- 835 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
KADININ ADI "ŞEHİR MEZARLIĞI"
Beni hatırladınız mı? Ben ilk defa dün akşam meşhur oldum. Ekranlara çıktım. Ana haber bültenlerine konu oldum. Hem de tüm renklerimle. Kırmızısı, yeşili, moru, haber bültenleri benimle renklendi. Bu da yetmedi ertesi gün ünüm gazetelerin üçüncü sayfalarını süsledi. Yine tüm renklerimle oradaydım. Çoğu kimse görmedi benim bu renkli, rengârenk dünyamı. Görenlerin birçoğu yorum bile yapmadı, diğerleri ise meşhur oluşumu çekemeyip “Ahh yazııkkkkk!” dedi. Ama ben tüm renklerimle hem gazetelerde, hem de TV ekranlarında salına salına (!), içim acıya acıya boy gösterdim.
Nasıl mı meşhur oldum?
Gözlerimi dünyaya açtığımda ilk tanıdığım erkek babamdı. Nede tatlı bakardı gözlerimin içine, nede el üstünde tutardı. Beni en iyi şartlarda büyütebilmek için ne fedakârlıklara katlandı canım babam. Babamın fedakârlıkları ile büyüdüm, serpildim evlilik çağına geldim. Babamı da evliliğimin ilk günlerinde kaybettim. Artık bir yanım hep eksik, hep yarım kalacaktı.
İkinci tanıdığım erkek kocamdı. Er kişiydi. Seviyorum derdi sevdiğini söylerdi. Ama babam gibi heyecan dolu bakmazdı. Yine de inanmıştım, nede kanmıştım onun sevgi dolu sözcüklerine. Bende sevdim er’im dedim, erkeğim dedim, kocam dedim, korur kollar beni dedim.
Bir gün hışımla eve geldi. Canı sıkılmış işyerinde, kara kara düşünüyordu. Duramadım, kayıtsız kalamadım, sordum; neyin var ne düşünüyorsun dedim. Canının sıkıldığını ve can sıkıntısını nasıl atabileceğini düşündüğünü söyledi. Biraz duraksadıktan sonra yüksek sesle; Buldummm! Diyerek beni yanına çağırdı.
Daha ne olduğunu bile anlamadan kendimi yerde buldum. Kalkmaya çalışırken birden karnımda bir ağrı hissettim. Biran kendime geldim. Ardından yüzüme ardı ardına yumruklar tokatlar inmeye başladı. Karnıma yediğim tekme ile yere düşmüştüm kaldırdı, bir kez daha yere savurdu. Sonrasını hatırlamıyorum. Kendime geldiğimde saatler gece yarısını gösteriyordu ve evde yapa yalnızdım. Kalkmaya çalıştım her yerim ağrıyordu, sürüne sürüne odaya geçtim, niyetim yatağıma uzanıp, uyumaktı. Odaya geçtim hafifçe ayağa doğruldum. Oda da hiç tanımadığım biri vardı, önce korktum, ürperdim. Kim bu diye düşünmeye başladım. Görseniz ayakta zor duruyordu, hafifçe duvara yaslanmış ayakta durmaya çalışıyordu. Dilim tutulmuş konuşamıyordum. O’da konuşmuyordu. O’na doğru yaklaştım, yaklaştım ve bir çığlık. Odamda gördüğümü sandığım kişi aslında aynada gördüğüm kendimdi.
Aynaya yaklaştım, bir zamanlar herkesin övgü ile bahsettiği gözlerimi aradım. Gözlerim şişmiş, ilk rengini almış, MOR’armıştı. Ellerimi yüzüme götürdüğümde parmaklarımın eğriliğini ve kırmızıya boyandığını fark ettim. Ellerime düşen et parçasının daha sonra burnum olduğunu fark ettim. Yüzüm kanlar içinde, kollarım mor, ayaklarımın üstünde ise duramaz hale gelmiştim. Sanırım birazda kemiklerim de kırık vardı. O halde evin dış kapısına doğru yöneldiğimi hatırlıyorum. Gözümü açtığımda kendimi yoğun bakımda buldum. Uzun süre hastanede yattığımı biliyorum.
Önce polisime sığındım, korur beni dedim. Biz bir şey yapamayız, dilekçe yaz savcılığa suç duyurusunda bulun dediler. Akılları sıra akıl verdiler ama kalem tutmaktan aciz parmaklarımın kırık olduğuna aldırış bile etmediler. Bir istidacıya gittim dilekçe yazdırdım. Anlattım kendisine rengarenk dünyamı, oda kağıda döktü. Savcı Bey sağ olsun kocamı yakalattı, sonra mahkeme oldu. Hakim Bey sağ olsun serbest bıraktı. Sonra çevrem rengarenk halime bakmadan koca bu(!), er kişi (!), severde döverde dediler. Devletimin gücümü yetmedi beni korumaya, yoksa 75 milyon nüfusa bir ben mi çok geldim anlayamadım. Tekrar eve dönmek zorunda kaldım. Sığınacak başka bir çatı bulamamıştım.
İlk başlarda düzelmiş gibi görünse de kocam bir süre sonra yine şiddet uygulamaya başladı. Ne sahip çıkacak bir devletim, nede koruyacak babam vardı. Ahh canım babam sen hayatta olsaydın ben bunları yaşarmıydım hiç. Yaşatmazdın demi baba, eminim hayatta olsan bu acıları yaşamama göz yummazdın dimi babaaaaa………
Şimdi mutluyum, babamın yanında, yanı başında uzanıp yatıyorum. (Şehir mezarlığı) Benim gibi nice kadınlar gelecek yanıma, komşu olacak bana, ben; katili kocası olan ne ilk kadınım, nede son kadın olacağım. Biliyorum biz kadınları, ne devletimiz koruyacak, nede seviyorum diyen erkeklerimiz………………..
Erkekler ya; ER kişiye de bu yakışır zaten……………………..
Okyat Çamardı
02.07.2011
YORUMLAR
Er kişi tüm kavramlar gibi bu kavram da ne denli değerinden yitirdi günümüzde Oktay bey..Hakkı bilip hak sahibine iade eden tüm erkek dostlarımı tenzih ederek söylüyorum ancak son zamanlarda özellikle koca şiddeti o denli yüksek boyutlarda ve sonu ölümle neticeleniyor ki üzülmemek elde değil.Üzülmek çare de değil öncelikle erkeği yetiştiren de bir kadn olduğuna göre toplumda kadının eğitim seviyesini yükselterek nesillerin sağlıklı bir beyin yapısı ile yetiştirilmesi sağlanmalı.
Kadına ait yasalar güncellenerek hakları daha fazla korunur hale gelmeli.Bu duyarlı yazınızla bir kadının acılarına erkek gözü ile bakmış ve hikayeleştirmişsiniz sizi özellikle gösterdiğiniz bu duyarlılıktan ötrü kutluyor başarılarınızın devamını diliyorum bu arada hoş geldiniz de demek isterim yolunuz açık olsun yüreğinize sağlık saygılar
esmize tarafından 7/2/2011 5:10:15 PM zamanında düzenlenmiştir.
aksiyonaks
Öncelikli olarak yazıma yaptığınız eleştiriden dolayı size teşekkür ediyorum. Eskiden beri varolan ama son zamanlarda daha çok artan ve gelecektede artacağını düşündüğüm; üzülerek belirtmeliyimki bir tarafıda biz erkekler olan kadına şiddet uygulayan hemcinslerimi kınamak istiyorum. Eleştirinizde kadının eğitimine vurgu yapmışınız ancak biz erkeklerinde eğitime ihtiyacı var. Belkide şiddet uygulayan taraf olarak erkeklerin daha çok eğitilmeleri ve kadına karşı şiddet eğilimlerinden uzaklaştırılabilmesi için etkin bir çalışma yürütülmesi gerektiğini düşünüyorum.