- 943 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
Konuşmak ve Yazmak
İnsanları konuşurken gözler misiniz, izler misiniz? Bu bende bir hastalık gibidir. Hastalık boyutuna varmış güzel bir alışkanlık diyelim daha doğru olacaktır. Şikâyetçi de değilim hani… Pedagog olarak sorunlu gençlerle çalıştığım dönemlerde edinmiştim bu alışkanlığı, yazmak eylemine yelken açtığım zamanlarda da iyice perçinleşti artık bu alışkanlık.
Kimi insanlar yüksek sesle konuşmaya bayılırlar. Herkes söylediklerini dinlesin isterler. Öyle ki, bazen çok daha ileriye vardırıp işi, çığırtkanlık boyutuna vardırırlar. En önemli amaçları dikkatleri üzerlerinde toplamaktır.
Kimileri çok yavaş konuşurlar, sözcükleri yutarlar sanki. Anlayamazsınız bir türlü ne demek istediklerini.
Konuşmalarına abartılı özen gösterenlerse; sözcükleri titizlikle seçer, vurgulamaya dikkat eder, arada bir de sözlerinin ne etki bıraktığını anlamak için göz ucuyla şöyle bir etrafına bakmaktan da kendilerini alamazlar. Bilmiş tiplerdir bunlar.
Bazılarının kafalarının içlerinin dağınıklığı doğal olarak konuşmalarına da yansır. Konuşmaları belirli bir çizgiyi izlemekten uzaktır, daldan dala atlarlar. Politikadan söz ederlerken bir bakarsınız futbola geçmişler, sonra bir bakarsınız hastalıklarından söz ederlerken, kaçamak bir dedikoduyu da araya sıkıştırırlar. Hiçbir düşüncelerinde durmuşluk, oturmuşluk göremezsiniz böylesi tiplerin.
Çoğu insan konuşurken çeşitli organlarını da, özellikle ellerini kullanmadan edemez. Sanki sözcükler yetersiz kalıyormuş da ellerin devinimi tamamlayacakmış gibi bu eksikliği.
Konu sıkıntısı çekenlerin sayısı da az değildir hani. Bunu kültürsüzlüğümüze, eksikliğimize, birikimsizliğimize bağlamak çoğumuzun işine gelmez. Sorsanız, çok şey bildiklerini, dahası sizin bilmediğiniz birçok şeyden de haberdar olduklarını söylerler. Söylerler de, bildiklerini sandıkları konularla ilgili konuşmaya gelince de, mazeretleri ceplerinde hazırdır; özgürce konuşma ortamı yoktur, onu anlayabilecek kitleler yoktur etrafında, v.s. Oysa gizlemeye çalıştıkları bir aşağılık duygusunun tutsağıdırlar o kadar.
Bir de konuşmayı yerli yersiz kesenler vardır ki, ya da amiyane deyimiyle her şeye maydonoz olanlar, sormayın gitsin. Çoklukla itirazcı tiplerdir bunlar, ya da ben benci. 300 sözcüklü bir konuşma yapsalar bunun en az 50 tanesi ben diye başlayıp biten şeylerdir.
Konuşma kadar dinlemenin de bir erdem olduğunu kimi laf ebelerine anlatmak oldukça güçtür. Uyarsanız bir türlü uyarmasanız başka türlü... Tek çıkar yol, keskin bir kararla susturmaktır onları ya da uzaklaşmaktır yanlarından. Sazı geçirmişlerse ellerine bir kere, susturmak da zorlaşır.
Konuşmalarını saatlerce dinlesek bıkamayacağımız, giderek artan büyülemesiyle bizi kendimizden geçiren ve kendisine hayran bırakan o dünya tatlısı insanları da unutmamalı. Alçakgönüllüdürler, erdemli insan, bilge insan, sevgi insanı örneğidirler sanki.
Siz büyülenmiş bir halde onları dinlerken, kendileri arada size de söz hakkı tanımak için susarlar.
Zengin, özümsenmiş kültürlerine, çağdaş bakış açılarına, sağlam temellere oturmuş, ödün vermeyen ahlâklarına hayrana olmamak elde değildir.
Bir de tabi kendi kendisiyle konuşanlarımız var ki bunu hemen hepimiz yaparız zaman zaman. Bu, kendimizle baş başa kaldığımızda belki bir hesaplaşma amacıyla yalnızlığımızın iç dünyasına, onun limanına sığınma isteğidir ki, şimdi bunun konuyla çok fazla ilgisi yok. Başka, tek başına bir yazıyla ele alınması gereken bir konudur.
Konuşmak ve Yazmaktı yazımın başlığı…
İyi de yazmak nerede kaldı? diye bir soru sorduğunuzu duyar gibiyim. Yanıtı da çok basit aslında… Konuşmak sözcüğünün yerine yazmak sözcüğünü koyup öyle de okuyabilirsiniz bu yazıyı.
Bu türden yazı yazma ve paylaşma platformları yazarını ve onun özelliklerini hatta ruh halini bile yazdıklarıyla, kullandığı sözcüklerle, ele aldığı konularla kolayca ele verebiliyor. Öyle satır aralarıyla uğraşmanıza bile gerek yok.
Konuşmasıyla da, yazmasıyla da, her yönüyle olumlu bir duruş sergileyen kalemleri okumak insana kazandırdığı birçok olumlu şeyin yanında, büyük de bir keyif veriyor.
İyi ki varlar bu kalemler, iyi ki buradalar…
YORUMLAR
:))
Hüseyin Bey, sizinle tanışmak sohbet etmek ve bir analiz beklemek farz oldu. Hep merak ettiğim soruların cevaplarına giden yolda gördüm sizi bu çalışmada :)
İnsanların yüzlerine bakarak yaptığım çıkarımlar ne derece isabetli bununla ilgili de bir görüş almak isterdim sizden aslında.
Selam ve sevgimle...