BİZ AYRILAMAYIZ 29. BÖLÜM
Günler geceler oldukça sakin ve güzel geçiyordu.
Ali arabanın anahtarlarını sakladığında Zeynep kimi zaman hırçınlaşıp ona kızıyor;
" Bunu neden yapıyorsun?Neolursa olsun ben gitmek istiyorum."diye söyleniyordu.
Emine Hanımda onu sakinleştirmeye çalışıyordu." Bak kızım; babanlar gelecek Beraberinde Yıldızı da getirecekler.İstersen biraz daha bekleyelim " dese de onu ikna etmek çok zordu.
Metin günde bir iki mesaj gönderiyor nerede olduğunu yazmıyordu
"Seni bulacağım" diye onu oyalıyordu.
Annesi üç gün komada kalmış; şimdi biraz biraz iyileşmeye başlamıştı.
Metin başından biran olsun ayrılmıyor "Bak yanındayım ve çok iyiyim" diye ona moral vermeye çalışıyordu.
Bir gün Zeyneb i sorunca tatlı tatlı gülümsedi.
"Ondan mesaj geldi. Okuyayım dinlemek ister misin?"
Oğlunun güldüğünü gören kadıncağız çok mutluydu "Yavrum siz iyi olun benim tek istediğim bu."
" Merak etme sen anne iyiyiz."
"Niye gitmiş? Neden kaçmış peki? Hepimizi perişan etti."
"Bilmiyorum ki...? Galiba suçlu benim. Ama suçumun ne olduğunu da çözemiyorum.Yılbaşı gecesi çok içmiştim. işte ondan sonrasını hatırlamıyorum. Anlatmadı da bana
"Sen Zeyneb i buldun mu?"
"Evet anne; ama o beni görmedi."
"Nasıl?"
"Erzincan da deprem olduğunu duyunca yardıma gitmiş Zeyneb in kaldığı köyde bir doktor çocuk var; önce onunla tanıştım. Bana çok üzgün ve perişan olduğunu söyledi.
Kimseye belli etmeden ruh gibi dolaşıyormuş. Doktor olduğunu bile gizleyip araştırmacıyım diyormuş. Oradaki insanların her derdine koşmuş.Birgün... Ali beni
arayıp kendini tanıttı.Artık onun bukadar üzülmesine gönlü elvermediğini söyledi.
Erzuruma gel Erzincan a gidip bu kızı beraber bulalım dedi .Fakat onu aramadığımız yer kalmadı; bulamamıştık.
Oraları çok fakir ve kötü haldeydi.Elimizden ne geliyorsa yardımcı olmaya çalıştık.Neyse son gün Ali tekrar köyü aradı. Emine anne geliyor deyince apar topar döndük. O ise bizden bir gün sonra geldi. Çok yorgun ve perişandı .Ayakta duracak hali yoktu; hemen yattı . Çok ateşlendi.Sabaha dek düşürmek için uğraştık.Deli olacaktım. öyle korkuttu ki. Ya ateşi düşmeseydi...? En nihayet sabaha karşı durumu normale döndü.Gece hep beni sayıkladı hayır ! hayır! Metin dedi durdu.
Düşünüyorum da acaba ben ne yaptım? Bir türlü anlayamıyorum. O öyle hasta iken karşısına çıkmaya cesaret edemedim.Bir görsen annem; çok zayıflamış. Bilmeden üzdüm onu Tanımadığı insanlarla dağ köyüne gitmiş.
Kendimi nasıl affettireceğim? Hep bunu düşünüyorum.Ama bak; sevgisi okadar büyük ki.O beni affetmiş bile.Ali kaç kez telefon et dediyse de ; olmaz acım çok taze şimdi değil deyip durmuş.Aslında onu kıracak ne yaptım? . Bu konuda hiç bir şey söylememiş.Hiç te konuşmuyormuş.Neyse...artık barıştık ya. Bir iyileşsin de öyle karşısına çıkayım derken sen hastalandın.Ona görünmeden geldim.Şimdi de tutturmuş buraya döneceğim diyormuş.Senin durumunu sakladık.Duyarsa sebep benim diye çok üzülecekti.Zaten okulu bıraktığıma ; birde sizin suçlamanıza kahrolmuş.Neolur senin hastalığını bilmesin annem."
"Canım oğlum o da kızım sayılır.Ne kadar çok acı çektik bitsin...bitsin... .Gücümüz kalmadı artık."
"Merak etme bitecek annem; bitecek.Biliyor musun? Zeyneb in evinde kaldığI doktorun kızı bulunmuş."
"Haberim var oğlum. Beraber gidip o kızla konuştuk."
"Niye kaçmış?"
"Bir cahillik yapmış işte. Oğlan kızı kandırmış. İstesem seni bana vermezler demiş."
"Peki sonra ne olmuş?"
"Ne olacak kızı yüzüstü bırakmış.Yavrum utancından ana babasına dönememiş.Bir iş bulup çalışmaya başlamış.Sonra da okulu bitirmek için kaydını buraya aldırmış.Hele para kazandığını duyunca o çocuk hiç rahat vermemiş. Ama şimdi çok emin ellerde.Zeyneb in babası işten çıkarıp yanlarına aldılar.Onlarda kalıyor.Birazcık kendini toparladı.Kızcağız çok üzüntüler geçirmiş; perişan olmuş.Neyse artık okulu bitsinde ; evine götürelim diyorlar.
"Evet haberi ben oradayken aldılar. Nasıl ağlıyorlardı anlatamam.Bir görsen Zeyneb i de kendi kızları gibi seviyorlar. O da onlara ana,baba diyor .
Annem Zeynep öyle iyi bir insan ki; köyde adına Hızır diyorlar. Herkesin derdine yardımına Hızır gibi yetişmiş.Yüreği tertemiz; kimselere kinve nefret duymuyor.
Oraya yeni bir doktor atanmış Ali ye yanaşmak istemiş. Tabi o da yüz vermemiş.Daha çok Zeynep le ilgilenmiş. Kızın kalbi öyle kötü ki; önce köyde dedikodu yaymış.Bu da yetmemiş Sağlık Bakanlığına şikayet etmiş.Neymiş; diplomasız biri hastalara mudahale ediyormuş. Gelen heyete Ali vermiş veriştirmiş. O bizden üstün uzman diye kızı rezil etmiş.
Zeynep se ona çok acıyor. Yoksullukla okumuş. Mevki sahibi olunca; eli biraz para görünce kendini bir şey oldum sanıp bastığı yeri görmüyor. Ona doğru yolu göstermek lazım . Ali ye yapma kızma kıza dedi.
Bunca saltanatı bırakıp karlar içinde bir dağ köyünde yaşamaya çalışıyor. Ne gurur nede bir büyüklük var. Okadar alçakgönüllü ki köylü ile mükemmel bir diyalog kurmuş. Onu böyle görünce daha da çok sevdim. Onsuz olamayacağımı anladım."
"Bilmez olur muyum. Bizde az gözyaşı dökmedik. Hele ben ne kadar çok üzüldüm.Hem onun yokluğuna hemde senin gidişine yüreğim dayanmadı."
" Zeyneb in hastalığını ailesine duyurmayalım emi. Oldukça iyileşti ama..."
Onlar böyle konuşurken o ara telefon çaldı.
" Alo."
Arayan Ali idi "Merhaba nasılsınız? Annenin durumu nasıl?"
"Biz iyiyiz; o da çok şükür daha iyice."
"Çok sevindim. Bir şey söyleyeceğim; Zeyneb i buralarda tutamıyoruz. Arabanın anahtarlarını sakladım.Bana dolmuşla giderim diyor. Ne yapacağımızı şaşırdık..Burada pazar günü eğlenceler olacak.Şenlikler biter bitmez durmam diyor.Gönderelim mi ;sen ne dersin?"
"Annem bak; arayan Ali .Zeyneb i tutamıyorlarmış; ne yapalım?"
"Git oğlum; git getir onu. Ben iyiyim."
"Tamam hemen geliyorum. Buluşuruz. Arabam mı? Orada . Görüşmek üzere.Herkese selamlar."
Annesine birkez daha bakarak;
" İyisin değil mi? Hemen yola çıkmam lazım. Pazara orada olmalıyım. Bu deli kız o akşam yola çıkacağım diyormuş."
"Ben iyiyim. Hadi güle güle. Git de getir onu bize."
Metin hastaneden ayrılıp eve geldi. Üstünü değişip küçük bir valiz hazırlayıp yola çıktı. Erzurum a uçakla ; oradan da arabasını alarak köye gidecekti.
Zeynep kendini iyice toparlamış ; ama içinde tarifsiz bir sıkıntı ile oturduğu yerde duramıyordu.Nedense bu küçük köy sıkıyordu onu. Aklında fikrinde hep Metin vardı. Haberleşseler de ona yetmiyordu artık.Ders te çalışamıyor; öyle amaçsız olmuştu ki.Ali ye de derslerinde yardımcı olamıyordu. Bu yüzden de çok üzülüyordu.
Akşam yemeğini yedikten sonra bir ara sohbet ederken
" Artık gitme vaktim geldi. Pazar akşamı yola çıkmam gerek" deyince...
Ali "Olur; aman ...aman ne duruyorsun hadi çık git."diye söylendi.
"Allah ..Allah... Niye kızıyorsun?"
"Yooo... niye kızayım ki...? Sen haklısın. Tabiii çok kaldın değil mi?. Artık gitmen lazım. Buradaki sevdiğin insanlar senin arkandan üzülürmüş,ağlarmış umurunda mı?"
Kamil Bey baktı ki işin sonu tartışmaya varacak...
"Kızım bir bakıma haklısın. Yalnız... benim merak ettiğim bir şey var onu öğrenmeden gidersen içimde ukde kalacak.Sen o köye tek başına nasıl gittin anlatsana ?"
Ali lafın değiştiğini anlamış; susmak zorunda kalmıştı.
Zeynep; gözleri dalgın dalgın anlatmaya başladı.
" O gün buradan aceleyle çıktım.Vee ki iki saat kadar yol aldım. Ama Erzincan a nasıl gidilir bilmiyordum. Dörtyol gibi bir yere geldiğimde; ne tarafa derken yaşlı bir amca yanıma geldi.Nereye gidiyorsun? diye sorunca Erzincan a ama yolu bilmiyorum dedim.
Bende oraya gidiyorum; sana yolu gösteririm diyerek arabaya bindi.O tarif etti ben arabayı sürdüm.Erzincan levhasını görünce; tamam geldik dedim.
Adam kızım bu yoldan git ;bak bir köy var. Oradaki insanlara yoklayalım önce dedi. Ağaçların arasından dar bir yola girdim. Ama ben gittikçe yol açılıyor sonra yine kapanıyordu. Ya da bana öyle geldi. İşte öylece köye ulaştık. Fakat gördüğüm manzara beni çok üzdü. Yaralılar çoktu. Ne yazık ki ne ebe ne hemşire ne ilaç vardı. Yıkılan evlerin enkazları altından çıkardığımız insanların çoğu ağır yaralı; kimi de ölmüştü.İlk müdahaleyi elimizden geldiğinde yaptık.Yaralarını. sardık. Sonra artık orada duramazdık.
Onları aşağıya hastaneye; az yaralı olanları da hısım akrabalarının yanına taşımak lazımdı. Bu gidiş gelişler üç gün sürdü. Bu arada dede ile hep yollarda konuştuk. Ona kimim; nerden geldim. ne için buradayım? Hep anlattım.
Bana öyle güzel nasihatlerde bulundu ki... En büyük iyilik insanları af etmektir kızım; dedi.
Sanki benim derdimi bilmiş ve Metin i af etmemi istemişti.Sahi nasıl anladın ? diye sorduğumda ...
O da senin gibi yaralılara bakıyor ve hem de seni arıyor. Bu gece rüyamda gördüm.
Dön kızım; geri dön okulunu bitir. Çok iyi bir kızsın. hep iyilik yap ki sende iyilik göresin diyerek bana dualar etti.
Düşündüm de bu yaptığım hem kendime hem de Metin e ve ailesine zarar vermekte. Geri dönüp bunu telafi edeyim diyorum. Sizleri de çok sevdim. Ama benim için artık gitmek zamanı.
Sahi Ali neden gitmeme karşı çıkıyorsun anlamıyorum. Babam bu beni çok üzüyor. Buradan kırgın ayrılmak istemiyorum,lütfen." diye Ali ye baktı." Tabiki abimsin ve beni çok sevdin. Biliyorsun ki sonumuz ayrılık. Bende seni çok sevdim. Yine haberleşeceğiz. Eminim ki imtihanını kazanacaksın.Belli mi olur bakarsın Ankara ya gelir; beraber okuruz."
"Tamam; senin dediğin gibi olsun."
Kamil Bey ise düşünceliydi .
"Senin yanında kim vardı biliyor musun?
"Kim?"
"Bu yörenin çok değerli bir yatırı var.Sanırım o sana yardım etti.Bak kızım yaptığın iyiliklerin faydasını gördün.Bu halinden hiç ayrılma; hep böyle kal olur mu?"
Gece güzel geçmiş; neşeyle herkes odasına çekildi. Zeynep Metin e mesaj çekti ama;onun telefonu kapalı olduğundan yazdıkları gitmedi." Sanırım uyudu" diyerek kendi de yatağına uzandı.
Ertesi gün pazar ve eğlenceler olacaktı. Mesire yerine gitmek için erkenden kalktılar.Ayşe Ve Lale de gelmişti.Zeynep Sema yı sorunca " O kendisi gidecek sen de bizimle gel"dediler..
İşin gerçeği Sema nın Zeyneb in yüzüne bakacak hali yoktu ki.
"Siz gidin; ben sonra gelirim" diyerek onlara katılmamıştı. Yaptıklarından çok utanıyordu.
Uzak olduğundan arabayla yola çıkmışlardı.Etraf yavaş yavaş yeşilleniyor;ağaçlarda küçük küçük yapraklar belirmişti.Yerlerde otlar; kar çiçekleri ile süslenmiş papatyalar kendini göstermeye başlamıştı.
Çok kalabalık olacağı belliydi ki; kazanlar kurulmuş ,pilavlar pişmeye başlamıştı bile.
Başka köy kasabalardan gelenler vardı.
Zeynep ler büyükçe bir ağacın altına oturup; bir de isteyen sallansın diye salıncak kurdular. Kilimler serilip; minderler atıldı. Gelenler yerini alıyor. bir gürültü kıyamet kopuyordu. Aşağılarda eğlenceler başlamıştı. Müzik eşliğinde halaylar çekiliyor; herkes guruplar halinde neşe içindeydi.
Etrafı şöyle dolaşalım derken; kimi dostlarla; kimi doktorlarla konuştular. bazıları ile tanıştılar. Çok güzel sohbetler vardı.
Kızlar çocuk gibi salıncağa binip sallandılar. Zorla Zeyneb ide bindirip salladılar. Gün öyle güzel geçiyordu ki...
Ama o ara sıra dalıp; mahzunlaşıyorduBelli etmemeye çalışıp hemen kendini toparlıyordu. Halay çekmek için nekadar ısrar ettilerse de istemedi.
"Yorgunum; hadi siz gidin oynayın. Ben de buradan seyreder,alkışlarım."
Kızları Ali götürdü. onlar neşeyle müziğin ritmine eşlik ederken o da uzaktan izledi.
Kamil Bey kanununu getirmişti.Alkışlarla çalmaya başladı. Önce güzel bir taksim geçti. Ardından da güzel bir eser çalmaya başladı.Bu müzik ziyafetini dinlemek isteyen insanlarla etrafı dolmuştu.
Zeynep güzel bir şarkı söylemeye başladı
"Biz ayrılamayız
Eller ayırsa bile
Yollar ayırsa bile
Yıllar ayırsa bile
Biz ayrılamayız"
Okadar duygulanmıştı ki...
İlk bölümü bitmiş ikinci bölüme birden bir erkek sesi şarkıya devam etmeye başladı,
Biz iki çılgın sevgiliyiz
Delicesine sevdalıyız
Öyle büyük ki sevgiimiz...
Biz ayrılamayız." ( Güfte:Ayşe Birgül Yılmaz-Mahmut Oğul Beste: Mahmut Oğul Usulü;Semai Makam: Kürdi)
Tok ve çok güzel bir sesti.
Zeynep dalgındı önce anlayamadı sonra birden...
"Aa biz ayrılamayız diyen ses ...evet... evet... yabancı değildi." Başını kaldırdı. Güzel gözlerinden iki damla yaş yanaklarına doğru süzüldü. Şarkıyı söyleyene doğru döndü
" Biz ayrılamayız" diyordu. "Biz ayrılamayız" Veee... karşısında Metin duruyordu..
AYŞE KARAN
DEVAM EDECEK...
YORUMLAR
Tok ve çok güzel bir sesti.
Zeynep dalgındı önce anlayamadı sonra birden...
"Aa biz ayrılamayız diyen ses ...evet... evet... yabancı değildi." Başını kaldırdı. Güzel gözlerinden iki damla yaş yanaklarına doğru süzüldü. Şarkıyı söyleyene doğru döndü
" Biz ayrılamayız" diyordu. "Biz ayrılamayız" Veee... karşısında Metin duruyordu..
çok güzel çalışmanızı kutlarım. yolunuz açık olsun.
AYSE 09
sayfama onur verdiniz
sağ olun
okumanız çok mutlu etti
umarım ilk bölümlerinede okuma fırsatınız olur
saygılarımla
Müthişsin bu kadar bölüm ve aynı heyecanla. Okutturuyor kendini. Kutlarım canım. Sevgilerimle.
AYSE 09
sizin gibi dostlarım olur okursa beni nasıl yazmam ben
sizi seviyorum
sevgilerim saygımlasınız
Veeee; devamı ne olacak? birlikte olacaklar mı gerçekten. Ne güzel bir anlatım, ne güzel bir seri...
Zaman zaman kaçırsam da sonra telafi ediyorum ben onu çünkü çok güzel yazıyorsun can Ayşe.
tebrik ederim........sevgimle
AYSE 09
Düğüm yavaş yavaş çözülmeye başladı. Bakalım neler olacak ablacığım. Sevgilerimi gönderiyorum Aydın' a. Tebrikler ablacığımmmm.
AYSE 09
AYSE 09
çok mutlu oldum
sevgi saygılarım
ıstanbula