- 996 Okunma
- 11 Yorum
- 0 Beğeni
CEVİZLİ BÖREK
Gözlerini ovuşturdu. Yorgunluk ve uykusuzluktan yanmaya başlamışlardı. Aynada kendine baktı bir müddet. Yüzüne musluktan soğuk su çarptı. Damlalar halinde inen suyu seyretti anlamsızca.
Odasına geçti. Masanın üzerine gözü takıldı. Birbirine karışmış kitaplar, test kitapçıkları, not aldığı küçük kağıtlar, sanki savaştan çıkmış bir ordunun askerleri gibiydiler. Bıkkınlığını ve umutsuzluğunu anlatan bakışlarıyla bir kez daha baktı masaya. Odadan çıktı ve mutfağa girdi. Tezgahın üzerinde, örtüye sarılmış tepsiyi gördü Mine. Örtüyü açması ile mis gibi koku yayıldı mutfağa. En sevdiği böreği yapmıştı Zeynep Hanım. Cevizli börek…
“ Anne ! Neredesin ? “
Diye seslendi. Ses yoktu. Balkon kapısı açıktı. Balkona ve odalara baktı. Yoktu. Markete gitmiş olabileceğini düşündü.İçeriye girdi.Salona geçti Bir müddet camdan sokağı seyretti. Yolun karşısındaki parkta oynayan çocukların sesi evin içinde yankılanıyordu.
Gülümsedi. Sanki, çocukluğuna dönmüştü saniyeler içinde.
“ Keşke çocuk kalabilseydim “ Diye geçirdi içinden. Tepsinin başına geçti tekrar. Kimsenin olmadığını bildiği halde etrafına baktı. Tepsinin köşesinden bir parça kopardıktan sonra ağzına attı. Çok güzel olmuştu her zamanki gibi.
Odasına geçti tekrar. İçindeki sıkıntı bir türlü geçmek bilmiyordu. Sınava çok az bir zaman kalmış olmasına bağladı bu durumu. Önündeki metni okumaya çalışıyor fakat bir türlü dikkatini veremiyordu. Tekrar ilk baştan başladı okumaya. Olmuyordu.
Sinirlenerek elindeki kitapçığı yere fırlattı. Odadan çıktı. Tekrar mutfağa girdi. Bütün evi tekrar dolaştı. Bir süre anlamsızca oturdu.
Üçüncü girişiydi sınava. Her sınav sonucunda, hayal kırıklığı yaşamıştı. Yine de vazgeçmemişti. Tek istediği Hukuk Fakültesine girebilmekti. Ama bir türlü istediği Üniversiteye yerleşmek nasip olmamıştı. Bu kez olacak diyordu her girişinde.İlla da İstanbul Üniversitesi olmalıydı.
Saatine baktı. Hiç alışık değildi annesinin haber vermeden dışarıya çıkmasına. Cep telefonunu eline aldı. Numarayı tuşladı. Telefon çalıyor fakat açılmıyordu. Tekrar aradı. Korkuya kapıldı. Evin içinde, bilinçsizce dönmeye başladı. Dönerken de aramaya devam ediyordu.
Cevap alamayınca,ağlamaya başladı. Son kez aradığında, karşısına hiç tanımadığı bir ses ;
“ Alo ! Buyurun “
“ Anne ! Anne ! Annem nerede ? Siz kimsiniz ? “
“ Ben Polis Memuru Serkan “
“ Annem nerede ? Annemi istiyorum. Anneme bir şey mi oldu?”
“ …….”
“ Memur Bey, neden cevap vermiyorsunuz? Annem iyi mi ? “
“ Anneniz biraz rahatsızlanmış. Şu anda ……. Hastanesi acilinde. Oraya gelin lütfen. Burada daha detaylı bilgi alabilirsiniz. “
Paniğe kapılmış bir halde ne yapacağını bilmeden döndü odanın içinde. Gözyaşlarına hakim olamıyordu. Babası aklına geldi. Telefonla aradı. Babasına durumu anlattı.Ne anlattığını bilmeden. Koşarak dışarıya fırladı. Yoldan bir taksi durdurdu ve hastaneye gitti.
Acil servisin kapısına geldiğinde, babasını gördü. Yere çömelmişti. Kafasını ellerinin içine almış bir şekilde ileri geri gidip geliyordu. Yanına yaklaştı. Eliyle omzuna dokundu korkuyla…
Kemal Bey, başını kaldırdı Mine’ ye baktı.Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Ayağa kalktı. Mine’ ye sarıldı. Hıçkırmaya başladı. Ağladı, ağladı…
Zeynep Hanım, ebediyen aralarından ayrılmak zorunda kalmıştı. Trafik canavarının yeni bir kurbanı olmuştu.
Yeni fırından çıkmış cevizli börek, tıpkı Mine gibi kaskatı kalakalmıştı olduğu yerde. Mutfakta bir daha aynı kokuyu alamayacaklardı…
Nermin Kaçar
02.07.2011
BOLU
YORUMLAR
Tıpkı Mine gibi kaskatı kalan börek...
Hep gidişlerde kaskatı olmuyormuyuz,biraz daha taşlaşıyor yüreğimiz,alışıyoruz ,alıştırıyoruz Nermin'im...Yine güzel bir yazı okudum kaleminden ve sayfandan..Ben hep yamacındaydım zaten sesim çıkmasa da..Kutluyor ve öpüyorum can arkadaşım....
Nermin Kaçar
Dünyaya geldiğimiz andan itibaren geri sayım başlıyor.
Ne kadar ömür biçildiyse Yaradanımızdan, onu yaşıyoruz.Okurken duygulandıran bir yazı, tebrikler canım emeğine sağlık.
Selam ve sevgilerimle.
Nermin Kaçar
Evde eşim yok...Dolaysıyla yemekte yok...
Karnımda o kadar aç ki...
Benim can bacımın bu yazısını okumaya başladım...
Açlığım bin kat arttı. Gözlerimi kapayıp yavan ekmeği çevizli çörek niyetine yiyeceğim...
Okurken... Okurken... Okurken...
Ne iştah kaldı, ne de açlık..
Bacım Edebiyetta " Terdid" sanatı vardır.( Olayları beklenmedik şekilde bitirmek)
O sanatın hakkın vermişsin.. Yazınında anlatımında tabiii..
Selamlarımla... Tebrik ederim... Kutlarım bacım... Çok güzel bir yazı...
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
Nermin Kaçar
işte kaşla göz arası misali....ne zaman nerede hiç belli değil....çok hoş bir anlatım....cevizli böreği düşünürken...çiviledin bizi can ...saygılarımla
Nermin Kaçar
Ölüm hem de ansızın gelen ölüm ne kadar da yıkıcı. Dün ben de bir kazaya şahit oldum. Gencecik bir delikanlı yerde yatıyor çarpan adam ise elinde cep telefonu ile ambulans istiyordu acil diyerek. Öylece kaldım orada. Ağlamaya başladım önce polis otosu sonra ambulans geldi ve yaralıyı götürdüler. Kimdi bilmiyorum. Ailesini düşündüm acaba haber alınca ne hissedecekler diye. O kadar etkileyici yazmışsın ki birden dünü yaşadım yeniden. Tebrik ederim arkadaşım. Allah kimseye böyle acılar yaşatmasın. Sevgilerimle.
Aysel AKSÜMER tarafından 7/3/2011 8:06:22 AM zamanında düzenlenmiştir.
Nermin Kaçar
Aysel AKSÜMER
Ölümün ne zaman ve nerede geleceği hiç belli değil; Bir var bir yok insanoğlu.
Güzel bir anlatım, trajik bir hikaye.
Tebrik ederim Nermin...........sevgimle