- 672 Okunma
- 8 Yorum
- 0 Beğeni
YORUMLAR
harikasın..
okuduğun bir kitap sonrası içinde biriken kelime gölcükleriyle yıkamışsın kağıdı:)
ustalık senin işin şair yüreğim:)
bu arada,
ben de bu sabah bitirdim Nietzsche' yı okumayı:)
yüreğine kalemine sağlık ..
sevgiler..
hayatbuysa ben yokum
yazının adını görünce özellikle okudum çok keyifliydi:)
...
HakkınSesi tarafından 6/29/2011 7:48:07 PM zamanında düzenlenmiştir.
O qué
Sanrı falan da görüyo musun;D
HakkınSesi
Ben müge çiçeği derim!
Yalnızlık tercihtir, inan kitaplarda bile!
Ama bir o kadar da özgürlüktür.Yazar istese populer yazılar da yazar.
Ama özgürlüğü seçip, aklına düşenleri yazanlar yalnızlığa gebedir.
Ne ağır yazılar bunlar ya otuz kere oku yine anlamıyorsun:D
Saygılar
HakkınSesi
Yalnızlık kolay iş değil ressamım...
Yorumun için teşekkürler..
hürmetle...
Biraz abartı ve uzun cümleler var. Biraz da sanat yapma kaygusu. Guvernika kadar karışık ama güçlü. Bel ki de ruh hali öyle.
Hoş yazıydı. Zorluydu. Güzeldi.
Küskün kalemlerin yalnızlığı da manidar bir söylemdi. Sevdim.
Tebrikler.
Sevgi ve selamlar.
HakkınSesi
Zorlama ve kaygı çok vardı yazıda...
Çok teşekkür ederim yorumun adına...
hürmetler
HakkınSesi
hürmetle...
Esma KAHRAMAN
Okuyucuyla buluşana kadar bütün kitaplar yalnızdır. Ne güzel bir anlatımdı. Kutluyorum. Saygılar.
HakkınSesi
Bekliyoruz inşallah...
hürmetle...
Aysel AKSÜMER
Bugün olmasa da biliyorum; gelecek sahibi, onun da bir gün. Ben şimdilik, kaldığım yerden devam ediyorum. Kitabım ellerini açmış ellerimde. Nur damlıyor küskün kelimelerin yalnızlıklarına.
Ve yasemin kokusu...Oh!
güzel koktu
kandiliniz kutlu olsun
rabbim dualarımızı kabul dileklerinizi makbul eğlesin
tekrarına nasip etsin
HakkınSesi
can-u gönülden selamlar ....
hürmetle...
bir kahve yaptım, bir de sigara yaktım aç karnına öyle okudum yazını, mideme oturdu
geçen sefer yazın çok uzun diye üşenmiştim okumaya, bundan sebep yoruma da gelemedim
kafan hayli karışmış gibi görünüyor buradan bakınca, kelimelerin sanki bir düş anında sayıklarcasına
'Yaradılış, teferruatların olmadığı yerde sunuşu aksayan bir parodi' demişsin biraz aklım karıştı
hayatı, yalnızlığı, büyük bilginleri ve ressamları, yani sanatçıları anlamaya kalkışıyorsun
ve her defasında ellerin boş dönüyorsun aslında, çünkü sanatçı sanatını icra ederken hiç bir ipucu bırakmaz
onları anlamak için kafanı bu kadar bulandırma, sadece sindirmeye çalış, diyeceksin ki şimdi
hayatı, insanları, dünyayı sorgulamazsak ne hükmümüz kalır, ne farkımız kalır sıradanlardan ve sıradanlıkdan
ben artık çok sorgulamıyorum, önümüze bir tabak yalnızlık veya kalabalık sunulmuş işte, ye diyor! tıka basa ye!
'Öpüşen her canlı ölümden korkuyor. Ölüm yalnızlaştırılma çabasında kendini isteyene koşmuyor yine de'
elimizdeki kozu kaybedip 'Ğ' harfi kadar çaresiz hissediyoruz evet, çünkü sınırsız seviyoruz, sevmek yalnızlaştırıyor insanı
sevince hep ödün veriyor insan ben'dinden, bana kalırsa sadece sevince kozlarını teslim ediyor insan, kendi elleriyle bir başkasının eline
durakta yolcu bekleyenlere çamur sıçrattığını hiç bir otobüs fark etmedi bugüne kadar ama mona lisa her zaman kontesdi bi kere!
'yasemen' kokusu tamam da, bir de iğdeyi ve hanımelini dene derim ben...
* ha bi de dipnot :) 'Gövdemin üzerindekini yuvarlayan öküzü göstermek için bir işaret parmağı yeterli' o ne yaaa, yok öle bişiy!
eyvallah..
fulyaa tarafından 6/29/2011 10:56:29 AM zamanında düzenlenmiştir.
HakkınSesi
Sanatçıların ipuçlarını takip etmek başlı başına bir uğraş zaten. Bunu kaldırabilecek ne zaman var ne de imkan. Ancak yine de sindirilmeye çalışılan hayatlar adına, kafa bulanmadan ‘ben gerçeği biliyorum’ havasına girmem, kendimce yetersiz bir eylem hayatta.
Önümüze sunulan sofradan tok kalmak kolay. Önemli olan az daha çaba ve düşünce. Zaten her asırda gerçekten 4-5 münevver insan çıkar. Entelektüel denilen insanların çoğu hurafe. Belki münevver olacak kadar basiretli değiliz, ama yine de denemek ve görmek lazım.
Gövdemizin üzerindekini yuvarlayan öküz, dünya bir nevi. Bir çeşit avuntu belki de!
Eyvallah ablacım...hürmetle...