- 1165 Okunma
- 9 Yorum
- 0 Beğeni
Bir Fidan Da Biz Dikelim!
İlkbahar geldiğinde, ağaçlar yeşillenip, taze yeşil yapraklar tatlı bir hışırtıyla titreştiğinde, içimi bir huzur kaplar.
Yeşil olan yer huzur verir, doğaya katılan her fidan geleceğimize yaptığımız en hayırlı yatırımlardan biridir.
Sıcak yaz günlerinde, cadde ve sokaklarda hep ağacı bol, gölgesi huzur veren tarafı seçerim, yürümek için.
Son zamanlarda dikkatimi çeken, benim çocukluğumda ekilmiş olan fidanların, her birinin zaman içinde ulu birer ağaca dönüşmüş olduğu.
Çocukluğumun geçtiği İstanbul’un Fatih ilçesindeki parkların, ben fark etmeden ne güzel birer koruya dönüşmeleri. Ağaçların, yıllar içinde sık bir koru haline gelerek, sıcak yaz günlerinde, ziyaretçilerine serin birer vaha gibi huzur veren ortamlar oluşturmaları!
Alışkanlıktan olsa gerek, çok dikkat etmezsek bazı görüntüleri, beynimiz hep varmış, ya da hep öyleymişler gibi yansıtıyor.
Ne zaman büyüdü bu ağaçlar, bu gölgeler ne çabuk uzadı!
Hayat bir yıldırım hızıyla geçmesine devam ediyor, biliyorum, eğer dikkat etmezsek, ne çok şey kaçırıyoruz.
Eskiler fidan dikmenin önemine bu yüzden dikkat çekmişler.
Bir ağaç da sen dik, sen gölgesinde oturamasan da, çocukların nasiplenir meyvesinden, ya da sığınır bunaltıcı sıcaklarda, gölgesine.
Yeşili ve maviyi hep sevmişimdir, deniz kenarı insanı olduğum için. O, iyotlu ruhumu dinlendiren kokusuyla, gölgesiyle rahatlatan hışırtısıyla.
Ağaç ve doğa sevgisinin önemi vurgulanarak büyütüldük. Ailelerimiz ve Rabbim razı olsun öğretmenlerimiz, bizleri eğitirken bunun önemini bizlere aşıladılar.
Yaş kesen baş keser, atasözümüzde olduğu gibi, ağaç kesmeyi bir cana kıymakla eşit mesafade tutmuşlar. Çimenleri ezmemenin önemini bilerek büyüdük. O zümrüt yeşili, gözleri dinlendiren deryayı çocukken de çiğnemedim, piknik yapalım diye de mangallarla yakıp yıpratmadım.
İnsanlarımız mı çok duyarsızlaştı, ya da yeşil alanlarımız mı fazlalaştı, hoyratça yıpratıp, tarumar etmek için?
Piknik alanlarında, bir çocuğu rahatça, hiç acımadan fidanların dallarını eğip bükerken gördüğümde, içim acıyor. İki üç meyva için dallarından ayrılmak zorunda bırakılan ağaçlar, işin vehametini gözler önüne seriyor.
Sadece alan, tüketen, yok eden bir toplum olduk.
Okullarımızda çocuklarımızı ormana ağaç dikme kampanyalarına götürürdük.
Büyük marketler, alışveriş yapanlara ağaç fidesi hediye ederdi.
Büyüklerde şuur azaldı, çocuklardan ne bekliyoruz! Şehir merkezlerindeki çimenlik alanlar, köpeklerini gezdirenlerin tuvalet ihtiyacını karşıladıkları yerler haline geldi.
Hayvanını yürüyüşe çıkaran faraş ve küreğini alıp, onların dışkılarını poşetleyip, çöpe atmalı.
Bunu ille birilerinin söylemesi gerekmez.
Nasıl ki evlerini bu iş için kullanmıyorlarsa, hepimizin temiz hava alıp, yaşama alanlarımız olan cadde ve sokakları, park ve bahçeleri de el birliği ile koruyup, temiz tutmak zorundayız.
Kirletemezsin arkadaş, yediğin şeker ve sakızın kağıdını, çocuğunun dondurma külâhını, içtiğin sigaranın izmaritini, otobüsünün biletini atarak, benim bahçem hava alma mekanım, komşumun eşimin dostumun, çocuğumun torunumun dünyasını kirletemezsin!
Elimden geldiği kadar bu dünyada uğraşırım bu saygısızlarla, amma yarın ruz-i mahşerde şikayet dilekçem çok Ulu bir merciedir, biline!
YORUMLAR
handan akbaş
Çok güzel bir konu...
Şikayetinizi yapacağınız yer de çok doğru... En hakikat yer...
Güzel bir yazıydı...
Tebrikler... Selamlar...
handan akbaş
Toplum olarak, gerçekten komiğiz. O sokağa izmarit, sakız kağıdı, bilet, vs atanlar var ya? Evlerine gidin; sizi ayakkabınız ile eve almazlar. " Çok titizim " derler. Çözmek, anlamak mümkün değil. Hani " Kendine Müslüman " diye bir deyiş vardır? Aynen öyle.
Ormanlarımızı, ne yazık ki, koruyamadık / koruyamıyoruz. TEMA Vakfı başkanı Hayrettin Karaca'nın 2/B arazılari konusunda ki tepkileri de yetersiz kaldı. Böyle giderse; tek yeşil alanlarımız Mezarlıklar olacak!
Kutluyorum ve teşekkür ediyorum, duyarlılığınızdan ötürü. Sevgiler, selamlar.
handan akbaş
Teşekkürler değerli yorumunuza, selam ve saygılar.
Sevgili Handan, senin bu doğa sevgine hayranım doğrusu. Şu köpek gezdirenlere aynen senin gibi bende kızıyorum. Gezdirsinler elbet bir şey dediğim yok ama sokaklar tuvalet mi canım(!) Bir sabah erkenden yürüyüşe çıkmıştım, bir köpeğin yaş pisliğini görmeden çiğnedim ve o sabahki yürüyüşüm berbat oldu.
Ağaç dikme konusu da çok güzel, kesilen her ağacın yerine yenileri dikilmezse, çocuklara yeşil sevdirilmezse doğa çölleşmeye mahkumdur.
Tebrik ederim.....sevgimle.
handan akbaş
Sevgilerim güzel yüreğine, teşekkürler.
Kirletemezsin arkadaş, yediğin şeker ve sakızın kağıdını, çocuğunun dondurma külâhını, içtiğin sigaranın izmaritini, otobüsünün biletini atarak, benim bahçem hava alma mekanım, komşumun eşimin dostumun, çocuğumun torunumun dünyasını kirletemezsin!
çok haklısın....handan hanım.....ama bazen unutuyoruz işte.....söz bir daha olmayacak....saygılar
handan akbaş
Teşekkürler Tacettin bey, gözlerimiz yeni yazılarınızı arar oldu, selam ve saygılar.
Köpek gezdirmeyide ögrenmisler sonunda ama okadar.
Cok modernlesmisler ama gecilmiyor pisliklerinden.
Ne demek lazim bazen bilmiyorum sasirarak okuyorum.
Hergün agac dikilse neolur cevre kirliliginden vazgecmeyen bir toplum oldukca.
Yüreginize saglik sevgili Handan
Sonsuz sevgimle
hicbitmez tarafından 6/29/2011 5:12:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
handan akbaş
Teşekkürler, selamlar.
Resim güzel, yazı güzel, içerik güzel.
Gerçekten hoş olmuş.
Tebrikler ve selamlar.
handan akbaş
handan akbaş
Yorumunuza teşekkürler Esma hanım, selamlar.
Sevgili arkadaşım; doğa aşığı biri olarak güzel yazınızı bir solukta okudum. Öyle güzel ifade etmişsiniz ki. Tabiat kendine sevgi ve saygı gösterilmesini istiyor. Haklı da. Çünkü bize öyle güzellikler bağışlamış ki Yaradan. Hassasiyetiniz için kutluyorum arkadaşım. Ben de çevreyi kirleten ve acımazca yok edenlere çok kızıyorum. Eğitim şart. Önce ailede sonra okullarda. Teşekkürler. Sevgilerimle.
handan akbaş
Hassas yüreğini seviyorum canım benim, teşekkürler içten yorumuna.