- 530 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Yalanın Rengi
Yalancılık kötü bir ahlak özelliği olarak bilinse de, bu genellikle sözde kalır. Çünkü toplumda insanların büyük kısmı yalancılığı alışkanlık haline getirmiştir.
Birçok kötü özellik gibi yalanın da asıl nedeni iman zafiyetidir. Allah’a inanan ve ahiret gününde sorgulanacağının bilincinde olan, insanların değil Rabb’inin hoşnutluğunu hedefleyen bir insan yalan konuşmaktan, çıkarı nedeniyle dürüstlükten ödün vermekten titizlikle sakınır. Kur’an, bu davranışın iman etmeyen kimselere has olduğunu haber verir.
“Yalanı, yalnızca Allah’ın ayetlerine inanmayanlar uydurur. İşte yalancıların asıl kendileri onlardır.” (Nahl Suresi, 105)
‘Beyaz yalan’ da kimseye zararı dokunmayan, anlık, masum küçük yalanlar olarak bilinir. Oysa amaç ne olursa olsun, asıl amaç aldatmak değil midir? “Yani bu ufacık bir yalan, kimseye bir zararı yok” ya da “yalan söylüyorum ama gerçekte iyilik bu, sonucu iyi olacak” gibi düşünceler yalnızca vicdanı rahatlatmak içindir. Bazı kişiler akşama kadar söyledikleri onlarca yalanın birini bile yalandan saymazlar.
Çaldığında telefonu açmaz; “duymadım” derler. Ya da o an boş oldukları halde, işleri olduğunu söylerler. Gelmek isteyen arkadaşlarına o saatte evde olmayacakları için gelmemesini bildirirler. Beyaz ya da siyah bu yalanların tümü, karşısındaki insanı kandırır ve samimiyetsiz bir davranıştır. Hafif ve zararsız görerek yalan konuşan kişi, dürüst ve güvenilir değildir. Rengi ne olursa olsun yalan Kur’an ahlâkına uygun olmayan ve sorumluluğu olan bir tavırdır. Kur’an’da “... yalan söz söylemekten de kaçının.” buyrulur.
Peygamberimiz (sav)’in yalanla ilgili bazı hadisleri şöyledir: "Yalandan uzak durun, zira yalan fücur ile birliktedir ve her ikisi de ateştedir " (İmam Gazali, İhya’u Ulum’id-din, 3. Cilt, s.299; İbni Mace ve Nesai’den)
"Şüphesiz ki doğruluk hayra ve iyiliğe yöneltir. İyilik de cennete iletir. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında sıddık (doğru sözlü) diye kaydedilir. Yalancılık sapıklığa sürükler. Sapıklık da cehenneme götürür. Kişi yalancılığı meslek edinince Allah katında çok yalancı (kezzâb) diye yazılır". (Buhâri, Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizi, İbni Mâce)
Yalanın bu denli rahat söylenebilmesinin nedeni, Allah’ın her şeyi bilen, gören ve işiten olduğu gerçeğinin unutulmasıdır. Oysa Yüce Allah, her an her şeye şahittir. Hiçbir şey O’ndan gizli kalmaz. Gizliyi de gizlinin gizlisini de, insanın içinde sakladıklarını da bilir. Kişi yalanla etrafındakileri aldatabilir, gerçekleri gizleyerek bir çıkar sağlayabilir. Ancak içinden geçenleri ve gerçekleri Allah’tan asla gizleyemez.
"Sözü açığa vursan da, (gizlesen de birdir). Çünkü şüphesiz O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilmektedir." (Taha Suresi, 7)
Bu kişiler bilmezler ki, “... insanlardan gizlerler de Allah’tan gizlemezler…” (Nisa Suresi, 108)
Allah’ın her an kendisini gördüğünün, kalbindekileri ve aklından geçenleri bildiğinin şuurundaki insan, hiçbir durumda yalan konuşamaz. Ahirette hesabını veremeyeceği sözü söylemekten ve Allah’ın azabından korkup sakınır. Gerçek dışı bir söz ağzından yanlışlıkla bile çıksa, düzelttikten sonra hemen Rabb’inden bağışlanma diler.
Geçici çıkarlar için renkli ya da renksiz yalanlar söyleyerek, hem dünyada hem de ahirette küçük düşmeyi ve aşağılanmayı göze almak büyük bir hatadır.
O, söz olarak (herhangi bir şey) söylemeyiversin, mutlaka yanında hazır bir gözetleyici vardır. (Kaf Suresi, 18)