Büyüklerin seni bazı yanlışlardan korumak istediler. Yaşadığın olay sende kırgınlık yaratmasın, tam aksine sana güç kazandırsın ve yolunu aydınlatsın. Daha çok çalış, daha büyük başarılara koş, ailene ve vatanına yararlı bir birey olarak yetişmek hedefin olsun. En içten sevgilerle yanaklarından öpüyor ve kazandığın başarıdan ötürü seni kutluyorum.

Sevgi ve saygılarımla…



Paylaş
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Türban çıkmazı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Türban çıkmazı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
TÜRBAN ÇIKMAZI yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
4Mevsim
4Mevsim, @4mevsim
4.9.2009 06:42:00
Şimdiye kadar yaşayıp gördüklerimiz, bize bu olayın bir organizasyon olmadığını ne yazık ki söyleyemiyor. Bu hususta bir zaman önce şöyle demiştim;

"MESELEYE BİR DE BURADAN BAKMALI

"Siyasi bir simge" olarak değil, "inançları gereği" "türban" takan vatandaşlarıma:

Bu konuda "ısrarcı" olunmadan önce şu iki hususun hatırlanmasında yarar görüyorum:

1- Artık her aklı selîm sahibi insan kabul eder ki; Türkiye Cumhuriyeti'ni zora sokacak, milli birliği dağıtmaya yönelik ne varsa kullanmayı boynuna borç bilen zihniyet, bu durumu da fırsat biliyor ve bu işin peşine düşüyor!

Burada ne şuradan, ne buradan örnekler vererek konuya açıklık getirmeye uğraşacak değilim, ancak samimi bir şekilde inanan ve "TÜRBAN TAKMAM GEREK" diyen insanlara buradan seslenmek istiyorum: Hangi neden vatanın emniyet ve selametinden daha önemli ve hangi günah bu vatanı bölmeye azmetmişlerin fitnelerine alet olmaktan daha ağır olabilir?!!!"

Bakın Hacı Bektaş-ı Velî Hazretleri yüzyıllar öncesinden bize nasıl sesleniyor:

"Fitne zamanında yürüyorsan, durmalısın.

Konuşuyorsan susmalısın.

Ayakta isen oturmalısın."

Şimdi bir daha soruyorum: Bunu "takmazsam" günaha girerim diyorsunuz. Yani "şahsen" günah kazanırım diye düşünüyorsunuz. E, peki bütün bir vatanı kasıp kavuran bir "fitne"ye alet oluyor olmanın günahı ne kadar büyüktür, bunu hiç düşünmüş müydünüz?

2- "İnançlar"ın insan için önemini burada tartışacak değilim. Zira "inanç" insanın "özü" ile ilgili bir iştir! İnsan, şu veya bu şekilde, şuna veya buna "inanabilir"! Bu konuda hürdür! Kimse buna bir kısıtlama getiremez. Ancak ne var ki, bir toplum içinde yaşayan insan "genel kamu menfaatine" yönelik olarak düzenlenmek "zorunda" olan ve "toplumun huzur ve dirliği" açısından kapsayıcı, eşit ve "sınırlayıcı" bir özgürlük anlayışını baştan kabul etmek durumundadır! "Homojen" bir yaşam tarzının hakim olduğu bir "toplumsal yaşayış tarzı" hem demokrasiye hem de insanlığın geçmişten bugüne gösterdiği gelişmeye aykırıdır! Böyle bir "homojenite"den bahsetmek, insanlığın ve insanın tabiatına aykırı bir durumdur!

"Devlet" kendi kanunlarını koyar ve bu kanunları koyarken her ne kadar umuma mal olmuş kimi adet ve alışkanlıkları dikkate alsa da, bu "dikkate alış" hiçbir zaman devletin kuruluş gayelerinin üzerinde olamaz! Bu nedenle dini bayramlar "resmi tatil" olarak ilan edilebilir ama toplumun değişik kesimleri tarafından farklı farklı yorumlanan kimi "dini inanışlar"ın içinden bazıları seçilerek bunlara "hakim dini anlayış" yorumu yapılarak bu bir "kanun maddesi" haline getirilemez!

Kısacası: "İnanç gereğidir" denilerek toplumu oluşturan fertlerin bir kesimini ilgilendiren kanunlar/yasalar çıkarılamaz! Şayet çıkarılıyorsa, bu kanunlar toplumunun tamamına "şamil" olamayacağı/olmayacağı için "kanun/yasa çıkarmanın" ruhuna aykırıdır ve şayet çıkarılıyorsa da bu anlayışla çıkarılacak bir kanun ancak "imtiyaz" olabilir ki, bu da hem anayasaya hem de demokratik toplum anlayışını yıkan bir yaklaşım olur! Bu nedenle, toplumsal menfaat, barış ve refahı amaçlayan bir hukuk devletinde "imtiyaz"ların yeri olamaz!

Oluyorsa ya da olmalı diyorsanız, o halde rejiminizin adını değiştirmek zorundasınız!

Karar sizin! "

Selam ve saygılarımla,

A. Hüsnü Sezgin

sadikozen
sadikozen, @sadikozen
1.12.2007 20:19:11
Kozan'da cereyan eden tatsız olayla ilgili yazımda, olayım mağduru kızımızı incitecek ifadeler kullanmış değilim. Bunun için özel bir çaba da göstermedim. Üstelikbaşarısından doılayı bu öğrencimizi kutladım ve ona moral vermeye çalıştım.

Olayla ilgili yorumlarım Demokratik Laik Cumhuriyetimiz ve onun temeliini oluşturan Atatürk İlke ve İnkılapları ile ilgili olup sahip olduğum kişilik yapımın ve düşüncelerimin gereğidir. Sözü edilen kızımızın, gerek okuldaki gerekse okul dışındaki giyimi ve yaşantısı hakkında bilgi sahibi değilim. Konuyu, onun giyim tercihi dışında, birileri tarafından maksatlı olarak yapılan bir oranizasyon olarak algıladım. Dilerim aldanmışımdır. Böyle olmasını çok isterim.
erolbasci
erolbasci, @erolbasci
1.12.2007 14:41:47
Gelenek görenekler farklı olabilir, ama sözkonusu ülkemizde yaşayan insanlar ise, kız çocuklarının da daha küçük yaşlarda dahi başlarını örttüğü özellikle anadoluda yaygın olarak görülebilir, kaldı ki imamhatip liselerinde kız öğrenciler başlarını örtmektedirler bir yasaklama yoktur,dileyen öğrenci de örtmemektedir..Güzergahım üzerindeki en az 2 lisede durum böyledir...
Kız öğrencinin normal zamanlardan farklı bir kıyafeti mi vardı ki acaba adeta kendisine "kışkırtıcı" muamelesi yapılmaktadır..Ya da normalde başını örtmüyor da, birileri mi ona ödül törenine başını örterek git demiştir..?
Yazıda bu yönlü imalara rastlamak mümkün..
Ödül kazanmasaydı belki o öğrenci de o kıyafetiyle o salona gelmeyecekti, "niye o öğrenci o kıyafetiyle oradaydı" sorusu yerine niye orada başka o kıyafetli öğrenci yoktu sorusu önemli zira...Aynı ülkede yaşayan bir başka vatandaşını görmeye dahi tahammülü olmayan bir zihniyeti
aklamaya çalışan bir yazı olarak değerlendirdim bu yazıyı...
Kozan örneği bu tahammülsüzlüğün en belirginleştiği örnek olmuştur...Kamusal alan yetmemiş, sivil alanlarda da müdahaleler olmakta, gelecek için nerelere kadar uzanabileceği zihinleri kurcalamaktadır...
Yarın bir gün üniversitelerde başları örtülü okumak mümkün ve yasal olduğunda yine o zevat öğrencileri sivil salonlardan, kamu salonlarından da kapı dışarı ederler mi acaba?
Eğitim camiasında dahi şekilciliğe önem verilmesi ilginç aslında, ödül alan yazısından ve bu yazıyı yazabilecek yeteneklerinden bahsedilmesi gereken bir öğrencinin, kılık kıyafeti ile ilgili bu denli polemikler yapılması ancak yasaklamakla, salondan atmakla mümkün olabilirdi..Yoksa o öğrencinin ödül alırken slogan atıp propaganda yapacağı düşünülmüyordu değil mi?Kendi doğal kıyafeti ve yaşantısı içerisinde, kendi ülkesinde aşağılanacağını hesap edememişti sadece yavrucak..
Gündelik hayatın içerisinde aklı ipotekli orijinal bireyler dışında kimsenin bir diğerinin kılık kıyafetiyle ilgili olmadığını hemen hepimiz çevremizden biliyoruzdur..Son dönemlerde yapılmaya çalışılanlar, halkın kendi içerisindeki bu hoşgörüyü sabote etmeye yönelik uygulamalar gibi duruyor...

bağımsıztürk
bağımsıztürk, @bagimsizturk
1.12.2007 11:27:25
AKP genel Bakanı ve Başbakan Sayın Tayyip ERDOĞAN ve ekibinin hiç bir zaman baş örtüsü problemi ile ilgili bir girişi olmamış ve olmasıda mümkün değildir.
Şiirlerimde sıkça bahsettiğim kilise evlerinin açılmasına 2003 yılının Temmuz ayında bir tek kararla TBMM de cevaz verenler ne hikmetse hanımlarımızın annelerimizin inançları doğrultusunda kullandıkları baş örtüsü problemine kör ve sağır kalmaktadırlar ve kalmaya da devam edeceklerdir.
Bunun sebebi her 5 senede bir yapılan seçimler esnasında meydanlarda bunu siyasi araç olarak gösterip Devlet ile Milleti,Millet ile Askeri karşı karşıya getirmek olacaktır.Sayın Başbakan bu son olayda da yine aynı tutumu göstermiş ve kızımıza telefon ederek bu sorun çözülecek demiştir.EEE çöz o zaman ülkenin % 47 si sana oy verdi,sen bir kanun çıkartacağım dediğin zaman önünde hangi engel var sayın başbakan?ama sizin tüm derdiniz ucu belirsiz bir AB takvimine harfiyen uymaktır.Sizin kendi ifadenizle ''katolik nikahı ile '' bağlı olduğunuz bu sonu bilinmeyen ki bizce çok iyi bilinen bir girdapta Türkiye Cumhuriyeti Devletini tüm kurumları ile tasfiye edecek insanların eline bırakmaktır.Bu nedenle ne sayın başbakan ın nede kabinesindekilerin başörtüsü diye bir problemi yoktur.Onların şu anda ABD de yaşayan hocalarıda zaten ''Baş örtüsü furuattandır'' diyerek ne kadar gereksiz bir şey olduğu hakkındaki fetfayı çoktan vermişti.
Kızımızın üzülmesine gerek varmı yokmu bilmiyorum.Acaba bunu kendisine dert edinmelimi edeinmemelimi inanın bende bilmiyorum.Bildiğim tek bir şey varsa o da devlet ile milletin,millet ile askerin bir an evvel bir yürek olması yolundaki projelerde birleşmesidir.Yoksa bu ülke bu gibi haber aralarında kaynayan yüzlerce sebeple birlikte en kısa zamanda tasfiye edilecektir.Umarım yanılıyoruzdur.
zeki ersoy
zeki ersoy, @zekiersoy
30.11.2007 23:57:52
ben bir eğitimci olarak olarak imam hatiplere de onlara karşı olup gencecik bir kızcağızı el kaide eşkıyası gibi görüp kürsüden indiren zihniyete de lanet ediyorum.imam hatipler(birilerinin arka bahçesi) ve türbanı bu noktaya getirerek toplumun kafasını bulandıran bu satılık iki zihniyet geride kalan 20 yıllık süreçte sürekli gerilim yarattı.Dilerim kahrolurlar.80 kilo altını cebe indirip muhalaefette iken amerikan israil düşmanı olan iktidara gelincede güvenlik antlaşması imzalayan sayın erbakan ile laikliği dilinden başka bir yerine kooyamayan satılık cumhuriyetçilerin ülkeyi kutuplaştıran planlarına da kendilerine de lanet olsun...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.