- 846 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
Kedinin biri bir gün...
Zamanın birinde, adı çoktan unutulmuş bir ülkede sadece kediler yaşarmış. Öyle bildiğiniz kedilerden değil, bipedal, beyin hacimleri yüksek ve her türlü yetenekle donatılmış kedilermiş.
Kedi özgür hayvandır, hep benim dediğim olsun ister. Bu nedenle ülkede her kafadan ayrı ses çıkıyor, ülke kargaşadan bir türlü kurtulmuyormuş. Yaşça daha olgun, aklıselim kedilerden bazıları, diğerlerini de ikna ederek kendilerine bir yönetici tayin etmişler.
Pek çok adayın içinden sıyrılarak başa gelen bu yönetici kedi, henüz adayken kedilerin hakkını savunan, halkının ne istediğini bilen, eşitliğin en büyük savunucusu bir kediymiş. Kediler arası gerçekleştirilen seçim sonucunda oldukça yüksek de bir oy alarak başa gelmiş. Kedilerin bir kısmı ise yönetici kedide bir hainlik sezdikleri için seçilmesini hiç istememişler.
Yönetici kedi, başa geldikten kısa bir süre sonra ülkede her şey değişivermiş. Bozuk yollar onarılıyor, tüneller açılıyor, halkın refah düzeyi yükseliyor…muş. Yoksul kedilere erzaklar yağıyormuş. Herkesin hayatı bir düzene girmeye başlamış. Zaman geçtikçe bazı gariplikler fark edilir olmuş. Kediler ülkesinin yönetiminde aksamalar olmaya başlamış. Bütün kediler borç batağına düşmüş. Kendileri hiçbir şey üretemez, sadece tüketir olmuşlar. Ülkede intiharlar, cinayetler gittikçe artmış. Öfkelenen her kedi birbirini cırmalar olmuş.
Başta yönetici kediden hoşlanmayan kediler, ‘bakın biz size demiştik’ dediler ama seslerini duyuramamışlar. Seslerini duyurmayı başaran bazı kediler ise ortadan kaybolmuşlar. Kargaşanın geri döndüğü ülkede, yaşlı kediler yeniden seçim yapılmasını önermişler. İstedikleri gibi seçim yapılmış ama aynı kedi yeniden seçilmiş. Nasıl olur bu diye araştırırken öğrenmişler ki, bazı kediler bıkkınlıktan dolayı oy kullanmamışlar, bazıları ise ‘amaaannn 1 oy neyi değiştirecek ki’ diyerek yine aynı kediye oy vermişler.
Gel zaman git zaman, kediler artık kargaşaya alışmışlar. Yaşam tarzı olarak benimsedikleri için, her yapılanı sineye çekmişler. Bu arada yönetici kedi de gittikçe palazlanmış. Kediler ülkesinin yakınlarında bulunan yılanlar ülkesi ile işbirliği yapar olmuş. Yılanların da en bariz özelliği sinsiliktir bilirsiniz. Bu sinsi yılanlar, kedilerin yöneticisi ile görüşmelerinde yüzüne güler, arkasından ise enayi dermiş. Aslında yılanlar ülkesinin en büyük amacı zaten kediler ülkesinin topraklarını ele geçirmekmiş.
Yılan kral ‘Gel’ demiş Kedi kralına, ‘gel ve güçlerimizi birleştirelim. Bütün bu ülkeler bir birlik olalım, yılanıyla, kuzusuyla, kedisiyle birlikte yaşayalım. Hepimiz kazanalım’ demiş. Kedilerin lideri de inanmış tabi. Kediler nankör ve hain olarak bilinse de aslında iyi niyetlidirler. Bu nedenle güveniş kedi yılana. Birlikte elele vermişler, bir ülkeler birliği kurmuşlar. Kediyi de eşbaşkan yapmışlar.
Aradan yıllaaaaarrr yıllar geçmiş. Kedi hala eşbaşkanmış ancak, ortada ne birlik, ne kediler ülkesi kalmış. Sinsi yılanların güler yüzlü maskesi inince kediler kaçacak yer aramışlar. Zaten yılanların işgaline kedilerin ne ordusu ne de halkı dayanamamış. Bazı kediler, hayatta kalabilmek uğruna yılanların emri altına girmiş, bazıları kendini öldürmeyi tercih etmiş. Bazıları ise komşu ülkelere sığınmış, pençelerini kestirmek pahasına da olsa.
Özetle, kediler yanlış tercihlerinin bedelini acı ödemişler. Masal bu tabi, kediler nasıl bir ülke kurup, nasıl lider seçsin? Ama insanlar yapabilirler. Düşünebilen, mantık yürütebilen, karar verebilen, verdiği kararların sorumluluğunu alabilen canlılardır insanlar. Umarım hep de öyle kalırlar…
MAYIS 2011 / ANKARA