- 874 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
21
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Bir hışımla önüne konulan kağıt ve kalemi ittirmişti Doktor Witterman’ın gözlerinden düşmek pahasına.
Jenas... Koyu bir hayatın keşfedilme yolculuğuna çıkan en diri kalıntısı. Yüzündeki gölgelere bir kere tutulmak kafi geliyordu hikayesini dinlemeye sabırsızlanmak için. Ama Witterman umulanın aksine herkesten çok daha sabırlıydı ve araştırmayı bu makul seviyeye getirmek için harcadığı onca zamandan sonra ufacık bir ısrarla hastalarının güvenini yerle bir edecek kadar da kibirli ve inatçı değildi. Hafiften yaydı dudaklarını ve alışılmış tonda yükselterek sesini “Pekala. O halde bugün konuşalım” dedi. Hızla arkasını dönerek kalabalık masasından unutmuş gibi yaptığı soğuk kahvesinden bir yudum alarak diriltti hücrelerini. “Ben bir şey söyleyeceğim ve sizlerde sırayla o şeyin çağrışımı neticesinde aklınıza ilk gelenleri. Nihayetinde ufak bir yarışma düzenleyeceğiz aramızda. Yaratıcılıktan en uzak cevabı eleyeceğiz ve iki kişi kalacaksınız.” Oda da kendi sesinden başka bir ses yoktu. Ani bir dönüşle gözlerini bu kez Ryan’a dikti ve tedirgin olmasını bekler bir ihtirasla “Dün akşamki maçta ilk gol yirmi birinci dakikada atıldı. O yüzden konumuz yirmi bir. Ryan, seninle başlamayı arzu ediyorum” dedi. Ryan istemsizce kızaran yüzünü gizlemek ister gibi peş peşe sağa sola çevirdi kafasını ve sonra aksak lisanını zorlayarak son demlerine tutundu sözcüklerin: “Zor değil. Ruhumda biriktirdiğim cesetlerin sayısından üç eksik. Bana bunu hatırlatıyor” dedi ve cümlenin bitimiyle beraber yüzüne hapsolan utangaçlık yerini tarifsiz bir özgüvene bıraktı. Bir anda aydınlık içinde vücut bulmuş gibi bolca gülümseyerek arkasına yaslandı. “Pekala” dedi Witterman ve elinde asılı duran fincanı bir kez daha götürdü dudaklarına. Islanan bıyıklarını dil ucuyla hafifçe okşadıktan sonra tekrar Jenas’ta almıştı soluğu. “Sen?” Jenas iri gövdesini hafif öne sarkıtıp doktorla aralarındaki mesafeyi kısalttıktan sonra bir anlamda gizlice vermiş olduğu gözdağının da yarattığı kaosla daha gür çıkan sesini kolayca serbest bıraktı: “Yirmi bir. Üç çarpı yedidir. Yedi ve üç. Birbirlerinden çıkartırsak elde kalır dört. Bir elde beş parmak var ise biri fazla demektir, eşitliği bozar. O yüzden dört sene evvel sol başparmağını kestiğim benzin istasyonundaki adamı anımsadım.” Şaşırtıcı bir sonla göz boyarken iri cüssesi hiç olmadığı kadar yakınlaşıyordu Witterman’a. Doktor donuk bakışlarıyla güven aşılamaya devam ederken bir yandan da zihninde yankılanan bu soğuk hikayeye inanmaya çalışıyordu. Gerçek miydi sözleri? “Hiç olmadığı kadar hem de” diye telaşla yükselen bir ses kapatmıştı çenesini. Bildiği bir şeyi bu denli yakından ve kolayca ağızdan tükenirken dinlemek doktorluk tecrübelerinde yerini alıyordu namzet başlığı alarak. Yinede mecburdu fazla dağılmadan toparlanmaya ve çelik gibi sinirleri iş başına geçer geçmez birkaç ürkek adımla ilerlemesini bildi ve son sıradaki koltuğa yöneldi.
Snellson... Danimarka’nın klasik sarışın, güzel yüzlü erkeklerinden biri ve lakabını anımsamak gerekirse “Evcil kuzgun”. Bu ismi ona kadınlara olan ilgisi ve çapkınlığını aşk yatağı yerine ameliyat masalarını andıran bir sonla tatmin ettiği için takmışlardı. Anlatılanlara göre baştan çıkarılması zor kadınlar en sevdiği av türleriydi. “Evet. Snell. Merakla dinliyoruz seni.” Snellson beklenilenin aksine çok hareketsizdi. Adeta eldivenlerini usulca ellerine yerleştirirmiş gibi komutan edasıyla baktı önce. Ve küçük terapinin tükenmekte olan sabrını zorlayacak isteksizlikte bir ses tonuyla “Madem matematik bulaştırdınız, devam edeyim bende” dedi ve hiç kimseye fırsat vermeden nefes gürültüsüyle okşadı duvarları. “Yirmi bir demek! İki ve bir yan yana. O halde ikiden birini çıkartırım. İki göz ya da iki kulak… Seçim senin Doktor. Eksiltmeliyiz bir tanesini.” Witterman korkusunu gizlemek için yavaşça yutkunup Ryan ile sadece iki saniyeliğine göz göze gelmişti. “Anlamadım Snell. Neden kör etmiyorsun ya da temelli sağır bırakmıyorsun kurbanını?” Snellson yanında oturan Jenas’ı işaret ederek fırsatsız bir gülümseme sundu: “O benim gibi gerçek. Bir adamın her şeyini elinden alırsanız ona yeniden başlamak için şans verirsiniz aynı zamanda. Hırslanır, imkansızlıklar içinde doğabilir küllerinden.” Snellson’un dizlerine susması için dokunmuştu Jenas ve kaldığı yerden devam etti beyin kuşatmasına “Oysa birini öldürmek istemiyorsanız, dileğiniz ona sonsuz acı vermek ya da işkence yapmaksa en mantıklısı onu yarım bırakmaktır. Yarı yolda... İşte buna hiç kimse dayanamaz doktor.” Witterman anlamış gibi kafasını salladıktan sonra cümleye devam etmemeleri için sert biçimde masasına vurdu ellerini. “Pekala. Bugün yorucu oldu. Ve Ryan... Sen günün kaybedenisin.”
Kelimeler Ryan’ın ağzından acemice yuvarlanmaya başladığı ilk dakikadan itibaren her iki katilde onun Doktor Witterman’ın adamı olduğunu biliyordu lakin keyifli olan sinirlenmek değildi. Zira öfkeyle ancak bir kere katil olabilirdi bir insan, bilemedin iki belki de üç. Ama seri katil için eğlenceli olan Tanrı’yı oynamaktı bu kirli oyunlarda. Ve şimdi bir kez daha mitolojik bir varlık gibi Tanrılar mecburdu işbirliği yapmaya. Herkes kendi gürültüsüne bağışıklık kazanmıştı, ve nihayet bozulmamak üzere suskunlukla kapladılar dört duvarı.
Not: Bu yazı edebiyat sitesinde de yayınlanmıştır.
YORUMLAR
ilginç geldi bana da:)
çekici bir klaem..kutladım yürekten..saygımlaaa
Umut Kaygısız
Umut Kaygısız
Umut Kaygısız
Umut Kaygısız
değerli kalem hoş geldin, ne iyi ettin
gelir gelmez ana sayfada, harika bir yazı ile görmekten çok mutlu oldum
nice yazı ve şiirlerde görüşmek üzere
tebriklerimi bırakıyorum...saygımla
Umut Kaygısız
Kalemine güvendiğim güçlü bir yüreği
bu sitede ve günde görmek
beni çok ama çok mutlu etti..
Tema, işleniş ve kurguda ki zenginlik değerli Seçki Kurulunun da dikkatıni çekmiş. Ne güzel.
Tüm gençlere örnek olsun, içindeki yazma hevesi Umutçuğum..
Gönülden kutluyorum
Umut Kaygısız
Teşekkür ederim...iyi ki yanımdasınız
21...İlginç ve esrarlı...21'in esrarını baya bir düşünmüştüm bir ara,kurgu ve anlatım mı? O zaten çok güzel.. tek gerçek karakter bu hikayede Jenas sanki...
Melek yüzlü katil...Dexter...Ne alaka ama onu hatırladım birden...
Yüreğinize sağlık Umut Bey...
Çok güzeldi....
Umut Kaygısız
Yalnızlık çekmiyor paylaşımlarım sayenizde. Eksik olmayın.
Enteresan. Kurgu enteresan, konu enteresan. Hesaplamalar bi yana, cinayetlerin konu edinilmesi enteresan. Kahramanlar seri katil olunca isimler haliyle yabancı oluyor sanırım.