Hayal - Et
Yüzerek geçti okyanusları fakat yoruldu. Zaten bütün kara parçaları onundu. Her sonbaharda yüzünü dökerdi hüznü. İnsanları ”ÖLDÜRESİYE” severdi. Ve ölülerini ölülerine koklatırdı dostlarının. Göz kapaklarını indirmezdi ışıklarını kesmemek için. Ayrıca hiç birini gömmezdi, bulutları görebilmeleri için. Hatta bu sayede yılın belirli günlerinde gülümsedikleri söylenirdi cesetlerin. Mutlu olmadıklarını kim kanıtlayabilir ki ?
Aslında hiç doğmadığı halde onun yaş günlerini unutanlar oldu. Kimsesiz miydi yoksa ? Hayır hiç kimsesizdi. Küsmedi… İçinde bulunduğu büyük boşluk can sıkmaya başlamıştı, hiç aldırmadı. Herkesin ağladığı şeylere ağlamıyordu artık. Bunlar onun için kötü birer alışkanlıktan ibaretti. Göz yaşlarını bağışlamıştı kurak mevsimlerin hüzün tarlalarına. Modern zamanın ilkel acıları… Modaları hiç geçmeyecek mi ?
Doğmadığı halde ölecekti. Belki 2 belki de 2000 yaşında, ne farkeder. Erdemli bir ölüm olacak onun ki belli. İşkence soslu acılar çekti çünkü. Adı yoktu, yaşı yoktu, evi yoktu, kimsesi yoktu. Onun günüydü.
ŞÜPHESİZ ACI İNSANLARI OLGUNLAŞTIRIR, OLGUNLAŞAN İNSAN MUHAKKAK ÖLÜRDÜ….
H. Barış Beledin (Celde)
YORUMLAR
absurtip
değilse de değildir zaten...