- 1216 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
kıvamında saçmalamalar
çok şey bekleme bugün benden
çok anlam yükleme sözlerime
sitemli bir şiirden yeni çıktım
üstüm başım imge kırıntısı
eski bir aşk ile veda kadar
en az onun kadar yorgunum
yine anlatacak kadar acizsem
beni anlamadığını bildiğimden
hiç bir işe yaramayan zırva sözler gibi
yine ağzımın içini dolduramadan gidiyorum
kendi kendime konuşmaktan sıkkın
bu kez asfalt yollara vuruluyorum
Aynaya baktım çıkmadan, dedim git edebi kasılmalara tutul biraz. Zaten en iyi yaptığın şey bu. Bundan iyisi seni mi bulacak. Hem zaten yas dediğin kaç gün sürer ki, ölüler çabuk unutuluyor, bir de seslerini kulaklarından, yüzlerini aklından silmeyi becerirsen eğer, kızım senden daha refah yaşayan bir hatun daha yok bu dünyada.
Sonra çıktım evden. Nereye gideceğimden habersiz kendimi vurdum yollara. Önce bir dolmuşa biniyim dedim, sonra dolmuş dar gelir içim bayılır diye otobüse binmek istedim baktım o lanet olasıca karttan yok cebimde, şimdi nerden bulayım kartı, ıvırı zıvırı hem otobüs tutar falan beni, içim ezilir o insan yığınının içinde. Yürü git madem gitmeye meyilli çıktın evden, öyleyse ne demeye yolu gözünde büyütüyorsun. Delirme şimdi, sırası mı?
Gurur mu dedim? İşte tam da onu tanımaya gidiyordum sonra bir şey oldu. Ne oldu bende bilmiyorum. Sonra bir barikata vuruldu gözlerim. Aman Allah’ım dedim o nasıl ihtişam öyle. Bir engel bu kadar cezbedici nasıl olur. Baktım olacak gibi değil, olacak iş değil hani. Ben buradan daha evvel geçmiş olmalıyım. Devam et dedim ama nereye, hangi yöne koşmalıyım şimdi. Pusulamı da zaten evden çıkarken, pencerede unutmuşum. Minareye bakıyordum. Ben anlamam ki öyle yönden, karınca yuvaları nereyi gösterir. Anlasam da işime gelmez. Lütfen okumayın beni, yazmayın dedim içimden. Kimse duymadı tabi içimi.. Neyse..
Mevzu gitmek olunca, kıvrana kıvrana, biraz da huşu ve mest kıvamında yani ne bayılırım konuşmaya. Gitmek güzel şey elbet, gidebilirsen! Ben çok gittim delirdim sevinçten. Ama artık sırf sevinmek için gitmiyorum. Sevinmesem diyorum, kalmak ama tatsız bir şey tamam, olsun... Eğer şimdiye kadar becerebilseydim gitmemeyi belki diyorum, başka mı olurdu yani her şey.. Sanmam bunlar biraz garip mevzu...
Temmuz gelmiş dedim, yeni farkettim. Ne de tuhaf bir ay, sevdiklerim gelmiş bu ayda ama şimdi kimse yok anlatacak. Biri çıksa ve dese neden soğuk hala duvarlar. Boşversene be kadın, için hala üşüyorsa bile bunu kim takar. Umarım söylediklerime yine kızgın anlamlar yüklemiyorsun. Bir şeye anlam yükleyince ne oluyor, ne değişiyor daha mı ağırlaşıyor kendi derinliğinde, sanmıyorum ama denemek lazım. Aşmak lazım dağları, bir yere koşmak lazım, bağırmak lazım hani şöyle kocaman avazlarca, boğazını delercesine. Ama yok yapamıyorum...
Bir yerden başlamalıyım boyamaya. Renklerimi kaybettim çok zorlanıyorum ama birbirine katarsam belki o rengi bulurum. Gurbet gelinleri, n’olur artık ağlamayın ve üzülmeyin. Bunların sizinle bir alakası yok ama söylemek istedim... Sevgiyle, kınalı ellerinizden öperim..
eyvallah...
fulya/temmuz2011
kıvamında saçmalamalar Yazısına Yorum Yap
"kıvamında saçmalamalar" başlıklı yazı ile ilgili düşüncelerinizi ve eleştirilerinizi diğer okuyucular ile paylaşın.
YORUMLAR
7 Temmuz 2011 Perşembe 15:02:27
Aynaya baktım çıkmadan, dedim git edebi kasılmalara tutul biraz. Zaten en iyi yaptığın şey bu. Bundan iyisi seni mi bulacak. Hem zaten yas dediğin kaç gün sürer ki, ölüler çabuk unutuluyor, bir de seslerini kulaklarından, yüzlerini aklından silmeyi becerirsen eğer, kızım senden daha refah yaşayan bir hatun daha yok bu dünyada.
güzeldi tebrik ederim,,,,
2 Temmuz 2011 Cumartesi 16:32:55
Gittiğimiz yere de duygu ve üzüntülerimiz bizle geliyor, kaçmak uzaklaşmak, unutmak mümkün olsa, çare olurdu belki.
Rabbim dermansız dert, çözümsüz sıkıntı vermesin.
Biraz çevreyi gözlemleyip, sizden dertlileri görünce, sıkıntılarımız hafifler.
Selam ve sevgiler fulyaa...