- 784 Okunma
- 4 Yorum
- 0 Beğeni
FIRILDAK
Her ne kadar bu yıl havalar iyi gitse de, yine de gündüzleri hava sıcaklığı epeyce yüksek seyrediyor Antalya’da. İnsanın bir mecburiyeti yoksa gezip dolaşmak için akşam saatlerini tercih etmesi gerekiyor.
Dün, Güneş, Bey Dağlarının ardına çekilince, eşime “ Hadi biraz yürüyelim” dedim. Ve evden çıktık.
Antalya’yı bilenler bilir, Konyaaltı caddesinin güneyinde, falezlerle cadde arasında, “ATATÜRK PARKI” vardır. Park’da ve civarında tıngır-mıngır yürürken parkın duvarına tezgâh açmış bir satıcıyla karşılaştık. Satıcı, bebeleri sevindirecek oyuncaklar satıyordu. Adama yanaştım ve iki tane fırıldak ardım. Eşim biraz şaşkın sordu “Na’pacaksın bu fırıldakları?” Hem yürüdük hem de fırıldakları ne yapacağımı anlattım eşime. Size de anlatayım.
Ben, bir apartmanın üçüncü katında oturuyorum. Evimizde, küçücükken sokakta bulduğumuz ve biberonlarla besleyerek büyüttüğümüz, şimdi bir yaşında olan bir kedimiz var. Kedinin doğayla tanıştığı tek yer evin balkonu. Sineği, böceği, karıncayı orada tanıyor. Onları görünce saatlerce inceliyor, bazılarının da tadına bakıyor.
Geçenlerde, biz içeride otururken balkondan bir bağırış, bir çağırış geldi. Hemen ne oluyor diye balkona koştuk ki, bizim meraklı, bir serçeyi yakalamış, onu tanımaya! Çalışıyor. Zorlada olsa serçeyi kediden kurtardık. Serçe canını kurtarmanın sevinciyle uçup gitti.
Mahallenin kıdemli kuşları bizim balkonda olan tehlikeyi biliyorlar ve fazla yaklaşmıyorlar. Ancak bu aralar yeni yetme, kumrular çoğaldı. Yumurtadan çıkıp azıcık palazlanınca, ilk uçuş talimlerini yaparken, bizim balkonu dinlenme alanı olarak kullanıyorlar. Garipler balkonda ki tehlikeyi nereden bilsinler.
İşte bu yeni yetme kuşların canlarını kurtarmak için aldım bu fırıldakları.
Bunları balkon demirine tutturacağım, rüzgâr döndürdükçe ses ve hareket olacak, kuşlar bu ses ve harekete gelmeyecek ve böylece canları kurtulmuş olacak.
En azından ben böyle olmasını umuyorum. Bakalım işe yarayacak mı?
Evet! Fırıldakları alma sebebim bu idi.
Yolda, eşimin ve benim elimizde birer fırıldakla yürürken, uzun zamandır görmediğim bir arkadaşımla karşılaştık. Sarıldık, öpüştük “nasılsın, iyimisin?” diye hal hatır sorduk.
Sonra arkadaşım;
“Nerelerdesin ne yapıyorsun? “ diyince,
Bende;
“Buralardayım, gördüğün gibi fırıldak çeviriyorum” dedim.
Arkadaşım;
“Oooo! Sende modaya uymuşsun be abi!” dedi
Gülüştük, Tekrar görüşmek üzere, bir birimize “iyi akşamlar” dileyerek ayrıldık.
Ayrıldık ama benim içime bir kurt düştü. Arkadaşımın ayrılırken söylediği cümle kafama takıldı “ne demek” istedi diye. Hâlâ düşünmekteyim.
Aklıma, geçen belediye seçimlerinin en renkli simalarından, bir Büyükşehir Belediye Başkanlığına adaylığını koymuş olan, hani “BİZ FIRILDAK DEĞİLİZ” diye propaganda yapan kişi vardı, o geldi.
Garibim o kadar kuvvetli propagandaya rağmen seçilemedi. Halkımız başkasını seçti. Seçilenlerin çevirdikleri “FIRILDAKLARI” bu güne kadar yargı bile çözebilmiş değil.
Arkadaşım acaba benim de böyle “FIRILDAK ÇEVİRDİĞİMİ Mİ DÜŞÜNÜYOR?” ilk karşılaştığımızda soracağım kendisine. Şayet böyle düşünüyorsa arkadaşlığımı keseceğim.
Bu vesileyle, tüm Edebiyat Defteri Ailesinin ve Dostlarımın MİRAÇ KANDİLİNİ kutlarım.
Saygılarımla.
Bekir GÜÇLÜER.
YORUMLAR
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
şimdiki fırıldakçılar elinizdekinden daha becerikli.....rüzgar olmadan bile dönüyorlar çok güzel bir yazıydı saygılar
bekir güçlüer
Ziyaretiniz, değerlendirmeniz ve beğeniniz için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Bekir bey ; o fırıldakları çevirmek pek kolay iş değil. Yani bize göre hiç değil. En azından iyi '' Hocalar'' tarafından yetiştirilmiş ve destekleniyor olmak gerekir. Oysa bizim ne işimiz olur o '' hocalar'' ile !
Sizin de kandiliniz kutlu olsun.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve değerlendirmeleriniz için teşekkür eder,saygılarımı sunarım.
Dediğiniz gibi, bizim boyumuzu aşar bunlar.
bekir güçlüer
Ziyaretiniz ve yorumlarınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım.
Kandiliniz kutlu olsun.